don't dream it's over

1.1K 86 36
                                    

Sütyenimi üzerime geçirirken hala yüzündeki ifade silinmeyen Harry'ı izliyordum.

Onu bu denli üzen şeyi merak ediyordum.

Öylesine üzgündü ki Ashley buraya geldiği için kriz bile yaratamamıştım.

"Anneme beni işten aldığını söyleriz."diye mırıldandım.

Harry usulca kafasını sallarken kemerini takmakla meşguldü.

Yavaşça ona yaklaştım.

"Sorun ne Harry?"

Derin bir nefes alıp etrafa bakındı.

"Yorgunum."

"İstersen eve geç. Bize daha sonra gelirsin."dediğimde kafasını iki yana sallayarak teklifimi reddetti.

"Seni arabada bekliyorum."dedim kapıdan çıkmaya yeltenmeden önce.

Harry bileklerimden yakalayıp beni durdurduğunda dikkatlice ona baktım.

"Beni hep seveceğine söz ver Ef."

İçime müthiş bir kuşku düşürürken boş boş suratını izliyordum.

"Bu ne demek?"

Harry gözlerini kapatıp birkaç saniye sustu.

Tekrar açtığında mirildandi.

"Ne kadar berbat bir herif olsam da gitmeyeceğine söz ver."

Endişeyle ona bakarken sarhoş olup olmadığını düşündüm. Ama nefesi içki kokmuyordu.

"Ne olursa olsun sana gelebileceğimi bilmeye ihtiyacım var."

Hafifçe boğazımı temizledim.

"Harry.. Ben-"

"Lütfen."

"Ne olursa olsun bana gelebilirsin."

Dudaklarımdan dökülen cümle ile umutla gözlerime baktı.

Devamını bekliyordu.

"Ama diğerine söz veremiyorum."diye kıkırdadım şakayla karışık. Ortamın ciddiyetini bozmak istedim çünkü bu beni korkutuyordu.

"Gitmeyeceğine söz ver."diye üstelediğinde Harry'nin bugün gerçekten garip olduğuna emin olmuştum.

"Üzgünüm."dediğimde yüzünü büyük bir hayalkırılığı kapladı.

"Bu seni sevmediğim için değil."diye açıkladım. "Sadece kendime güvenmiyorum."
Derince bir nefes verdim. "Bak ben zayıfım tamam mı? Belli bir yere kadar savaşabilirim. Senin gibi değilim."

Harry çenesi gerilmiş bir şekilde gözlerini odanın başka noktalarına kaçırırken devam ettim.

"Seni öleceğim güne kadar seveceğimi bilsem de kaçmak daha kolay gelebilir. Şimdi her şey yolunda ama zaman-"

"Tamam."diye sözümü kestiğinde ardından kapıyı çarpıp çıkmıştı bile.

Odada kendimle başbaşa kalırken belki de ona yalan söylemeliydim diye düşündüm.

Onun için deli olsam da kaçmak benim doğamda vardı.

Savaşamayacak kadar üşengeç ve tembeldim.

Ağır adımlarla Harry'nin sinirinin geçmesini umarak arabaya yürüdüm.

Bindiğimde eve gelene kadar hiçbir şey konuşmadık.

Tanrım ortada bir problem yokken bile problem vardı.

Harry arabadan inmek için hazırlandığında onu durdurdum.

"Harry."

Bana boş boş bakarken belindeki silahı işaret ettim.

Birkaç saniye gözlerini silahta tuttuktan sonra sakince belinden aldı.

Bırakmasını beklerken ani bir öfkeyle silahı direksiyona çarpmaya başladığında şok olmuş bir şekilde onu izliyordum.

Tek kelime dahi etmeden öfkesini silahtan ve direksiyondan çıkarırken onu durdurmak için elini tutmaya çalıştım.

Başardığımda ise silahı arka koltuğa fırlattı ve tek kelime etmeden arabadan indi.

Arkasından ben indiğimde ona evin kapısına varmadan yetiştim.

"Sorununun ne olduğunu söylemeden içeri girmiyoruz."dedim bütün ciddiyetimle.

"Ef, girelim ve şu gece bitsin bir an önce."

Söylediği şey nedensizce kalbimi kırmıştı.

Ama o Harry'di. Annemle tanıştığına bile şükretmeliydim.

"Peki."diye onayladığımda ses tonumdan bozulduğumu anlamış olacak ki itiraz etti.

"Öyle demek istemedim."

Kafamı sallayarak onu onayladım.

Kapı zilini çaldığımızda annem muhtemelen saatlerdir yaptığı hazırlıklarla birlikte bizi karşıladı.

"Hoşgeldiniz."

Harry kibarca gülümseyip içeri girdi.

Masanın etrafında yerimizi aldıktan sonra annem Harry'e işi hakkında tonlarca soru sormaya devam etti. Harry suratına zoraki gülümsemeler yapıştırıp kaçamak cevaplar veriyordu. 

"Londra büyük bir şehir. Ef'ı burda tek bırakmak konusunda başta endişelerim olsa da sana güvenebileceğimi bilmek hoş."dediği sırada anlık sinirsel bir gülme refleksi ile içtiğim su boğazıma kaçmıştı. Annem endişeyle bakarken birkaç öksürükten sonra gülmeye devam ettim.

Bu komik olduğu için değildi sinirlerim bozuldugu içindi.

Harry ifadesizce beni izlerken sinirlerim daha da bozulmuştu. Güldüğüm için beni suçluyordu.

Gülmemi kesmek için aklıma en kötü şeyleri getirmeye çalıştım çünkü Harry'nin çoktan çenesi gerilmişti.

Harry anlık bir refleksle masadan kalktı.

"Sikeyim."diye söylendiginde annem şok olmuş bir şekilde ikimize bakıyordu.

Harry ağzından çıkanı idrak etmiş olacak ki birkaç saniye gözlerini kapayıp pişmanlık duydu.

Sonra az önceki siniriyle bana dönüp sordu.

"Komik olan ne?"

Gülmem yerini hıçkırığa bıraktığında Harry odada volta atmaya başladı.

Annemse neden ağladığımı sorup duruyordu.

Tanrım,  hayatımın en saçma gününü yaşıyordum.

Harry ağzından kötü bir sey çıkmaması için konuşmuyor annemse az önceki tavrından dolayı sinirle onu
süzüyordu.

Harry nihayet konuştuğunda ağzından pişmanlık sözleri çıktı.

"Özür dilerim."dedi anneme karşı.

Usulca yanıma yaklaşıp saçlarıma bir öpücük kondurdu.
"Özür dilerim."

Gitmek için odadan çıkarken çalan kapı sesi annemi de o yöne sürüklemişti.

Ben de yüzümü yıkamak ve bu saçma ani tarihe gömmeye banyoya gitmek için kalkmıştım.

Ama kapıdan duyduğum ses rotamı değiştirmeye yetmişti bile.

"Yoksa kız kardeşini bu aile yemeğine davet etmeyecek miydin?"


Afterlife // hsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin