Elli Dördüncü Bölüm

55.5K 2.4K 371
                                    


Köyde bir gün daha kaldıktan sonra o huzurlu yerden ayrılmak zorundaydık. Dönmemizin üzerinden yaklaşık iki hafta geçmişti.

İki gün göremeyince burnumda tüten Ezra'yı doya doya sevmiştim.

Sonraki hafta ise Savaş'ın işlerinin yoğun olduğu zamanda ondan ayrı kaldım. Şehir dışına çıkmak mecburiyetinde olmasından dolayı çok endişeliydim. Ona bir şey olacak korkusuyla gitmemesini isterken benimle güzel bir dille kırmadan konuşmuştu. Gitmişti.

Bir kaç gün içinde gelmesini umarak çıktığımız alışverişte kafamı dağıtmaya çalışıyordum.

Leyla teyze çeyiz başlığı altında alınması gereken ne varsa bana alacaktı. Annemle kesin olarak bu konuda anlaşmışlardı.

-"Ben bunu sevdim. Şunu da sevdim ama kararsızım." dedim önümdeki iki ayrı yemek takımına bakarken.

Benim karar verme aşamam uzun sürdüğünden hep sonunda bana dayanamayıp zorla bir tanesine ikna ediyorlardı.

-"Hayatım bu daha güzel bence. Diğerinin deseni gereksiz değil mi ?"

Dudağımı büküp annemin söylediği üzerine bir kaç saniye daha düşündüm.

Sade olanı almak daha mantıklıydı. Neyse canım sıkılırsam yenisini alırdım.

-"Tamam bu olsun." der demez annem o yemek takımını alacağımızı söyledi.

Sonra kahvaltı takımı , servis tabakları , bardaklar derken ne kadar mutfak ıvız zıvır eşyası varsa almıştık. Elektronik eşyaların hepsini başka bir gün alalım diyen Leyla teyzeye ayak uydurarak dinlenmek için kafede oturduk.

Dışarıda kar yağıyordu fakat alışveriş merkezinin içi sıcaktı.

Alışveriş yapmak için ne güzel bir gün ama.

Kahvelerin gelmesini beklerken telefonumu elime aldım. İzel bana sürekli Murat'la başlayan flört evrelerini anlatan mesajlar atıp duruyordu. Normalde çok sevinçle heyecanla karşılık veriyordum fakat şu iki gündür Savaş'ın yokluğu beni mutsuz etmişti.

Numarasına tıklayıp kulağıma yasladım. İkinci çalışta açıldı.

-"Güzelim...?"

Gözlerimi üzgünlükle yere çevirdim. Çok özledim.

-"Ne yapıyorsun ? Hala gelmiyor musun ?" diye sorduğumda sesimden halimi anlamış olmalıydı.

-"Karşı tarafla anlaştık. Son kez akşam yemeği yiyeceğiz ve yola çıkacağım." dediği an büyük bir rahatlama ile sıkışan göğsüm gevşedi.

-"Buna sevindim." dedim ve derin nefesle masaya yaslandım.

-"Seni görmek için sabırsızlanıyorum."

-"Dikkatli gel olur mu ?" diye uyardım içten bir endişeyle.

-"Korkma geleceğim." dedikten sonra bir kaç kelime daha konuşmuş öyle kapatmıştık.

Akşam yine hep birlikte benim restoranımda yemek yediğimiz sıralarda telefonuma üst üste mesajlar gelmeye başladı.

Hepimizin dikkatini çekince mecburen almış açmıştım. İzel ve Sanem gruba bir magazin sayfasının ekran görüntüsünü atmışlardı.

Verdiğim nefesle yavaşça tıkladım.

Gönderide bir fotoğraf yer alıyordu. Savaş restoranda oturuyordu ve karşısında sarışın bir kadın vardı. İliklerime kadar buz kestiğimi hissederken gönderinin altındaki yazıyı okumaya başladım.

VurgunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin