22

447 33 14
                                    

Çoktan gece olmuş annemleri akşam yemeğinde güzel bir şekilde ağırlamış olmanın verdiği huzurla kapıyı kapatıp içeri geçtik.

Kendimi koltuğa bırakıp derin bir nefes aldım.

"Yorgun musun?"

Yorgun değildim ama aynı zamanda da yorgundum. Kendimi garip hissediyordum. Aklıma gelen şeyle gülümsedim. Annemler Hümeyra'nın şişmiş kafasını görünce başta şaşırsalar da sonrasında bana takılıp gülmüşlerdi. He var yani kafam çeliktense. Hümeyra bunu ilk dediğinde gülsem de bir bakıma haklıydı. Kızın kafasını şişirmiştim resmen. Gerçek anlamda. Gülümsemem daha da genişleyince gözlerimi açtım. Hümeyra da bana bakıp gülüyormuş ki hemen gözlerimi açınca hemen kafasını çevirdi.

"Bugün olanları düşündüm de... Sanırım evet, yorgunum."

"Uyusak iyi olur yarın pazartesi."

Evet, muhteşem pazartesi. Sizi bilmem de ben cidden çok seviyorum bu günü. Okula gitmeyi seven biri olduğum için pazartesileri en sevdiğim gün olmuştu.
Şimdi de öğretmen olduğum için daha da bir zevkli oluyordu pazartesi günleri.
Siz de sevin. Güzeldir pazartesi.

.....

"Hadi Hümeyra geç kalacağız çabuk ol."

"Tamam Sa'd tamam. Geldim işte ne bu acelen."

Hümeyra'yı evin kapısında elinde ayakkabılarla görününce arabaya geçip arabayı çalıştırdım. İkimizin dersi de aynı saatte başlıyordu ve daha bir saate yakın zaman vardı. Hümeyra'nın okulu da kampüs yolunda olduğu için çok zaman kaybetmiyorduk aslında.

Ama işte bazı konularda fazla dakik bir insandım. Fakülteye girdiğimde dersten önce sıcak bir çay içmeyi çok seviyordum. Hatta bu artık benim için bir alışkanlık olmuştu. Evde kahvaltı yapsam da odamdaki çay bir başkaydı benim için. İşte benim de böyle garip alışkanlıklarım vardı.

Hümeyra da çoktan yanıma oturup emniyet kemerini bağlayınca okula gitme vakti gelmişti.

"Fazla değişik hobilerin var Sa'd."

"Ne gibi?"

"Şu saatte bu koltukta oturuyor olmam bile büyük bir hobin. Hayır yani anlamıyorum sabahın bu saatinde nasıl bu kadar enerjik olup okula gidip bir de üstüne ders öncesi çay içme hayali kuruyorsun anlamıyorum."

"Bu kadar mı?"

"Anlamadım?"

"Diyorum ki hakkımda başka ne biliyorsun?"

"Yani pek bir şey bildiğim söylenemez. Yaklaşık iki yıldır seni tanıyorum ama hakkında bildiğim çok az şey var. "

"Öğrenmek ister misin peki?"

"Nasıl?"

Hümeyra'nın sorusuna cevap vermek yerine okula yakın olan bir kafenin önünde arabayı durdurdum.

"Gel benimle. "

Hümeyra anlamaz anlamaz yüzüme bakarken arabadan indiğimde o da benim gibi arabadan indi. Kafeye girdiğimde çoktan yanıma gelmişti bile.

Cam kenarındaki bir masaya oturduğumuzda  Hümeyra'ya açıklama yapma gereği hissettim.

"Bugün ders öncesi çayımı seninle içmek istiyorum."

"Sen... Sen ciddi misin?"

Güldüm.

"Sence daha ne kadar ciddi olmam gerekiyor?"

Züheyra Where stories live. Discover now