"Hicran nerde!" dedi bu kez Alaz.

"Oğlum bir sakinleş-" dedi annesi ama onun bu saçmalıkları dinleyecek zamanı yoktu. Koskoca konakta on adamın içinden nasıl kaçardı Hicran! Nasıl? Tek bir kapıdan nasıl kaçtığını düşündükçe Mustafa'nın korumalarla yaptığı konuşma çalındı tekrar kulağına.

"Yolunda abi, giren çıkan olmadı hiç. Rıza abi sadece çöpleri atmak için çıktı az evvel zaten geldi hemen." Demişti adam o halde Rıza'dan başka kimse çıkmadıysa Hicran nasıl kaçardı.

"Mustafa bütün odaları ara! Konağın kapısının da ki bütün adamları avluya topla! Hemen!"

"Tamam abi" dedi Mustafa endişeyle, İnci Alaz'ın he saniye büyüyen öfkesi karşısında dili lal olmuş tek bir kelime dahi edemeden bekliyordu. Alaz cebinde ki tespihini çıkarır tek avcunda sımsıkı kavradı.

"Hicran nerde anne?"

"Oğ-lum yeminlen odasındaydı kız hiç çıkmadı ki-" kadının korudan gözleri kocaman olmuştu, Alaz bunun annesinin başının altından çıktığını düşünmüş ama yanıldığını da kadıncağızın titremesinden anlamıştı. Eli öfkeyle saçlarına gitti arkasına dönerken İnci'ye takıldı gözleri. Sanki dokunsalar ağlayacak gibi.

"İnci sen gördün mü Hicran'ı?" dedi bu kez Alaz. İnci ona doğru öfkeli iki adım atan adamdan kaçar gibi geriledi, yüzüne bakmadan sadece sabit bir şekilde kırmızı kilimin desenlerine bakınıyordu.

"Gör-medim-"

Yalan söylüyor dedi içinde ki ses sinsi sinsi. Alaz'ın eli bu kez sakallarına geçti, bir süre düşünmek için kendini zorladı. İnci yalan söylese bile bunu kanıtlayamazdı hem kızın yalan söylediğinde de emin değildi. Arkasına dönüp bütün odaları kontrol eden Rıza ve Mustafa'ya bakındı.

"Yok beyim, mutfağa bile baktık yer yarılmış da yerin içine girmiş sankim." Dedi Rıza, Alaz'ın sinirden yüz kasları gerilmiş ama dudakları ince bir tebessüm belirmişti. Artık sinirden gülüyordu.

"Yeri yedi kat yarıp içine girmiş olabilir Rıza!" Hicran'dan hiç kuşkusu yoktu bu konuda, inadından, öfkesinden, kininden asla vazgeçmeyen o kalkık gururundan asla şüphesi yoktu. Zaten elinde ki ipi en ufak gevşettiğinde kaçacağını biliyordu.

Avlunun önünde elleri önlerinde kenetlenmiş, yüzleri yere düşük adamlar bir dizi inci misali yan yana omuzları birbirlerine değecek kadar yakında duruyorlardı. Alaz adamların hemen solunda kalan Mustafaya ardından merdivenlerin üst basamağında onları seyreden kalabalığa bir bakış attı. Sol eli havaya doğru kalkmış öfkesinden kendini kontrol edemiyordu.

"Bu konaktan kimse ayrılmayacak demedim mi!"

"Dediniz beyim" dedi en başta duran Necati. Alaz öfkeyle iki adım atıp Necati'nin hemen karşısında dikildi.

"O halde karım nereye gitti Necati!"

"Beyim vallahi sadece Rıza abi çıktı, avlu da ki adamlarda görmemiş-"

Alaz ellerini bir anda karşısında ki adamın yakalarını kavrarken yakaladı. Kontrolsüzce davrandığının farkında olsa da bir şey yapamıyordu. Aklında hala Hicran varken düşünmezdi.

"O halde ben geldiğimde neden bir tane bile koruma yoktu avluda?"

"Beyim yemek için ayrılmışlardı sadece-"

"Necati! Adamlarını topla hepsini anladın mı hepsini bana karımı bulacaksınız!"

"Anlaşıldı beyim" dedi adam korkuyla. Alaz adamın yakasını bıraktığında bu kez arkasında ki konakta yaşayanlara çevirdi.

HİCRANWhere stories live. Discover now