2; Lyall'ın Planı

877 90 73
                                    


Gerçek aşk midenizin dibindeki çırpınan his değildir; ona en çok ihtiyacınız olduğu anda ortaya çıkacağına dair hissettiğiniz içgüdüdür.

***

"Hugh Grant, geç. Yarışma, geç. Suç dizisi, sabah sabah niye bu var ki? Belgesel, aman Remus görmeden geç, sonuna kadar izleriz yoksa. Magazin– dur!" Tahta asla geçemeyecek Prens Lyall, televizyonda magazin programının kalmasını emretti. "Remus'umun haberi!"

Ekrandaki sunucu anlatıyordu, "Hepimizin çok iyi bildiği İngiltere Kraliyet Ailesi'nden Prens Lyall'ın tek oğlu Prens Remus, dün akşam bilinmeyen bir delikanlıyla el ele yakalandı! Kraliyet Ailesi'nde ilk kez heteroseksüel olmayan bir üye görüyoruz! Remus'un partneriyle fotoğrafları sosyal medyanın gündemine oturdu, farklı etiketlerle milyonlarca tvit atıldı, ünlü şarkıcı Harry Styles prensi destekleyerek şöyle tvitledi: 🌈 Tebrikler @yorkremus #loveislove ." Bu sırada ekrana Remus'un LGBTQ+ bayrağının önüne koyulduğu bir fotoğrafı yansıdı. "Prens Remus'u daha önce sayısız kızla birlikte görmüştük, uzun beraberlikleri sevmeme ünü hiçbir zaman kesilmedi, son sevgilisi Cara Delevingne, "kendi seviyesinde iki yüksek diploma sahibi birini aradığını ve son derece sıkılgan olduğunu" söylemişti. Bu yeni gizemli adamla da mı aynı şeyi göreceğiz, merak konusu şimdi bu, ayrıca yakışıklı prens haftaya yirmi beş yaşına giriyor-"

"Tanrım, haftaya yirmi beş oluyor, benim bebeğim."

"Prens Hazretleri, kahvaltıya gelebilirsiniz."

Lyall kahvaltı sofrasına oturdu. Dün gece oğlunu görememişti de, olanları az önce magazinden dinlemişti artık, ondan dinlemek için de yerinde duramıyordu. Derken Remus odaya girdi. "Günaydın oğlum!"

"Günaydın," dedi Remus, hâlâ pijamalıydı. "Dün seni göremedim baba, kusura bakma."

"Telefonunu da kapatmışsın! Neyse ki Moody sarayda olduğunu haber etti."

Remus çayını yudumlarken sıkkınca gözlerini devirdi. "Sağ olsun." Çayına iki şeker attı, ki bu başı ağrıyor demekti. "Emin değilim ama, dün paparazilere yakalanmış olabilirim."

"Safım benim," Lyall kahkaha attı. "Dün bir erkekle randevulaşmış da olabilir misin?"

Remus inleyip kafasını masaya koydu. Yanlarında duran Moody jet hızıyla başının altına yumuşak bir mendil koyuverdi.

"Senden önce magazinden haberleri aldım canım oğlum," Lyall öne eğildi. "Kim bu çocuk? Aşık mısın? Oğluuum? Bir kaldır kafanı bakayım."

"Ne aşkı," Remus doğruldu. "Bir daha görüşeceğimi sanmıyorum."

Lyall birden çöktü. Epey umutlanmıştı halbuki. "Remus, haftaya yirmi beş yaşına giriyorsun. Hâlâ beni tanıştırdığın bir sevgilin olmadı!" Hayal kırıklığı yüzünden okunuyordu.

"Eğer babamın prens olduğunu bildikleri için çekiniyorlarsa kusura bakma baba. Sahiden çok anlayışlısın."

"Sen de prenssin! Bana gelince niye çekiniyorlarmış?"

"Merak etme, bana da gerçek yüzünü göstereni hiç görmedim zaten." Remus ilk kez sesinde duyguyla cevapladı, onun da üzüldüğü artık belliydi.

"Canım oğlum... Filmlerdeki gibi! Bu kadar yakışıklı, zeki ve kibar, ama ünü yüzünden gerçek sevgiyi bulamıyor!" Remus dediklerine güldü. "Baba, abartma."

"İyi de durum tam olarak bu oğlum!" Eliyle masaya vurunca Moody sıçradı. "Bir tane sevgili istiyorum ya! Hayır yani, katalog da geniş! Sadece kızlar değil, erkekler de resmin içinde..."

Disney Filmi Gibi | WolfstarWhere stories live. Discover now