page:19

1.9K 219 154
                                    

Saatler su gibi akmasada zaman yinede hızlı geçmişti.
Chuuya çoktan dışarı çıkmıştı.
Saatin kaç olduğuna bakmak için telefonu açtığımda parlaklık gözlerimi kör etmişti.
Fark etmeden küfür etmiştim ve bazen bu beni rahatsız ediyordu.

Saat 02.43 Chuuya eve bile gitmiştir.
Yinede kontrol etmek istiyorum.

Geceyi odamda geçirmek istiyordum çünkü yarın festival var ve verdiğim bir söz vardı. Eve gidip gelmek sadece zahmet olacaktı ama Chuuya bu durumu bozuyor.

On dakikalık kısa bir yürüyüşten sonra ilk barmenle karşılaşmak beni biraz germişti.
Göz göze gelsekte umursamadan içeriye göz attım.

Cam kenarı bir masada bücürün turuncu saçları uzaktan parlıyordu.
Demek hâla gitmemiş.
Yanına geldiğimde masaya yapışık bedeni doğrultup uzun bir süre bana baktı.
Muhtamelen bulanık görüyordu ve beni tanımaya çalışıyordu.
Dağılmış saçları, tatlı yüzü ve minik bedeniyle aşırı tatlı görünüyordu.
Sarılıp bırakmamak istiyorum.

"Kalk hadi,"

Kolundan tutup kaldırmaya çalıştığımda masaya daha sıkı tutunuyordu.

"Hayır,"

Etrafta tanıdığım veya liman mafyasının düşmanlarından birinin olmaması iyiydi.
Çünkü bu küçük aptal bu hâlde hiçbir şey yapamazdı.

"Geceyi burada geçirmeyi düşünmüyorsun herhalde?"

"Tachihara nerede?"

Ben buradayım ve düşündüğün tek şey bir velet mi?

"Ayağa kalk Chuuya,"

"İstemiyorum, bırak beni."

Mayışmış konuşmalarına rağmen onu dinliyor ve nazik davranmaya çalışıyordum ama beni sürekli reddediyordu.
Sesimin sert çıkmasını önemsemeden elindeki şişeyi aldım.

"Sana her hangi bir şey sormadım, ayağa kalk. Benimle geliyorsun."

Yavaşça ayağa kalkmayı denediğinde sendeleyip az kalsın yere düşüyordu. Bileğinden tutup dengesini sağladığımda yükünü bana vermişti.
Alkol kokuyordu ama hâla hoş bir kokusu var.

"Lanet Dazai,"

"Ne?"

Sarhoşken bile bana böyle seslenmesi biraz kırdı.
Muhtamelen benim hâla kim olduğumu bilmiyor.

"Sürekli sinirimi bozuyor..."

Çalışanlardan birine sorduğumda içtiği şeyleri çoktan ödemiş olduğunu fark ettim.

"Sikeyim daha on beş yaşındayım, birini sevmek için çok erken!"

Kendi kendine konuşmalarının ardından dikkatimi çeken cümleyle taşıdığım bedene baktım.
Umarım o kişi benimdir yoksa bir kaç milyar insanı öldürmek zorunda kalacağım.

daybookWhere stories live. Discover now