²

19 6 9
                                    

Jungkook ile birlikte okula girmiştik. O yürüyordu ben de onu arkasından takip ediyordum. Okulun bahçesindeydik.  İki çocuk koşarak Jungkook'un yanına geldiler. Jungkook geri döndüğü için çok mutlulardı biraz sohbet ettikten sonra sanırım Jungkook hala orda olduğumu hatırladı ve eliyle beni işaret ederek konuşmasına devam etti.

"Bakın bu Yu Jin benim kuzenim. Bu sene bizimle birlikte okuyacak. İyi anlaşacağınıza eminim."

Başımı eğerek selam verdim. İkisi de kendini tanıtmaya başladı.

"Merhaba ben Jimin. Tanıştığımıza memnun oldum. Umarım bizi seversin."

gülümsemiştim. Gerçekten tatlı birine benziyordu. Daha sonra yanındaki çocuk konuşmaya başladı.

" Ben deee Taehyung!"

Kaşlarını çatarak konuşmasına devam etti.

"Ama sen biraz mutsuz duruyorsun bir sorun mu var?"

Evet var. Jungkook'un döndüğünü bu sabah öğrenmiştim hatta 10 dakika önce falan. Karmaşık duygular içerisindeydim. Daha çok şoktaydım diyebilirim.

Gülümsemeye çalışıp,

"Yoo niye mutsuz olayım. İlk günüm olduğu için biraz telâşlıyım sanırım sadece o kadar."
dedim.

Taehyung gülümsedi. Çok iyi niyetli birine benziyordu ve baya enerjik biriydi. Onlarla tanışınca biraz daha kendime gelmiştim. Ama Jungkook hala burdaydı, yanımda. Hala alışamamıştım. Aslında onu çok özlemiştim ama böyle olmaması gerekiyordu. Ayrıca onu çok sakinleşmiş gördüm. Sanki biraz durgunlaşmış gibiydi.

Bahçeye gelene kadar bir yol yürümüştük daha yeni. Çok gerilmiştim açıkçası. Bir kaç dakikalık yol bana baya uzun gelmişti. Jungkook garip davranıyordu, nedense bana karşı çok samimiydi. Hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Her şeyden önce bana bir özür borçluydu ama bu onun pek umrunda değildi sanırım.

Bunları düşünürken Jungkook'un sesi ile irkildim.

"Hadi gel senin sınıfını öğrenelim. Ben zaten eski olduğum sınıfta olurum yani Jimin'lerin sınıfında."

önüne dönüp yürümeye devam etti bu arada Jimin ve Taehyung çoktan gitmişti. Yine onu takip etmeye başladım. Arkasından onu inceliyordum. Biraz boyu uzamış sanırım.. Ama geri kalan her şey aynı; yüzü, saçları, gülüşü hatırladığım gibi.

--
 
Müdürün odasına girdik ve müdür Jungkook'u çok iyi karşıladı dersleri iyi değildi aslında. Yani burdayken öyle değildi en azından. Sanırım müdür onu gerçekten seviyordu. Normalde müdürler dersleri iyi olmayan çocukları sevmez. Bu genelde böyledir. Galiba gerçekten Jungkook'u seviyor.

Jungkook konuşmaya başladı,

"Bu da benim kuzenim işte. Bildiğiniz gibi yeni nakil oldu buraya. Aslında hangi sınıfta olduğunu öğrenmek için buraya geldik."

Müdür bilgisayararına göz gezdirdi ilk önce. Daha sonra bana dönüp,

" Jungkook ile aynı sınıftasınız. Bende şuan fark ettim, çok iyi denk gelmiş değil mi? Buraya alışabilmen daha kolay olacak onun sayesinde." dedi.

İçimden Allah kahretsin diye geçirdim. Bence bu çok da iyi bir şey değildi. İstesem de artık ondan uzak duramayacağım. Çünkü aynı sınıftayız sonuçta hep aynı ortamda bulunacağız. Offf bugün bitecek mi merak ediyorum.

Teşekkür edip odadan çıktık.

Jungkook bana döndü. Baya mutlu gözüküyordu.

" Çok şanslıyız. Yani aynı sınıfta olmamız sence de çok iyi değil mi?" diye sordu.

Birr cevap beklediği kesindi.
Bir an sinirlenip ağzıma geleni saymak istedim ona ama sustum sadece yüzüne sinirli sinirli baktım. O da anladı sanırım bütüm bu tavırlarına sinir olduğumu yüzündeki gülümsemeyi düşürüp yürümeye başladı.

--

Sınıfa gelmiştik orta hizadaki sıranın son yerinde ve köşe hizadaki sıranın son yerinde boş yerler vardı. Jungkook bana bakıp bak orası boş der gibi eliyle sırayı işaret etti. Kendi Jimin'in yanında oturdu. Yani köşedeki sıranın sonuna. Bana da Taehyung'un yanı kaldı. Ben de oraya oturdum, orta sıranın en arkasına.  Taehyung beni görünce gülümseyip hemen kenara kaydı. sıraya iki kere vurarak

"Yeniden hoşgeldin." dedi.

Sinirim bozuk olmasına rağmen gülmeye çalıştım ve Taehyung'un yanına oturdum.

Her tenefüs Jungkook Jimin ve Taehyung sınıftan çıkıyorlardı kantine falan gidiyorlardı. Bana da gelmemi söylediler ama istememiştim. Öylece sıramda oturup olanları düşünüyordum. Eve gitmek istiyordum artık.

--

Nihayet son derste bitti ve ben çantamı toplamaya başlamıştım. Birden gözüm Jungkook'a takıldı. Çoktan toplanmıştı ve sanırım beni bekliyordu. Çünkü beni izliyordu. Ona bakıp kafamı ne var dercesine salladım.

O da "Seni bekliyordum. Beraber çıkmayalım mı?" diye cevap verdi.

Cevap vermemiştim. Hazırlanıp kapıdan çıktım sadece o da peşimden çıktı. Sohbet etmeye çalışıyordu benimle.

"Ee günün nasıl geçti? Tae çok konuştu mu? O biraz enerjiktir kötü bir niyeti yok yani. Sadece biraz fazla konuşuyor bazen."

Sürekli bir şeyler diyordu. En son dayanamayıp

"Jungkook şuan hiçbir şey konuşmak istemiyorum. Sadece eve gitmek istiyorum. Biraz susar mısın lütfen?"

Evet sanırım biraz kırıcı olmuştu bu ama o kadar sustuğuma saysın. Geçmişteki olaylar olduktan sonra ona hiç kızmamıştım bile sadece susmuştum o zamanlar, şuan patlamam çok normaldi. Yüzünden anlaşılıyordu kırılmıştı. Üzgünüm Jungkook ama emin ol ben daha çok kırılmıştım..

Daha sonra annem beni okuldan aldı ve eve gittik.

---

Odamdaydım ve saatlerdir ağlıyordum. Jungkook geri döndü. Burada artık. Hem de dibimde. Aynı okuldayız aynı sınıftayız. Şaka gibi olanlar.

Onu çok özlemişim aslında. Bugün ona sarılmamak için kendimi çok zorladım gerçekten. Sanırım kapandığını sandığım defter tekrar açılıyordu. Ona çok kızgındım, kırgındım ama aynı zamanda onu gerçekten çok özlemiştim.. Onu gerçekten çok seviyordum, en azından o zamanlar.

Acaba hala onu eskisi gibi seviyor muydum? Bu sorunun cevabını ben de bilmiyordum. Sanırım ona olan kırgınlığım, sevgime daha ağır basıyordu..

again•Donde viven las historias. Descúbrelo ahora