"Nereye?" diye sordum mayhoş bir halde.

"Geliyor musun, gelmiyor musun? Fazla zamanımız yok."

Hiç düşünmeden kenardaki bavulumu kaptım ve koridora gittim. Bavulu yere koyarak tuvalete gittim, biraz toparlandıktan sonra çıktım. "Annemler nerede?"

"Dışarıda bizi bekliyorlar. Onlara geri döneceğimizi söyledim. Ama dönmeyeceğiz. Hiçbir şey çaktırma ve sana söylediklerimi yap."

İkimiz beraber evden çıktığımızda annemler bir arabanın başında bekliyordu. Eray'ın talimatlarına uyarak yanlarına yaklaştım, acele etmeliydim. Yerden bir dal parçası kaparak arkama sakladım. Annemler bize arabaya binmemizi söyledi, o sırada Eray'ın bana işaret etmesiyle dal parçasını arabanın tekerleğine geçirdim. İyi zamanlama. Annemler bunu görmemişti. Hemen ayağa kalkarak üstümü çırptım ve Eray'la beraber arka koltuğa yerleştim.

Lale Teyze anahtarı arabaya taktı ancak çalışmıyordu. "Nesi var bunun?" diyerek arabadan indi.

Eray bana göz kıptı. Bu arada Lale Teyze feryat etmeye başlamıştı.

Aaa! Tekerlek!"

Eray, "Benim arabama binelim," diye önerdi. Ön koltuktaki annem bunu Lale Teyze'ye iletirken o hala 'tüh ya,' diye ofluyordu.

Hepimiz arabadan inerek bavullarımızı Eray'ın arabasına koyduk. Tekrar yerleştik, arabayı Lale Teyze kullanmaya başladı ve yola koyulduk.

"Şu benzinlikte durabilir miyiz?" diye sordum. "Bir ihtiyacımı gidermem gerekiyor da."

Benzinliğe yanaşarak durduk. Annem bir sigara içeceğini söyledi ve arabadan indi. Güzel. Şimdi Lale Teyze'yi indirmeliydik.

"Eray bana şuradan bir sakız alır mısın?" dedi Lale Teyze Eray'a. Ona parayı verdi. Eray benzinliğin marketine girdi ancak iki dakika sürmeden dışarı çıktı.

"İstediğin şeyi bulamıyorum Lale Teyze. Bir de sen gelip baksan olur mu?"

Lale Teyze, "Bekle." diyerek sanki yaşlı biriymiş gibi belini tuttu. Arabadan zorlukla inerek Eray'la beraber yürümeye başladı. Saate baktım. Annem sigara içmeye gideli beş dakika olmuştu.

Acele etmeliydik.

Eray marketten koşarak geldi, Lale Teyze'nin orada oyalandığını tahmin etmiştim. Eray sürücü koltuğuna yerleşti ve arabayı hemen çalıştırarak hızlandı. Başarmıştık. Artık ikimiz birbirimizi koruyacaktık.

"Bizi affetmeyecekler," dedi Eray. "Ama iyi iş çıkardık ortak."

~~~~~~

Yolculuk boyunca ağlamıştım.

Annemi, herkesi bırakmıştım çünkü yorulmuştum ve kendi hayatıma kendim yön vermek istiyordum. "Biraz durabilir miyiz?" dedim Eray'a. Bana bir bakış atarak arabayı kenara çekti. Öğle saatleri olmasına rağmen hava kapalıydı. Arabadan inerek ilerideki yere oturdum. Burası dağlık bir yerdi, kimse bizi bulamayacaktı.

Eray yanıma geldi. "İstersen geri dönebiliriz."

"Hayır," dedim ağlayarak. Yanıma çömelerek eliyle gözyaşlarımı sildi. Bal rengi gözleri tüm çekiciliğiyle bana bakıyordu. Bu çocuk ne yapıyordu bana? Rüyalarımda bile onu görmeme, gece uyumadan önce hep onu hayal etmeme sebep oluyordu.

"Benden nefret ediyorsun," dedi birden.

"Hayır sadece... Niye telekinezi yapabiliyorum ki? Bunu istemedim. Bunu ben seçmedim..." diyerek daha da gözyaşlarına boğuldum. Eray bana doğru eğilerek yanağımı yavaşça öptü.

"Gülümsemen için hep yanağını mı öpmem gerekiyor?"

"Ne?" diye sordum.

"Geçen gece sen uyuyacakken gekip seni öptükten sonra uzun süre boyunca gülümsedin." demesiyle utançtan kıpkırmızı kesildim. Yüzüne bakmamaya başladığımı farkedince sırıttı. Gözlerim istemsizce dudaklarına kaymıştı.

"Ne oldu? Çok mu yakışıklıyım?"

"Emin ol öylesin.".

"O zaman Sare'yle tekrar çıkayım ha, ne diyorsun?"

Ona vurmaya başladım, hala gülüyordu. En sonunda ikimiz de kıkırdamaya başladık.

Üçüncü Kişi Ağzından

Ama ne Eray ne de Maya, başlarına nelerin geleceğini bilemiyordu. Eray bu sefer geleceği sezememişti ve telekinezi yeteneği bu olayda Maya'ya yardımcı olamayacaktı.

Onlar her şeyden habersiz eğlenirken, şeytan dışarılarda bir yerlerde planını yapıyordu.

Bu defa emindi.

İkisinin de işini bitirecekti. Tek başına.

TelekineziWhere stories live. Discover now