"Gerek yok. Sigorta şirketini ararım gelip alırlar."

"Hatalı olan taraf benim. Arabanızın tüm masrafını karşılarım."

"Beyfendi sigortalı zaten araba gerek yok teşekkür ederim." deyip arabadan çantamı aldım ve içinden telefonu çıkardım. Sigorta şirketini ararken arabamın seri nosunu, bulunduğu konumu tarif ettim. Yine de benden konum atmamı isterlerken onları beklemeyeceğimi ve arabayı orada bırakacağımı bildirdim. Güvenliğe arabanın anahtarını verip gitmek istiyordum. Sigorta şirketine konum gönderdikten sonra arabayı otoparkın girişinden kenara aldım. Kolumu fena zorlamıştım ama insanları da mağdur etmeye gerek yoktu. Eşyalarımı aldıktan sonra anahtarı güvenliğe götürmek için adım attım.

"Hanımefendi siz bekleyin ben götürürüm anahtarı." dedi adam ve elimden anahtarı aldı. Dönüp adamın arabasına baktığımda sadece çamurluğunda çatlak olduğunu gördüm. Sağlamdı demek ki arabası. Adam hızlıca yanıma geldi ve

"Sizi hastaneye götürmeme izin verin lütfen. Kolunuzda ciddi bişey olabilir."

"Gerçekten gerek yok."

"Lütfen bunu yapmama bari izin verin." Derin bir nefes bırakırken

"Peki. Gidelim." dedim. Adam gülümserken gidip ön kapıyı açtı. Gidip arabaya bindim kemerimi takarken adam arabanın önünden dolandı ve kendisi bindi. Kendisi de kemerini takarken bana bir daha baktı. Belimde ki rahatsız eden şeyi çıkardım bu sırada. Silahımı görünce gözleri büyüdü ve bana baktı.

"S-siz polis miydiniz?"

"Hayır beyfendi. Ama korkmayın size bişey yapmayacağım. Ayrıca ruhsatlı yine korkmanıza gerek yok." deyip silahı çantama koydum. Adam arabayı hastaneye sürmeye başlarken

"Ne iş yapıyorsunuz?"

"İstanbulda yaşamıyordum aslında. Şikago da ünlü bir tekstil şirketim vardı. Onun bir şubesini buraya açmak için hazırlanıyorum şimdi."

"Peki silah?"

"Çok soru soruyorsunuz." dedim yola bakıp sırıtırken. Adam benden birkaç yaş büyük duruyordu. 4 yaş gibi.

"Özür dilerim bunalttım mı sizi? Meraklı bir insanımdır. Siz sormadınız ama bende söylemek istedim." deyip arabanın göğüs kısmından bir kart çıkardı ve bana uzattı. Kartı elinden alırken üzerini okumaya başladım.

"Kaya Holdingin ceosu Kutay Kaya ben." Kaya Holdingi daha önce duymuştum. Ünlü bir mücevher firmasıydı. Cüzdanımdan bende bir kart çıkartırken uzattım. Kutay Bey gülümseyerek elimden kartı aldı.

"Glitter Clothing Company Ceosu Nefes Kırıcı." Adamın kaşları çatılırken

"Soyadınızı mı değiştirdiniz? Burada Nefes Aksoy yazıyor da?"

"Eski kartvizit. Kırıcı kendi soyadım."

"Evlendiniz sanırım?"

"Evet ve şimdi boşanma aşamasındayız. O yüzden kendi soyadımı söyledim." Surat ifadesi değişirken

"Üzüldüm, yani severek evlenmişsinizdir eminim."

"Bazen sevginin kurtaramadığı şeyler oluyor."

"Konuşmanıza bakılırsa iki tarafta boşanmayı istiyor."

"Yani."

"Umarım mutlu olursunuz."

"Mutluluğu asla başkalarında aramadım. Her zaman kendi kendimi mutlu etmeyi başardım. O yüzden mutlu olurum emin olun." Kutay Bey gülümserken 

Tehlike Çetesi 3 Where stories live. Discover now