"Sen zorbalıktan, şiddetten nefret ederdin. Nasıl olur da öyle bir adamla-"

"Çünkü ben onu seviyorum."diye sözünü kestim. "Aklına gelebilecek en küçük detayı bile beni heyecandırıyor. Biliyorum çok yanlış. Ama durduramıyorum. Belki de bu benim lanetimdir."

Annem derin bir nefes alıp ümitsizce bana bakarken konuştu.

"Bu gece eşyalarını hazırla. Yarın benimle eve geliyorsun."

Gözlerim büyürken sordum.

"Şaka yapıyorsun."

Annem ifadesizce cevap verdi.

"O silah oyuncak olmadığı sürece hayır."

Yerimden kalkarken itiraz ettim.

"Hayır anne. Benim burda bir hayatım var."

"Tabii. Ne iş yapıyordun bu arada? İse bak kaç aydır çalışıyorsun ama henüz öğrenemedik."

Usulca cevapladım. "Barmaidim"

Alayla güldü.

"Evde içkileri artık sen koyarsın."

Kafamı iki yana salladım.

"Bir yere gitmiyorum."

Annem ellerini beline koymuş bana bakarken son hamlesini yaptı.

"Burda kalırsan bizimle bağlantını kesersin."

Yüzünde en ufak bir mimik bile yoktu.

"Ben bizi korumaya çalışıyorum."

Ben verecek cevap bulamazken annem odayı terketti.

Başımda feci bir ağrı ile ne yapacağımı düşünüyordum.

Bu geceki olay beni ne kadar sarssa da Harry'ı bırakıp gitme fikri canımı acıtıyordu.

Bunun yanında bizim bir geleceğimiz kesinlikle yoktu. Onunlayken asla normal hayat yaşayamazdım. Şirin kafeler gidip oturamayız, ailesiyle tanışamam, anneme onu anlatamam...

Onunla olmak demek bir sonraki darbe için hazır beklemek anlamına geliyordu.

Ama bütün bunlara rağmen içimde hala gitmek için erken olduğunu söyleyen bir ses vardı. Bu ses hepsini bastırırken annemin söylediği sözler kulaklarımda yankılandı.

"Burda kalırsan bizimle bağlantını kesersin."

Derin bir nefes alıp mantıklı bir karar vermeye çalıştım.

Mantığımın işlemeye başladığı hiçbir senaryoda Harry'e yer yoktu.

Ailemi kaybetme fikri tüylerimi ürpertiyordu.

Harry'ı kaybetme fikri de öyle. Ama bunun zaten elinde sonunda olacağı bilincinde kıvranırken üzerime uzun hırkamı ve telefonumu alıp kendimi evden attım.

Kararımı düşünmeye gerek yoktu. Annem bana başka bir seçenek bırakmamıştı. Ona asla kızamazdım. Harry'ı bir tehdit olarak görmekte haklıydı.

Soğuk hava tenimle temas ederken kapının önünden geçen taksiyi durdurdum.

Harry'nin adresini söylediğimde oraya neden gittiğimi biliyordum.

Kararımı vermiştim ama son kez onunla olma isteğimi de bastıramıyordum.

Camdan bakarken aynı zamanda şişmiş gözlerime rağmen  göz yaşlarımı silip suratımı düzgün bir hale getirmeye çalışıyordum.

Taksicinin bakışı birkaç saniye benimle buluştuğunda gözlerimi kaçırdım.

Çok geçmeden mendil uzattığında ona teşekkür ettim.

Nihayet Harry'nin evine geldiğimde orda olması için dua ettim.

Kapıyı çaldığımda birkaç dakika sonra karşımdaydı.

Ayakta durmaya zorlanır bir hali vardı.

"Eff"

İsmimi söylediğinde nefesindeki içki kokusundan ve dengesiz duruşundan sarhoş olduğunu anlamıştım.

Hayalkırıklığı ile ona baktım.

"Sarhoş olmak için bu geceyi mi buldun Harry?"diye mırıldandım kolları arasına girerken.

Harry beni sıkıca sardığında garip hissettim. Bana hiç bu kadar sıkı sarılmamıştı.

Biz genelde ya kavga ederdik ya da seks yapardık. Bu sarılış sanki tüm sevgisini hissetmemi sağlamıştı.

Harry ile içeri geçip kendimizi koltuğa bıraktıktan sonra Harry beni kendine yasladı.

"Ef, bana kızma"
Harfleri ağzında yuvarlarken hafifçe kıkırdadım.

"Sana ne kadar kızdığımı tahmin bile edemezsin."dediğimde kafasını iki yana salladı.

"Senin karşıma çıkacağını nereden bilebilirdim ki"

Söylediği şeyler üzerine gözlerine baktım.

Tanrım veda gecesini sarhoş Harry ile yapmak zorunda mıydım? Onun bu aşk dolu halleri sadece işimi zorlaştırıyordu.

Ayık Harry şimdiye kadar elli tane pot kırıp kararımı haklı çıkarmıştı bile.

Ona yaklaşıp fısıldadım.
"Seni seviyorum."

Harry'nin suratına küçük bir gülümseme yayıldı.

"Seni seviyorum!"diye bağırdığında irkildim.

Bedenini bana yaklaştırdığında boynuma küçük bir öpücük kondurdu.

"Korkma."diye mırıldandı. "Sana zarar vermem."

Kendini geri çekerken Harry'nin içtiği her kadehe lanet okudum.

"Harry bu konuşmayı seninle sarhoşken yapmak istemezdim."

Harry kaşlarını havaya kaldırırdı.

"Gitmeyeceğinı biliyorum."dediğinde şaşkınca ona baktım.

Konuyu daha açmamıştım bile.

"Bana söz veremedin ama gidemeyeceğini biliyorum."

Dediği şey üzerine dikkatlice onu izledim.

Sarhoş birine laf anlatmaktan daha anlamsız bir şey olmadığını fark edince arkama yaslanıp tavanı incelemeye koyuldum.

"Belki her şeyin daha normal olduğu başka bir hayatta tekrar buluruz birbirimizi."diye mırıldandım.

İkinci bir hayatı hayal etmek beni her zaman daha da sakinleştirirdi. O zaman sanki ne kadar hata yaparsam ve insan kaybedersem edeyim bir telafisı olduğu düşüncesine girerdim.

"Ben bu hayata doğdum Ef."dediğinde az önce dediğim şeyi duyduğu için kendime kızdım.

"Başlarda farklı olmasını istedim. Herhangi biri olmayı."

Vücudumu ona döndüğümde parlayan gözleriyle boşluğa bakıyordu.

"Ama hayat seni bir şekilde kalıba getiriyor."

Derin bir nefes aldı.

"Bin hayata özenip bir hayata mahkum olmak beni delirtti."dedi dengesiz hareketlerle ayağa kalkmaya çalışırken "Beni şimdi olduğum insan yaptı."

İçimi nedenini bilmediğim tarifsiz bir acı kaplarken ayağa kalktım ve az önce eline aldığı içki şişesini kavradım.

Koca bir yudum aldıktan sonra yüzüm ekşidi.

"Siktir Harry"diye mırıldandım. "Seni bırakamam."

Harry'nin yüzünü gülüşü kaplarken başımı elleri arasına aldı.

Dudaklarımızı birleştirdi. Hareketleri ileri gittiğinde onu durdurmadım.

Sırtım koltukla bulustuğunda düşündüğüm tek şey artık benim de Harry gibi yapayalnız oluşumdu.


Afterlife // hsWhere stories live. Discover now