23| "Seni bekliyorum."

4.9K 608 555
                                    

Bu bölüm hiç güzel olmadı ama hemen atmak istediğimden attım işte. Beni affedin.

Ardı arkası kesilmeyerek esen soğuk rüzgarlarla daha yirmilerinin başındaki genç Park Jimin titreyerek kollarını vücuduna sardı. Gemisi Atlanta'yla birlikte gidebilecekleri kadar kuzeye doğru yola çıkmışlardı.

Bir ticaret gemisine soygun yaparak elde ettikleri kalın kürkler ve yünlü kıyafetler olmasaydı şimdiye çoktan buz keseceklerine emin olsa da Atlanta'nın Kaptanı Park Jimin kendine oldukça güveniyordu. Sıcak denizleri tercih eden korsanlardan uzakta bir yaşam sürdürebilmek için çoğu zengin, kuzey taraflarındaki ülkelerde sıcacık malikanelerinde rahat bir yaşam sürüyorlardı. Yedikleri önünde, yemedikleri arkalarındaydı ve soygun olmayacağına güvenerek gemilerini silahla değil de bolca altın, mücevher ve değerli kürklerle doldurmuşlardı.

Eh, haksız da sayılmazlardı. Korsanlar gerçekten soğuk sulara gitmekten nefret ederlerdi çünkü kalın kıyafetler hiçbir zaman onlara göre olmamıştı. Yine de Park Jimin diğer tüm korsanlardan farklıydı ve gemisini dosdoğru kuzeye doğru yönlendirerek gördükleri bolca yüklü ticaret gemilerini soyarak oldukça iyi bir servet edinmişti. Ayrıca yine diğer korsanların aksine soğuğu seviyordu ve bu sevgisi onu baş döndürücü derecede zengin etmişti.

Gittikleri yöne doğru önlerinde hiçbir engel yoktu. Ambarları ağzına kadar yiyecek, rom, şarap ve tatlı suyla doluyken hazine odalarının doluluğundan resmen kapısı açılamıyordu.

Kuzeye gitme kararına ilk başta korsanları gönülsüzce tereddüt etse de soydukları gemilerin sayısı artmaya ve ticaret gemilerinde neredeyse hiç silah olmadığından bunu oldukça kolay bir şekilde yapmaya başladıkça mürettebatın keyfi yerine gelmişti. Şimdi hepsi zeki kaptanlarının ikinci bir emrini duymak üzere ağzının içine bakıyor, bir gemi gördükleri an resmen zevke geliyorlardı. Karınları tok, cepleri dolu ve bedenleri sıcaktı. Bir korsan daha ne isteyebilirdi ki?

"Hava cidden soğuk."

Jung Haerin oldukça pahalı duran kürkü bedenine sıkıca sarmış halde geminin bir ucunda öylece durmuş okyanusu izleyen kaptanının yanına gittiğinde Jimin'in gözleri duyduğu yumuşak sesle hızla ona dönmüştü. Jung Haerin kızarmış burnu ve rüzgar yüzünden kısılmış gözleriyle öylesine güzel görünüyordu ki Jimin iç çekmeden edememişti.

Yemek, rom ve para... Bir korsan bundan daha fazlasını ister miydi bilemiyordu fakat Park Jimin'in istediği tek şey Haerin'in sevgisiydi işte.

Gözlerini zorlukla Jung Haerin'in kalp şeklindeki dudaklarından alarak önüne döndü. "Üşüyeceksin, kamarana gitsene." Haerin gülümseyerek parmaklarını üzerindeki kalın kürkün yumuşak tüylerinde gezdirdi. "Bunlar hem çok güzel hem de oldukça sıcak tutuyor."

Jimin yandan bir bakış atarak kürkünde göz gezdirdiğinde yüzünü buruşturmadan edememişti. Onun da üzerinde bir kürk vardı fakat Haerin'in aksine bundan hiç de hoşnut değildi. Kuzey soğuklarıyla kalın bir kürk olmadan başa çıkamazdı fakat güzelim hayvanların sırf bu yüzden derilerinin yüzülmesi, zenginler güzel görünsün diye ikinci kez düşünülmeden öldürülmeleri midesinin kasılmasına sebep oluyordu.

"Hey hyung!" Gemideki en genç korsanlardan biri olmasına rağmen yetenekleri ve bilgisinden hiçbir zaman şüphe duyulmamış genç Jeon Jungkook neşeyle siyah saçlı korsana doğru koşturduğunda yaşı küçük olmasına rağmen uzun boyuyla hyungunu kolları arasına alarak ona arkadan sarılmıştı.

Tavşan dişlerini belli edercesine keyifle gülümsüyorken Haerin'in ona "Selam Jungkook." diye seslenmesiyle gülüşü solmuş, yüzü koca bir limonu yalamış gibi buruşmuştu. "Sende mi burdaydın ya Haerin?" Sadece ona bakmakla bile keyfinin kaçtığı Jung Haerin'le muhatap olmaktan zerre hoşlanmıyordu, bu yüzden yüzünü ondan başka bir tarafa çevirmişti.

pirates of atlanta | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin