"Sana inanmıyorum." dedim kısık çıkan sesimle. O ise kendinden emin ve rahat bir şekilde oturduğu koltuğa sırtını yasladı.

"İnanmaktan başka şansın yok."

Hayata bir yaprağın dala tutunduğu gibi tutunuyorduk. Ve sonrasında nasıl sararıp tutunmaktan vazgeçtiyse bizde vazgeçiyorduk. Belki de ben artık o yapraklar gibi son vakitlerimi geçiriyordum. Sararıp dökülmeye mahkumdum.

"Ne düşünüyorsun?" dikiz aynasından kesişen gözlerimi çekip dışarıyı izlemeye başladım.

"Düşündüklerim çok umrunuzdaydı(!)" Görkem camı açıp rüzgarla saçlarımın savrulmasına neden olurken sesimi çıkarmadım. Belki de biraz esmeye ihtiyacım vardı.

"Düşüncelerine önem vermeseydik eğer elini kolunu sallaya sallaya ne evin içinde rahat dolaşabilirdin ne de dışarıya çıkabilirdin." dediklerinde haklı olabilirdi fakat tek özgürlüğüm dışarı yanımda biri olup çıkmam ya da evde rahat dolaşmam değildi. Özgürlük sadece bunlarla sınırlı kalmıyordu.

"Düşüncelerime önem verseydiniz şu an bu arabada değil Acar'ın karşısında gerçekleri öğreniyor olurdum Görkem."

"Kendine bu kadar çok mu güveniyorsun?" Hayır. Asıl kendime güvenmiyordum. Fakat öğreneceklerim için dayak yemeye razıydım.

"Evet dersem beni geri götürecek misin?"

"Cevabımı biliyorsun Tutku. Belki de diğer kızlar gibi olma zamanın gelmiştir." dikiz aynasından yüzüne ciddi misin der gibi baktım.

"Diğer kızlar? Ben siz hayatıma girmeden önce gayet mutlu ve huzurluydum."

"Cesetlerle mi?" alayla bakıp gülünce sinirlenip sesimi yükselttim.

"Evet cesetlerle!" gülmeye başladığında gözlerimi kapayıp sabır diledim. Şu yaşadığımız şeylere rağmen nasıl gülebiliyordu anlamıyordum. Hepsi kafayı yemişti.

"Hayata bir daha gelmiyorsun. Ne kadar kötü bir durumun içinde olsan da mutlu olmaya bakmalısın."

"Siz topluca kafayı yemişsiniz. Daha on beş dakika önce kavga ettik Görkem."

"Bu mutlu olmaya engel değil." müzik açıp son sese getirdiğinde şaşkınlıkla ona baktım.

"Görkem ne durumda olduğumuzu unuttun herhalde! Gülmemi bekleme benden!" sesimi duyması için bağırırken bana dönüp güldü. 

"Bugün hiçbir şey olmamış gibi yaşa! Emin ol çok iyi hissedeceksin!" dediğinde sinirden gülmeye başladım. Şarkıya eşlik ettiğinde daha çok gülmeye başladım. İlk gün geldiğimle bu halde değildi.

"Aç sanrofu." sırıtarak düğmeye bastı. Otomatik açılan sanrofla arka koltuğa geçip vücudumun yarısını dışarı çıkardım
Rüzgarı iliklerime kadar hissediyordum. İşte bu oldukça zevkliydi.

"Ne yapacağını iyi biliyorsun." dediğinde gülmeye devam ettim. Kısa bir süre olsa da bazı şeyleri unutmama yetmişti. Vücudumu içeri geri sokup ön koltuğa geçtim. Bana bakıp kahkaha atmaya başlayınca anlamsızca baktım.

Aynadan kendime baktığımda saç baş dağılmış bir haldeydim. Anın etkisiyle bende gülünce kahkahalarımız eve varana kadar devam etti.

Eve vardığımızda kızlar evde yoktu. Kutay'la Mete de bara gitmişlerdi. Evde sadece Barış ve Savaş vardı. Onlar da odalarına çekilmişti. Görkem oturma odasında bilgisayarın başında bir şeylerle ilgileniyordu. Levent desen hastanedeydi. Alpay ise hala gelmemişti. Zaten bu saatten sonra da geleceğini düşünmüyordum. Saat öğleden sonra dörde geliyordu. Gece falan gelirdi.

DUYGUNUN ÖTESİNDE +18Where stories live. Discover now