Yedi "Upendo"

264 33 331
                                    


Selaammm

Yeni bölümler pazartesi ve perşembe günleri gelecek.

Manolya'nın 4040 olduğunu düşünenler...bütün ayrıntılar gerçekten de onu mu gösteriyor sizce?..

4040'ın yüce gönlünü bu bölüm de okuyamayacağız. Çok özletmeyecek, 8. bölümde bizi bekliyor.

Upendo: Aşk

"Okyanusta ölmez de insan, gider bir kaşık sevdada boğulur..."

Keyifli okumalar 🍓

(Söz sanatlarını kullanmayı beceremediğim zamanlardan kalma bir bölüm... Sabredip yirmili bölümlere kadar olan yavan bölümleri okursanız inanın sonrasında güzel bölümler var..)




Manoli ve Deniz'in dostluğu zedelenmeden önceki herhangi bir zaman...

Deniz Eraslan'ın dilinden...


Teneffüste kantinden çikolatalarımızı almış ve laflamak için bahçedeki banklardan birine kurulmuştuk. Bir yandan sohbet ederken bir yandan da çikolatalarımızı mideye indiriyorduk. Ben tam, çikolatamın son parçası ile bakışırken, Manolya daha fazla yiyemeyeceğini söyleyerek çikolatasının yarısını yanımızdaki çöpe attı. "Çikolata fazla geldi." diyerek zoraki olduğunu hissettiğim bir gülümseme yolladı bana.

Bir süre sonra zilin tiz zırlamasıyla oturduğumuz banktan kalkarak okulun kapısına doğru adımladık. Yeni kankalar gibi kol kola girmek istese de bunu reddettim ve elimi beline koydum.  Kızacak mı diye gözlerinin içine baktığımda dudağının kenarı hafif yukarı kıvrıldı. Bunu 'sorun yok' kabul edip yürümeye devam ettim. İyi niyetle yaptığımı biliyordu. Merdivenleri tamamlayıp okulun kapısından giriyorduk ki, Manolya'nın sesiyle ona döndüm.

"Deniz.. Ben hiç iyi değilim. Halim yo..-" Cümlesini tamamlayamadan belindeki koluma yığılmasıyla ne yapacağımı bilemeyerek onu kucağıma aldım. Merdivenleri tamamlayarak kapıdan içeri girdiğimde birkaç göz bize çevrilmişti. Birkaç mı? Bütün gözler üzerimizdeydi...

Bunu umursayacak halde değildim. Giriş kattaki revire doğru ilerlerken Manolya'nın kuş gibi hafif olduğunu düşündüm. Taşırken hiç zorlanmıyordum. Baygın haldeki Manolya'nın yüzüne doğrulttum yüzümü. Hayatımda bu kadar hoş bir yüz gördüğümü hatırlamıyordum... Hele o insanı mest eden hoş kokusu...nefes almamı zorlaştırıyor, hatta imkansız kılıyordu. Bu kıza tutulmamam gerektiğini adım gibi biliyordum. Ben onun için yalnızca dosttum ve bu sonsuza dek böyle kalacaktı. O hiçbir zaman benim için böyle hissetmeyecekti. Biliyordum, benim yanımda huzurluydu ama; bunun tek nedeni dost olmamızdı. Beni seviyordu, benim onu her koşulda koruyacağımı biliyordu. Dostuydum çünkü. Hissettiklerim yanlıştı... Ne denli yakın olduğumuzu farkettiğimde yüzümü geri çektim ve kokusuyla sarhoş olmaktan kendimi alıkoymaya çalıştım.

Bu sırada revirin önüne gelmiştim. Kapıdan girerek Manolya'yı yatağa yatırdıktan sonra, karşımdaki sağlık görevlisine açıklama yapmak için ağzımı araladım.

"B-bir anda bayıldı." Sahi, neden bayılmıştı bir anda bu kız?

"Tamam. Ben bir bakayım neyi varmış."

Tansiyonunu ölçtü. Ateşölçerle ateşini ölçtü. Şekerine baktı. 

"Kız arkadaşınız diyabet hastası mıydı, bir bilginiz var mı?" Sorduğu soruyla sağlık görevlisine döndüm.

DOSTWhere stories live. Discover now