1; Bir Zamanlar

1.6K 100 125
                                    

Şey merhabalar, umarım herkes iyidir. Ben bir haftadır Sirius'un Cinderella olduğu bu hikâyeyi yazdığım için belli ki iyi değilim.. Ama yazması çok eğlenceli ve bağımlılık yapıcı.. Sirius'u şarkı söyleyip🙊 kuşlarla konuşurken🙊 okumak istiyosanız buyrun.. İyi okumalar 🌌

***

Rüyalar kalbin dilekleridir.

***

Üvey annesi ve üvey kız kardeşleri tarafından kötü davranılan bir genç kız, ona yardım eden bir iyilik perisi, ve onunla evlenip tüm hayatını değiştiren yakışıklı bir prens masalının anlatılmaya başlamasından, film adaptasyonlarının türemesinden ve Külkedisi kırtasiye setleri üretilmesinden çok sonra, masalın gerçek hayat kısmında baş karakter olarak yerini alacak talihsiz çocuklardan biri de Sirius Black oldu. Anne ve babasını ve küçük kardeşini aynı gün kaybedince teyzesi ona evini açtı, fakat bağrının üçte birini bile açmadı, böylece Sirius aile sevgisi tamamlanamadan büyüdü.

Yine de onunla tanışanları her zaman hayrete düşürdü; çünkü Sirius güler yüzlüydü, arkadaş canlısıydı, kuzenlerinin dış dünyaya sunduğu yapmacık kibarlıktan noksandı, gururla pozitif duruşunu korumayı bir şekilde başarıyordu. Gerçek iyilik kalpten gelir, Sirius'un kalbi de görmek isteyene sonsuza dek açıktı. Görmek isteyenler yalnızca hayvanları olsa bile.

"Sirius! Şu köpeği salondan çıkar! Yine içeri girmiş." Kuzeni Bella'nın
sesi az önce kapattığı kapısından rahatça geçti. Sweatshirtünü çıkarıp eski bir tişörtü hızlıca üzerine geçirdi ve odasından çıktı. "Geliyorum," dedi üst kattan alt kata inerken, çünkü Bella'nın tekrar ismini bağırmasını istemiyordu. Televizyonun önünde durmuş kuzgun tüylü köpeği kucakladı. Bella yattığı yerden oflayıp poflamaya başladı. "Çekilsene artık!" Kabarık saçlarını örgü yapmıştı ama sanki düğüm atmış gibi gözüküyordu. "İçeri bilerek aldığını biliyorum ben. Kümes hayvanlarını evden uzak tut!"

"Hâlâ mutfaktaki tadilat sürüyor Bella. Dış kapı bu yüzden açık."

"Ben sana dış kapının neden açık olduğunu mu sordum? Salaksın sen." 

Oradan uzaklaşırken, "Gidelim James," dedi köpeğe. James çenesini yalayıp onu onaylayınca güldü.

"Ay bir de hepsine isim veriyorsun ya, gülmekten ölüyorum. Sanki seninmiş gibi," dışarı çıkmasına rağmen hâlâ Bella'yı duyuyordu. Onun hayvanlarıydı tabii. Hepsine ondan başka bakan mı vardı? Yemeğiyle, temizliğiyle, tuvaletiyle ilgilenen Sirius'tan başka biri mi vardı onun bilmediği? "James, git oyna oğlum." Köpek yere iner inmez kulübesine koştu (yine Sirius'un inşa ettiği kulübeye).

"Pardon delikanlı, sen burada bahçıvan falan mısın?" Tadilat için gelen adamlardan biri soruyordu.

"Sayılır."

"Yardımın lazım. Bir adam eksik geldim. Şu mermeri taşıyabilir misin?"

Sirius düşünmeden başını sallayıp elini uzattı. Yan taraftaki komşu evin perdeleri kıpraştı.

Mutfaktaki tadilat birkaç saat sürdü. Sirius görevli adamlara ufak tefek yardım etti, aynı zamanda tavukları besledi, dışarıdan yemek siparişi verip teslim aldı ve salonda sofra kurdu, yemekten sonra tadilatın bittiği sıralarda, teyzesinin kedisinin her zamankinden tuhaf davrandığını fark etti. Severus patileriyle sanki parmak ucunda yürüyordu, gözleri uyuşukça değil de yırtıcı bir ifadeyle kısılmıştı. Sirius yavaşça verandaya yaklaştı. Kafasını uzatınca sandalyelerin yakınında kuyruğuyla oynayan Peter'ı gördü. "Pşşt, git Severus!" Kara kedi tıslayıp içeri girdi. Peter ilk kez dün karşılaştığı fareydi, ismini dün vermişti. Tamamen bihaber Peter'ın yanına gidip onu eline aldı. "Severus yine iş başında. James sana göz kulak olacaktı ama," şişko fareyi James'in kulübesine bıraktı. Güneş batarken içeriye girdi.

Disney Filmi Gibi | WolfstarWhere stories live. Discover now