6.Bölüm:''Kıyıya Vuran Balık.''

En başından başla
                                    

Gonca çekingence gri koltuklara oturduğunda Savaş da karşısına geçti. ''Bir şey içmek ister misin?''

''Hayır, teşekkür ederim.''

''Pekâlâ, aklına takılan ne varsa sor lütfen.''

Gonca genzini temizleyip yaslandığı koltukta dikleşti. ''Benim daha önce böyle bir deneyimim olmadı Savaş Bey, ne yapmam gerekiyor hiç bilmiyorum.''

Adam anlayışla başını salladı. Kızın üzerine yorgan misali örtülen endişeyi anlamış ve gülümsemişti. Gülüşü, çiçek açmak için ilkbaharı bekleyen ağacı kandıracak sıcaklığa ve samimiyete sahipti. ''Daha önce modellik yapmadığını biliyorum keza yapmış olsaydın böyle bir güzelliği unutmaz, daha önceden düşerdim peşine.''

Kızarma Gonca, kızarma!

Utançla başını önüne eğip gülümsediğinde, yüzünü örten saçlarına teşekkür etti. Savaş, onun başını eğmesiyle kaşlarını çatarken nasıl oluyor da o adamın kardeşinin bu kadar kırılgan ve naif olduğunu anlamıyordu. Elini saçlarından geçirip cebinden sigara paketini çıkardı. Bakışlarını kızın üzerinden çekmeden paketten çıkardığı bir dalı etli dudakları arasına koyup ateşledi.

Çakmak sesini duyunca başını kaldırıp, karşısında rahatça oturan adamın usul usul ciğerlerini katletmesini izledi. Dudakları arasından firar eden duman ahenkle odanın içine dağıldı. Sigaradan oldu olası nefret ederdi. Kimsesiz kalmasının en büyük nedeniydi. Savaş Alp, onun rahatsız bakışlarını görünce ortalarında duran sehpanın üzerindeki cam küllüğe uzandı. Sigarayı dudakları arasından koparıp küllüğe bastırdı. Zamansız ve ani gelişen bir ölüm gibi yanması ile sönmesi bir olmuştu. İçine hapsettiği son dumanı, yavaşça Gonca'nın gözlerine bakarak dışarı saldı ve sertçe yutkundu.

''Yakmadan önce sormam gerekirdi, kusura bakma.''

''Önemli değil Savaş Bey.''

''Savaş yeterli.''

''Pekâlâ,'' diyerek elleriyle oynamaya başladı. Artık sadede gelseydi keşke. Savaş Alp cebinden telefonunu çıkartıp bir numara tuşlarken, Gonca da onu inceliyordu. İki yana açtığı bacaklarını saran pantolonu siyah gömleğiyle oldukça iyi gözüküyordu. Savaş Alp parmakları arasındaki telefonu kulağına götürürken bir yandan da kızın kendisine baktığı gibi ona bakıyordu. Aralarında sessiz bir savaş başlamış gibiydi. Bu sessizliği ise Savaş Alp bozdu.

''Diyar,'' Karşı tarafı dinlerken bir taraftan da kemikli ve uzun parmakları koltuğun kolçağında ritim tutuyordu.

''Benim arabada siyah bir dosya olacak, Atakan'ın odasına getir sana zahmet.''

Savaş telefonu kapatıp sehpanın üzerine koyarken konuştu. ''Anlaşmada görmeden önce ben sana diyeyim. Bu dört ay boyunca benimle olacaksın.'' Gonca ciddiyetle ''Sürekli mi?'' diye sordu. Bu konuda çekinmezdi, sonuçta beraber bir işe gireceklerdi ve her şeyi en ince ayrıntısına kadar bilmeye hakkı vardı.

''Evet, çizimlerimi burada yapmıyorum zaten. İzmir'e gideceğiz.'' Normal bir şeyden bahseder gibi konuşması Gonca'nın canını sıkmıştı. ''Bana bunlardan bahsetmemiştiniz Savaş Bey!''

Omzunu silkti adam. ''Şimdi söylüyorum işte.'' Gonca elini saçları arasından geçirdi. O sırada kapı tıklatılmıştı. İkisinin de dikkati birbiri üzerinden kapıya yönelirken kalın bir erkek sesi duyuldu. ''Abi müsait misin?''

SÜVEYDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin