~

2.5K 64 27
                                    

Havada kasvet vardı.

Şimdiye kadar olanlardan çok daha farklı bir kasvet.

Hep oynanan oyunlar, dönen dolaplar ortaya çıkardı, değil mi?

Çıkardı tabii, hep çıkmıştı zaten şimdiye kadar da.

Her seferinde ayrı bir kaos ortamı yaşanmıştı şu koca saray yavrusunda. Hep başrol aynı kişiler olmuştu.

Suçlu da hep belliydi.

Ceren.

Niye böyleydi ki sanki? Bütün sorumluluk neden onun omuzlarında olurdu ki? Halbuki herkes çok mu masumdu bu masadaki?

Genç kız elindeki yeni kavuştuğu yavrusuyla ayrılmaya zorlanıyordu şimdi de. Ne demişti demin o büyük adam? Annelik ve bu kız, asla yanyana gelemez. O kağıtlar masanın üzerinde duruyordu, üzerinde kocaman imzalarla. Gözyaşı lekeleri yok muydu o kağıtlarda? Ağlaya ağlaya imzalamamış mıydı? Kız duyduklarının etkisiyle daha da bir sarmaladı bebeğini. Kendisi bile küçücüktü, bir de kucağında bebeğiyle ne tezattı görüntüsü. O pahalı elbiselerin, takıların içinde büyüdüğüne inandırmaya çalışıyordu herkesi belki de.

Gözleri masadakilere kaydı kızın. İlk hedefi annesi olmuştu. Neydi o bakışlardaki? Acıma mı, yoksa yine mi utanmıştı böyle bir evladı olduğu için. Yine mi iyi bir evlat olamamıştı Ceren? Hayır dercesine başını sağa sola salladı kız. Hayır hayır, bu sefer değildi. Bu onun suçu değildi bu sefer. Değil mi?

Ablası, ya ablası. O da mı susacaktı? Herşeyde esip gürleyen ablası, herkesin hakkını savunan ablası, Ceren'e gelince sesini çıkarmayacak mıydı? Biliyordu halbuki. Hadi bağırsaydı ya, hayır o bebeğini satmadı deseydi ya. İnanmıyor muydu yoksa Ceren'e? Doğru ya, Ceren iflah olmazdı. Nasıl inansındı ki? Gözleri dolu dolu baktı ablasına Ceren. Nolur bir şeyler yap dercesine. Cemre'nin gözündeki temkinli bakışlar özür dilerim diyordu sanki. Özür dilerim, ama seni savunacak kadar güvenmiyorum sana.

Peki ya Cenk? O neden susuyordu yine? Annesinin yaptığını bilmiyor muydu? Emin olamadı genç kız. Belki de ona söylememişti kimse. Yine de azıcık acıması yok muydu bu adamın? Hadi tamam, sevmemişti Ceren'i. Bu bebeği de hiç istememişti zaten. İstemiyordu madem neden onunla kalmasına izin vermiyordu şimdi? Çok mu zordu ya, çok mu zordu. Kalkıp çocuğumun annesiyle kalmasını istiyorum demek çok mu zordu? Ya zaten neden onda kalsındı ki? Baba olmak istemeyen bir adam babalık yapacaktı da, bu kız mı annelik yapamayacaktı?

Nedim'e baktı sonra. Elini tutmuştu ya hani, biliyordu hikayesini. Sen bari susma dedi Ceren gözleriyle. Lütfen susma. Ben sana sustum ama sen bana susma.

Kimseden çıt çıktığı yoktu. Şeniz de öylece olan biteni izliyordu. Şuanda onu suçlamak çok kolaydı aslında. Herşeyi söylebilirlerdi. Ama nefes sesinden başka bir şey duyulmuyordu. Ceren haykırmak istedi. Söylemek istedi herşeyi. Bağıra bağıra anlatmak istedi.

Ona inanacak bir tek kişi olsaydı, belki bunu yapabilirdi.

Evet, bu hale kendisi getirmişti herkesi. Belki Cemre kadar iyi olsaydı böyle olmazdı. Ne bileyim, okulda notları iyi olsaydı mesela. Ya da haylazlık yapmasaydı küçükken. Hiç kaçmasaydı evden, sevmeseydi parayı bu kadar. Bu köşke geldiğinde Cenk'in karısı olmak için elinden geleni yapmasaydı mesela, ayaklarına kapanmasaydı Agah Bey'in. Bu anılar gelince aklına istemsiz yüzünü buruşturdu kız. Bu kadar gurursuz olmasaydı mesela. Nedim'e bir pislikmiş gibi davranmasaydı o tekerlekli sandalyedeyken, babannesinin dediği her pisliğe burnunu batırmasaydı...

Mutlu Son  •ceren karaçay•Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon