9; Doğru Kişi

691 82 43
                                    

"Eğer birazcık da olsa işleri yoluna sokabilme şansım varsa, tek yapmam gereken denemek."

***

Anlaşılan çoğu erkek kibar bir yüzün ardına saklanıyordu. Çoğu erkek kümesine York Prensi de dahildi.

Prensin fırsat bulduğu anda onu suçlamaktan çekinmemesi, hatta bundan hiç de kuşku duymaması tam bir hayal kırıklığıydı.

Sirius çok fazla şey beklememişti, yani prensin yaşadığı yeri bulup odasına gelmesini rüyasında bile göremezdi, ama karşısına çıkıp ona hâlâ o geceki gibi baktıktan sonra, broşundan bahsedip onun çaldığını düşünmesi mantıklı gelmiyordu, üstelik değerli eşyasını geri bile istemeden oradan resmen kaçmıştı.

Hırsızlığına ikna oluşunda Bella'nın da parmağının olması şaşırtıcı değildi tabii... Yine bir şekilde mutluluğuna engel olmuşlardı.

Sabahtan beri hiçbiriyle konuşmamıştı.

Şu ana kadar içinde nasıl olduysa hiç yanmamış ateş bu olayın kıvılcımıyla alevleniyordu. Kendine de kızmaya başladı, çünkü daha yüksek notlar alsaydı tercih ettiği üniversitelere gidebilirdi ve onlardan uzak olurdu. Fakat gelen ret mektuplarını ve sonrasında hissettiklerini hâlâ hatırlıyordu.

Nefreti sevmezdi. Hatırladığı kadarıyla anne ve babası katı insanlardı, kurallara önem verirlerdi; ama Sirius üzüldüğünde babası elinden tutup onu parka götürürdü ve annesi de en sevdiği kurabiyelerden yüzlerce yapardı, Regulus geceleyin onunla uyurdu. Sirius sevgi dolu ailesiyle kısa bir hayat yaşamıştı, bulanıklaşan anlar ise geriye kalandı. Hayatta en yakın arkadaşının kendisi olduğunu üzücü yoldan öğrenmişti, zira içindeki hayret verici, sihirli güç hep güvenilirdi ve oradaydı, gülmek ve sevmek onun için içgüdüydü. Sevdiklerinden kötülük görmeye alışkın değildi.

Evin tahta merdivenlerini yavaş yavaş inerken, baloya hiç gitmemiş olmayı diliyordu içinden (tekrar düşününce, olanlara rağmen o harika geceden bu kadar kolay vazgeçmek istemedi ve dileği geri aldı).

Çöp atmak için çıktı. Sokağın sonuna doğru yürürken komşuları Albus yanına takıldı. Yine elbise giyiyordu ve yine saçı ve sakalı özgürlüklerini epey ilan etmişti.

"Dün gece prensin erken ayrıldığını gördüm," dedi sakince.

"Kavga ettik ve bir daha görüşmemek üzere ayrıldık."

"Ne diyorsun?" Sesinden zaten bunu bildiği anlaşılıyordu. "E şimdi ne yapacaksın?"

"Çöpü çıkarıyorum işte," Sirius yorgundu. "Görünüşünü neden düzeltmedin? İnsanlar seni görebilir."

"İnsanlar neyi istersem onu görür Sirius," düz bir sesle cevapladı. "Sana geri dönelim, bu sefer iyice belirtmeliyim sanırım, hayatın hakkında ne yapmayı düşünüyorsun?"

"O evden gitmek istiyorum," bunu hiç bu kadar çok istememişti. "Bana yeni bir ev yaratamaz mısın? Belki, biraz da para?"

"Korkarım ki yapamam. Bu işler böyle yürümez, evlat, üzgünüm." Sirius çöpü boşalttı ve geri yürümeye başladılar. "Ama... Sana iş bulabilirim."

"Nasıl bir iş?" Günün çoğu saatini kuzenlerinden uzakta geçirmek kulağına harika geldi.

"Şey. Benim bir markam var. Ay canım, hemen heyecanlanma, henüz yeni yeni tanınıyoruz. Mağazada çalışmaya başlayabilirsin bence, evet, gayet uygunsun."

"Sahiden mi Albus?"

"Sahiden tabii. İstediğin zaman başlarsın. Ben seni bizzat götürüp mağazayı tanımanı sağlarım."

Disney Filmi Gibi | WolfstarWhere stories live. Discover now