O

442 35 31
                                    

Kız duştan çıkana kadar kirli çarşafları değiştirmiştim. Kendini harap etmemeliydi, bana lazımdı.

Banyo kapısı açılıp, dışarıya uzanılan el ile getirdiklerimi istediğini anladım Haneul'ın. Zorlanmamış olup, bundan benim gibi zevk alsaydı onunla duş bile alırdım. Ama o şansını çoktan kaybetmişti.

Haneul barda geceleri şarkı söyleyerek para kazanıyordu. Ama o bir sürtük değildi.

O gün yaklaşık bir ay önce Jisung ve Jeno ile hap değiş tokuşu yapacağımız insanlarla buluşmak için gittiğimiz barda keşfetmiştim onu. Sesi de tıpkı vücudu gibi eşsiz, bir o kadar da güzeldi.

Kırmızı gülün yaprağına 'Bu gece benimle kutsan...' yazarak gülü ona ulaştırtmıştım. O ise gülü iletmesi için gönderdiğim adama tokat atıp bunu sahibine ilet demişti.

Tabi Jeno bu durum yüzünden benle alay etmişti. Arkadaşım bile olsa kimse benle dalga geçemezdi! Adamımın ilettiği cevabı öğrenir öğrenmez kızı bulmaya gittim. Haddini bildirecektim sözde. Fakat kız çoktan ayrılmıştı mekandan.

Barı işleten adama bizzat gidip adresini kafasına silah dayayarak da olsa aldım. Kızın ismini ilk orada duymuştum: Haneul, ne güzel bir isimdi.

Kızın evini gözlemeleri için iki adamımı yolladım. Onlar bugün öldürdüğüm kişilerdi.

Haneul'ın attığı her adımdan haberim vardı, bazen geceleri evinin penceresine tırmanarak uyurken onu izlerdim. Fark bile etmezdi...

Ondan nefret ediyor, ama bir yandan da ona bağımlıymış gibi hissediyordum, gerçi bu hâlâ geçerli.

Arkadaşlarımın benle geçtikleri alaylardan doğan kahkahaları, kulaklarımın tırmalanırmışcasına acımasına neden oluyordu.

Gurur deniyordu yada ego bu duyguya. Ve benim gözümü köreltmiş, öldürme arzumu alevlendirmişti. Bu kız beni reddettiği için ölecekti, onu öldürtecektim.

Bir ay boyunca takip işlemi devam ederken bundan iki gün öncesinde bir erkekle kafede buluşmasına şahit oldum. Benim olmayan kimsenin olamazdı!

Bu nedenle ertesi gün sabah saatlerinde izini sürmesi görevi verdiğim adamlara son görevlerini, onu öldürmeleri emrini verdim. Dediklerimi yerine getirip göl kenarında öldürülecekti bu güzel kız.

Kalbim nedeniyle onu kurtarmıştım, ilk kez kalbimin olduğunu hatırladım o an. Ve benden bu kızı kurtarmamı istiyordu. Aptallığın en güzelini yaparak ilacımı kurtardım.

Banyodan çıkan Haneul'ın gözleri kızarmıştı, uyuması gerekiyordu. Hâlâ hıçkırması içimi parçalasa da ona karşı iyi biri olmamalıydım. İstesem de yapamazdım, bir kurttan evcil bir köpek olmasını bekleyemezdiniz. Ben kötüydüm, damarımdan akan tüm kan gibi.

"Haneul, uyu." dedikten sonra karşımda dikilen kızın ellerinden tutarak yatağa götürüp, temiz nevresimi araladım.

Usulca uzandığında bir terslik sezsem de önemsemedim. Üstünü örttükten sonra başına öpücük kondurup "Sadece dinlen ve hiçbirşeyi düşünme!" desem de kızın gözleri hâlâ doluydu.

Odasından çıkarken tereddütlüydüm. Kendi odama girdim ve bilgisayarı açtım. Uykum yoktu Haneul sayesinde enerjiktim nasıl olsa.

Uzun zamandır araştırmak istediğim şeyi bu geceye sığdırabilirdim. Arama motoruna hızlıca "İyi bir insan nasıl olunur?" yazdım.

Karşıma çıkan ilk sayfaya girerek yazılanları okumaya başladım.

1-İyi bir insan olmanın senin için ne anlama geldiğini bir düşün.

Outlaw | Lee TaeyongDonde viven las historias. Descúbrelo ahora