Bölüm 3 'Clarté'

211 13 1
                                    

Medyaya bir adet bebekli yakışıklı bırakıyorum. Ben düştüm açıkçası dhkwndkw, bence sizde düştünüz.

Clarté

Gözlerimi açtığımda kendimi o karanlık depoda bulmuştum. Ürpermiştim. Yutkundum ve yerden destek alarak ayağa kalktım. Etrafa göz gezdirdim. O günki gibiydi. Sessiz, korkutucu ve pişmanlık dolu. Fısıltılar duyduğumda yerimde sıçradım. Seslerin geldiği yöne ilerledim. Karanlıkta yüzünü seçemediğim adama doğru ilerledim. Ona yaklaştıkça kalbim sıkışıyordu. Olduğu yerden birkaç adım atarak ışığa doğru ilerledi. Yüzünü görmem ile yutkunmaya çalıştım fakat yutkunamadım. Bütün bedenim buz kesmiş bir şekilde olduğum yerde kalakaldım. Charley şuan karşımdaydı. Normal bir insan gibiydi ya da daha dönüşmemişti. Kendimde konuşacak cesareti bulamıyordum. Ona yaklaşmaya korkuyordum. Ve o aynı o günki gibi tekrar üzerime yürüdü. Bense yapmam gerekeni yaptım...

"Natalia uyan artık!" Her zamanki kabuslarımdan Stiles sayesinde ayrılmıştım. Hergün tekrar tekrar aynı şeyleri görüyordum. Zihnim benimle oynuyordu. Yatakta doğruldum ve saate baktım. Bakmamla beraber küfür etmem bir olmuştu.
"Neden bu saatte uyandırdın beni? Bıraksaydın da 5 10 gün daha uyusaydım." 
Bana göz devirdiğinde yatağımdan çıktım ve banyoya ilerledim. Kısa duşun ardından üzerimi giyinerek salona indim.

"Stiles ona nasıl anlatacağız?"
Fısıltılarını duyduğumda kaşlarımı çatarak onlara ilerledim.
"Kime, neyi, nasıl anlatıyoruz?"
İkiside bana döndüğünde yutkundular. Bir şeyler çeviriyorlardı ve ben kesinlikle buna kızacaktım. Koltuğa oturdum ve onların anlatmasını bekledim. Birkaç bahanenin ardından sinirlenmiş ve hırlamıştım onlara karşı. Korkmuş olacaklar ki Stiles 2 saniye içinde öttü.
"Scott, Allison ve ailesiyle yemeğe gidecek!"
Tek nefeste söylediği cümle üzerine hızla ayaklandım.
"Scott saçmalama! Onlar avcı, kendini öldürtmek mi istiyorsun?"
Derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.
"Nat, dönüşmem. Kendimi belli etmem, sorun çıkmaz yani."
Kaç kere gitmeyeceğini söylesemde gidecekti. Aşk işte dediğim gibi saçma. İnsan kontrolünü kaybediyordu. Scott sinirlenerek evden cıkmış ve gideceğini söylemişti. Pes etmiş ve kendimi koltuğa bırakmıştım. Stiles bana 'hadi ama!' bakışlarını attığındaysa omuz silktim. Bir şeyler yapmamız gerekiyordu fakat Scott'ı durduramazdık da. Yani sadece Scott'ın dönüşmemesi için dua edecektik.

"Nat hadi ama!" Stiles'ın isyanlarına kulak asmadan ormanın içinde yürümeye devam ediyordum. Birinden yardım almamız gerekiyordu ve o kişide Derek olacaktı. Kalkıp Argentlardan yardım isteyecek değildik sonuçta.

"Nat ondan hoşlanmıyorum." Bıkkın bir şekilde Stiles'a döndüm.
"Ondan hoşlanmana gerek yok Stiles. O sadece işimize yaracak birisi, o kadar." Stiles'ın homurdanmasına göz devirdim ve ilerlemeye devam ettim. Ardımdan bıkkınca ilerliyordu. Harabe eve geldiğimizde Stiles kapıya yavaşça vurdu. Ona 'ciddi misin?' bakışımı sundum. Hızla kapıyı açtım ve içeriye adımladım. Derek kas çalışıyordu. Onu incelemeye koyuldum. Sırtındaki dövmesi ona fazlasıyla yakışıyordu. Evet, sürüsüne aitti ama cidden güzeldi. Bir dövmem yoktu, bir sürüm de. Bunu boşverdim ve bakışlarımı Derek'in üzerinden çektim. Stiles halimi görmüş ve göz devirmişti. Onu boşvermeyi düşündüm.
"Derek yardımın gerekiyor."
Yerden hızla kalktı ve zafer dolu bakışlarla bizi süzdü. Bu sinirimi bozmuştu, ne yani şimdi ben demiştim falan mı diyecekti? Eğer öyle bir tavır sergileyecek olursa ona bir tekme geçirecektim.

Olayı Derek'e anlatmış ve plan yapmıştık. Arkadaşıma ihanet etmiş gibi olacaktım ama bu onun iyiliği içindi. Stiles kasabaya gitmişti, Scott için gerekli olan malzemeleri alması gerekiyordu. Malzemeler ise zincir, tasma vesaireydi. Derek ile başbaşa kalmıştık ve ben bu durumdan nedense pek hoşlanmamıştım. Duygularımı yansıtmamaya çalıştım, umarım başarıyorumdur.

NyctophiliaWhere stories live. Discover now