Yirmi Üçüncü Bölüm

67.6K 2.7K 580
                                    


Duyduğumu hazmetmeye çalışırken yüzümde hiçbir mimik oynamadı. Şok olmak veya şaşırmak yada inme indi diyin ama bir şeyler olmuştu !

Ağzımı açamamıştım !

Daha fazlası mı dedi o ?

-"N-Nasıl yani ?" dedim kekelemeyi engelleyemeden.

Gözlerini gözlerimden boynuma oradan göğüs hızama kadar yavaşça indirip sonra başını çevirdi ve yanıma uzandı.

-"Uyuyalım artık."

Ne ?!

Beni böyle şoka uğrattıktan sonra uyumak mı ?!

-"Hayır Savaş." diye karşı çıktım ona doğru döndüm.

-"Uyku vakti." Umursamadan sırtını dönünce kaşlarımı çattım. Koluna yapıştım. Amacım onu bana doğru çevirmekti ama kendimi önüne düşmüş olarak buldum. Yataktan düşmeme bir kaç santim kala belime yapıştığı gibi beni göğsüne hapsetti.

Düşme korkusuyla hızlanan nefeslerim dudaklarına çarparken yüreğim kuş gibi çırpınıyordu. Yutkunmaya çalıştım olmadı. Boğazım kurumuştu.

İfadesiz duran Savaş alnıma değen burnunu çekip benimle birlikte yatağın ortasına kaydı.

Susmaya karar verip başımı boyun girintisine yasladığımda kollarından birini sırtıma diğerini belim ve kalçam arasına getirmişti.

-"İyi uykular."

-"Sanada." derken sesim içime kaçmıştı.

Sonrası onun sıcaklığıyla bastıran uykuya esir olmamdan oluşuyordu.

'

O gün sabah uyandığımda Savaş yatakta değildi. Kahvaltımızı yapmadan kale benzetmesi yaptığı evinden ayrılmıştık. Ve geceyle ilgili tek bir konuşma dahi aramızda geçmedi.

Aradan yaklaşık bir hafta geçmişti. Bazı şeyleri unutmak için kendimi işe veriyordum ve eve geç gelip yorgun düşüyordum. İsmini geçirmediğim kişinin evleneceği haberini bilmediğimi sanarak kıvranan Ala bildiğimi öğrendiğinde bir hayli şaşırmıştı. Arslan eniştem de hem benim biliyor olmama hemde onun böyle bir şey yapmasının şokunu yaşıyordu. Kısaca her şey eskiye dönmüştü. Kırıkları olan kalbimi sarıp iyileştirirken tuhaf olan Savaş'la hallerimizdi. Bu geçen günlerde onlara iki kere akşam yemeğine gitmiştim. İkimizde o gecenin öncesinde olduğu gibi ne sarmaş dolaş oturuyorduk ne de birbirimize fazla bir temasta bulunmuyorduk. Bu tuhaflığı aynı anda hissediyor olmamıza rağmen ikimizde sanırım değişmiştik.

Bugün de diğer günlerin aksine Leyloşun isteği üzerine sabah erkenden kalkmıştım. Çünkü beni ve Ala'yı kahvaltıya davet etmişti.

Gece yatmadan duş aldığım için saçlarım temizdi. Yukarıdan yarısını toplayıp sıkı bir at kuyruğu yaptım. Ardından bütün saç uçlarımı maşalayıp yüzüme soft bir makyaj yaptım. Dolaptan elime ne geldiyse onu üzerime geçirmiştim çünkü bir an önce gidip Savaş'ı görmek istiyordum. Aramızdaki tuhaf havadan canım sıkılıyordu.

 Aramızdaki tuhaf havadan canım sıkılıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
VurgunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin