14.BÖLÜM

241 12 7
                                    

13.04.2020

Didem, günün yorgunluğu ile okulun kapısına doğru ilerlerken kendisine el sallayarak yanından geçen öğrencilerine aynı şekilde karşılık vermeye çalışıyordu. Telefonun alarmı ile güne 'Merhaba!' diyen genç kadın içindeki can sıkıntısından kurtulamamıştı bir türlü. Düşünceli bir şekilde okul sınırlarından dışarı çıkan Didem, görmeye alıştığı arabayı her zamanki yerinde gördüğünde can sıkıntısının ikiye katlandığını fark etti. Olmuyordu! Ne yaparsa yapsın Hayal ve Karan'ı ayıramıyordu. Ayıramamayı geç, birbirlerinden biraz bile olsa soğumalarını sağlayamamıştı. 'Birbirlerinin kaderi olabilirler!' diyen iç sesi ile gözlerini sıkıca kapatan Didem, içinden yirmiye kadar saymaya başladı. Sayma işlemi bittiği anda gözlerini açan genç kadın, göz göze geldiği kahvelerle istemsizce bir adım gerilerken duyduğu 

-"Didem, iyi misin?" sorusu ile yutkundu istemsizce. Şuanda yere çöküp deli gibi ağlamak istiyordu. Aylar sonra ilk defa kendisine bakan kahverengi gözlerde duygusuzluk yerini endişeye bırakmıştı. "Yüzün çok solgun görünüyor."

-"İ-iyiyim. Bugün yoruldum biraz."

-"Sana su almamı ister misin?"

-"Gerek yok. Sabahtan beri bir halsizlik var üstümde ama hasta değilim."

-"Tembellik yapmak istiyor olabilirsin."

-"Tembellik yapmayalı uzun zaman oldu."

-"Bende seninle aynı durumdayım." diyen Karan'a cevap vereceği sırada kendisine yöneltilen soru ile içindeki umut ışıkları söndü aniden. "Hayal, nerede kaldı? Genelde birlikte çıkardınız?"

-"Bir öğrencisinin velisi geldi. Az sonra burada olur." dediği sırada duyduğu havlama sesi ile kaşlarını çatan Didem, gözleri ile etrafı kolaçan etti hızlı bir şekilde. Havlama sesi yakından bir yerden gelse de görünürde köpek yoktu. Karan, meraklı gözlerle etrafı inceleyen Didem'i rahatlatmak istercesine 

-"Köpek görmeyi bekliyorsan arabamın arka koltuğuna bakmanı tavsiye ederim." dediğinde hiç beklemeden arabasına doğru yönelen genç kadını takip etmeye başladı. Gözlerini kısıp arabanın  içini dikkatli bir şekilde incelemeye başlayan Didem, gözgöze geldiği masum bakışlı köpek ile ilgisini yanında duran adama yöneltti hızlı bir şekilde.

-"Köpeğin olduğunu bilmiyordum."

-"Dün akşama kadar yoktu zaten... Biliyorsun dün akşam Hayal'i arkadaşlarım ile tanıştırdım."

-"Evet. Hayal, söylemişti." derken dün gece geçirdiği ağlama krizini hatırlamamaya çalıştı.

-"Arkadaşlarımdan Ekrem, veteriner. Bana bir köpek sahiplenmem gerektiğini söyleyip duruyordu. Yıllarca hayır demeyi başardım ama dün Hayal'in hayvanları çok sevdiğini görünce dayanamadım."

-"Nasıl yani sırf Hayal istiyor diye köpek mi sahiplendin?" derken ki ses tonunu sabit tutmayı başaran Didem, içinden avaz avaz bağırıyordu. Bu çok fazlaydı! Sırf Hayal istiyor diye bir köpek sahiplenmeyi kabul etmek aşırı bir sevgi göstergesiydi! 'Aptal!' diye bağırdı içinden karşısındaki adama 'Eğer benimle olsaydın, zorla köpek sahiplenmene gerek kalmazdı. Biz seninle daha uyumluyuz!'

-"Hayal'i mutlu etmek için."

-"Beni yanlış anlama ama bu mantıklı verilmiş bir karar değil, bence... Şuanda ilişkiniz çok iyi gidiyor çünkü çok başındasınız. Ya zaman geçtikçe birbirinize uymadığınızı düşünüp ayrılırsanız, o zaman bu sevimli yavruya ne olacak? 'İlişkimiz bitti!'deyip onu da aldığın yere geri mi bırakacaksın?" dediği an kendisine kaşlarını çatarak bakan Karan'dan gözlerini kaçıran Didem, yüzündeki sert ifadeye rağmen kendisi ile yumuşak bir ses tonu ile konuşan adama hayranlıkla geri çevirdi gözlerini. Kaç kişi bunu başarabilirdi ki?

Aşkımızdaki DüşmanWhere stories live. Discover now