İkinci kabinde bir hareketlilik olduğunu fark eden Percy adımlarını hızlandırırken diğerleri hız kesmişlerdi. İki numaralı kabinden yavaş adımlarla çıkan bedeni görünce o da donakalmıştı.
"Tanrıça Hera?"
Percy en büyük şokun Tanrıların Kraliçesinin kampa gelmiş olması olmasını dilerdi. Ardından gelen Poseidon, Ares, Apollon, Hermes, Hephaistos, Artemis, Demeter ve Afrodit ağzının kademe kademe açılmasına sebep olmuştu.

Melezlerin tamamının sesi kesilmişti. Kampta Tanrı ve Tanrıçaların adım sesi ve hafif rüzgar dışında hiçbir şey duyulmuyordu.

Bir anlık ışık patlamasıyla herkes gözlerini kapatmak zorunda kalmıştı. Hades'in de gelmesiyle tüm kamp yeni bir şok dalgasıyla sarsılmıştı. Zayn babasının yanındaki kardeşini görünce ellerini iki yana açıp ikisini gösterip dudaklarını oynatarak sessizce isyan etti. Madem kampa ışınlanma şansları vardı neden kendisi eziyet çekmişti?

Herkesin tek başına seyahat edip Zeus ve canavarlarıyla baş edebileceğini görmesi için, oğlum.

Kafasının içinde yankılanan babasının sesiyle gözlerini kısıp kollarını bağladı.

"Merhaba, evlatlarım."
Tanrıça Hera'nın konuşmaya başlamasıyla herkes sesini kesmişti. Percy, ofansif görünmemeye dikkat ederek -kesinlikle yalan söylüyordu, Tanrı ve Tanrıçaların ne düşündüğü umurunda değildi-, hafifçe kaşlarını çatarak arkasında kalan beş melezin önüne geçti. Onları koruma içgüdüsü oluşmuştu aniden.

"Perseus Jackson, aradan çekilirsen konuşmam gereken beş melez var."
Percy kaşlarını daha da çatarak su yeşili gözlerini babasına dikti. Poseidon yavaşça kafasını sallayıp başıyla çekilmesini işaret edince de oflasa dahi kampçıların önünden çekildi.

"Poseidon oğlu Liam James Payne, Hades oğlu Zain Javadd Malik, Ares oğlu Louis William Tomlinson, Apollon oğlu Niall James Horan ve Afrodit oğlu Harry Edward Styles. Sizler, yavrularım, çok kıymetli bir görev dizisi için seçildiniz."
İlk üç isim babalarından ve namlarından ötürü tahmin edilebilir olsa da son ikili herkesi oldukça şaşırtmıştı. Özellikle de son isim...

Harry şaşkınlıkla Tanrıçaya bakıyordu. Niall ve Liam kendilerini Harry'nin önüne geçerken bulmuşlardı, Louis ve Zayn ise kaşlarını çatmışlardı.
"Bir Afrodit çocuğu, hatta Afrodit'in en süslü ve savaştan uzak çocuğu, bu önemli görevde bize nasıl yardımcı olabilir, Sayın Tanrıça?"
Zayn gerçekten rahatsız olmuş bir tonda sorunca Hera'dan önce Tanrıça Afrodit kaşlarını çattı.

"Afedersin canım?"
Zayn saldırgan yapısından sıyrılarak kumral kadına döndü; kahverengi gözleri sinirine rağmen çok yumuşak bakıyordu, yanakları uzaktan bile yumuşacık duruyordu fakat buna rağmen çene çizgisi belirgindi, dolgun dudakları onaylamaz bir şekilde gerilmişti. Zayn Tanrıçaya bakakalırken Louis boğazını temizleyip araya girdi.

"Tanrıçam, öyle demek istemedi. Yani Harry ... fazla yumuşak, savaşamaz. Başka bir kampçı daha iyi olur."
Louis, Afrodit'in yeşil gözlerine bakarken konuşma yetisini sağlamakta gerçekten zorlanıyordu. Koyu kestane kıvırcık saçları ve yüz yapısıyla tamamen Harry'nin kız hali gibi duruyordu.
"Ay Harry olacak dedim! Benden iyi mi bileceksiniz?"
Aşk Tanrıçası tabiri caizse cırlayınca -bu tabiri ona söylemeyin- Louis ve Zayn de susmak zorunda kalmışlardı. Bağıran bir Afrodit'e karşı çıkmak için zırdeli olmak gerekiyordu.

"Her neyse, dediğim gibi çocuklar beşiniz ortak bir görev için seçildiniz. Göreviniz çok aşamalı olacak çünkü... Gigantlar yeniden doğuyorlar."
Percy bir an çenesinin yere düşebileceğini düşünmüştü Hera'nın açıklamasıyla.
"Yine mi?"
Oğlunun sorusuna Poseidon kafasını sallayarak karşılık verdi. Percy ve Liam babalarının ne kadar yorgun göründüğünü ancak öyle fark edebilmişlerdi.
"Polybotes canlanalı üç gün oldu. Üç gün. Denizlerdeki ve sulardaki kirlilik son doğuşundan beri arttığı için çok daha güçlü. Okyanusların hâlini görmenizi isterdim, oğullarım."

"Yeraltı da daha iyi durumda değil. Alcyoneus dün doğdu, cennet ve cehennem birbirine girdi. Her yerde ruhlar var! Zaten ölümlüler yeterince çok değilmiş gibi! Renkli parıldayan pez–"
Hades sinirle konuşurken Zayn de önceki günkü karmaşanın nedenini anlamıştı, Hades ağzını kapatan Poseidon'un eline vurup kaşlarını çattı.
"Abinim ben senin!"
Poseidon gözlerini devirip gülümserken konuştu.
"Çocuklar var."

"O çocuklar olmasa burada olmazdım zaten. Kuyruğunuz sıkışmasa çağırmazdınız."
Hades daha konuşacak, Poseidon da cevap verecekti ki ikisi de ağızlarına dolan kara üzümleri çiğnemeye başlamışlardı.
"Amcalarım, konudan sapıyorsunuz. Veletler, siz kahini görmeye gidi– oh, merhaba kahin."
Dionysos'un dediğiyle herkes onun baktığı yöne dönmüştü. Yaşlı mumya ayaklarını sürüye sürüye, yeşil sisini saça saça yaklaşıyordu.

Kahin beş melezin önünde durup boş göz yuvalarıyla tek tek hepsinin gözlerine baktı.
"Ben Delfi'nin ruhu, kudretli Piton'un katili, Işıldayan Apollon'un sözcüsüyüm."
Sarışın Tanrı çapkın bir gülümsemeyle mumyaya göz kırpmıştı.
"Ben de seni özledim kahinciğim, yeşil sislerin ve sana özel bir şiir okumak ist–"
Apollon, Hermes'in ağzına vurmasıyla susmak zorunda kalmıştı.
"Şiirin zamanı değil, lütfen, kapa çeneni."
Apollon gözlerini devirip ışıldayan saçlarını savurdu.
"Sen sanattan ne anlarsın!"

"Sen, arayıştaki kişi, yaklaş ve sor."
Beş melez de sırayla birbirlerine bakıyorlardı.
"Kralsın sen. Sen sor."
Louis, Zayn'i omzundan öne ittirince Hades'in oğlu kaşlarını çatarak ona dönüp kolundan tutup birkaç adım öne fırlatırken azarladı.
"Ben kralım, sen askersin. Sen sor, man kafa."
Liam ikisinin birbirlerini parçalamak ister havasının arasına girip ikisini ayırdı.
"Niall 'Işıldayan Apollon'un oğlu, o sorsun."
Zayn ve Louis kaşları çatık birbirlerine bakarlarken aynı anda tek bir kez baş sallayarak onayladılar. Ama bu sefer de Niall dehşetle kollarını iki yana açmıştı.
"Ya Apollon'un oğluyum diye ben niye soruyorum? Ne bileyim ben ne soracağımı manyak herifler!"

Liam sabır dileyerek ellerini yüzüne kapatırken ürkek bir boğaz temizlemeyle kafasını kaldırdı.
"Şey, kahin, biz ne yapacağız? Gigantları nerede bulacağız? Görevimizin ayrıntıları neler?"
Zayn, Harry'nin sorusu karşısında abartıyla gözlerini devirdi. Onu görevlerinde bir ayak bağı olarak görüyordu ve sonuna kadar haklıydı. Hiç göreve çıkmamış, savaşmak nedir bilmez, süslü bir böcekle Gigantlarla savaşacaklardı. Mükemmel!

Düşman kardeşlerin çocukları kurtaracaklar babalarını

Dışlanan krallığın kralı gizlice okyanusun en derinlerine düşecek

Mabedin ağacı beklenmedik bir meyve verecek

Okyanus ve Gölge, birbirlerini tamamlayacak

Yol gösterecek Savaş ve Ölüm

Kahramanlardan saklanan pahalıya patlayacak

10 dev düşecek yalan açığa çıkarken

Anlaşmazlıklar son bulacak

Ve en sonunda en güzeli en sertinin olacak

Melezlerin ödülü yeni bir çağ başlatacak

Kahin'in sesi sonunda beyinlerinde yankılanmayı kesip de mumyanın cansız bedeni yere yığıldığında hiç kimse bir şey diyemiyordu. İlk konuşan ellerini havaya kaldıran Percy olmuştu.
"Bu sefer kahini tavan arasına ben taşımam!"

~
For getawayfromygodson kirmizibasliklilady

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 17, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

The Half-blood ManorWhere stories live. Discover now