~

1.1K 55 42
                                    

Gece karanlığında sarsak adımlarla yürüyordu genç kadın. Yola çıkmadan evvel de ayaklarının onu buraya getireceğinden adı gibi emindi. Minik mezarın yanına doğru ilerlerdi sallana sallana. Gözaltları morarmış, saçları bir süredir yıkanmadığını belli edecek şekilde kabarmış ve birbirine karışmıştı. Üzerindeki kıyafetleri bir kaç gündür değiştirmediğinden olsa gerek; eşofmanının dizleri çıkmış, üzerindeki yün hırka sürekli giyilmekten sarkmıştı.

Halbuki Oya güçlü birisi olmalıydı. Takındığı maske buydu şimdiye kadar. Nedim için herşeyi yapmıştı. Bu planlar, oyunlar sadece kardeşine kavuşmak içindi. Şu dünyada kimsesi yoktu ki onun Nedim'den başka. Sanmıştı ki eğer onu iyileştirir, onun hayata geri dönmesine sebep olursa, yepyeni bir yaşama başlarlar. O köşkten, içindeki entrikalardan ve kötü insanlardan uzak, yepyeni bir yaşam...

Onun hayata tutunmasını sağlayan tek sebep buydu.

Bu hayale tutunarak yaşamıştı şimdiye kadar.

Fakat Nedim onun bu hayali yaşamasına izin vermemişti.

"Beni niye sevmedi?"

Bu küçük fısıltı döküldü dudaklarından. İstediği yere geldiğinin farkına varmamıştı. Fakat orada onu bekleyen biri daha vardı.

  Duyduğu ses sayesinde şaşkınlıkla arkasına döndü Ceren. Bir elinde jileti, ağlamaktan kızarmış gözleri...

  Oya dikkatle inceledi Ceren'i? Neden burada olabilirdi? Gecenin bu saatinde neden bu bebek mezarının başındaydı?
Elindeki hileye baktı derin derin. Hayattan vazgeçen birileri daha vardı demek. Hem de bu kadar hayat hırsıyla doluyken.

Oya hiç sevmezdi Ceren'i. Onun bu hali onu üzmedi. Burada olmasına karşı bir öfke doldu aksine. Yalnız kalacağını düşünüyordu burada. Canı hayli sıkılmıştı. Kaşlarını çattı.

"Senin burada ne işin var?"

Ceren bir hırsla gözünün yaşını sildi. Ani bir hareketle ayağa kalktı. Göz teması kurmamaya dikkat ediyor gibiydi. Titrek ama hesap sorar sesiyle konuştu.

"Asıl senin burada ne işin var? Benim umutlarımı söndüren mezarı ziyarete mi geldin? Ha pardon, zaten sen bu mezarı benden daha iyi bilirsin."

Oya o kadar perişan bir haldeydi ki onun dediklerini cevaplamaya yeltenmedi bile. Onu umursamadan mezarın başına çöktü.

Sonra düşündü biraz. Keybedecek birşeyi yoktu ki zaten. Evet Ceren'i sevmiyordu ama şuan iki kırık kadının dertleşmemesi için hiçbir sebep yoktu.

"Ben herşeyi Nedim için yaptım. Şimdiye kadar ne yaptıysam onun için yaptım."

Ceren kaşlarını çattı. Bu kadının psikolojik sorunları vardı. Bunu zaten biliyordu. Ama zaten kim normaldi ki? Kendisi ne kadar normaldi mesela? Yıllarca içindeki ablasıyla olan rekabet hırsıyla büyümüştü Ceren. Şuan zaten kaybedecek birşeyi yoktu. Sadece, sadece birkaç dakika geciktirecekti ölümünü. Bu yüzden Oya'yı dinlemeye karar verdi. Devam etmesini söylemek istercesine yanına çöktü Oya'nın.

Oya'nın bakışları birkaç saniyeliğine Ceren'e döndü. Ceren de doğruca mezara bakıyordu. Buruk bir tebessüm yayıldı Oya'nın yüzünde. Bu kadın Nedim'e neler yapmıştı. Ne acımasız sözler çıkmıştı bu dudaklardan. Ama Nedim'in ne önemi kalmıştı ki şimdi? Nedim onu istememişti. Nedim onu hayal kırıklığına uğramıştı. Şimdi her ne kadar iyi şeyler yapmamış olsa da bu kadının ne kadar kırık olduğunu görebiliyordu Oya. O da bakışlarını mezara çevirdi.

"Biz Nedim'le kardeşiz. Benim bu dünyada Nedim'den başka kimsem yok. Yıllarca ben ona olan sevgim için yaşadım. Ceren ben ne yaptıysam onun için yaptım. O köşkte Nedim'den başka kimse masum değildi Ceren. Ben onu oradan çekip kurtarmak istedim. Yemin ediyorum ki herşeyi bunu için yaptım."

Ceren bakışlarını Oya'ya çevirdi. Herkesin çaresiz bir tarafı vardı. Anladı ki Oya şimdiye kadar çaresiz tarafını çok güzel gizlemişti. Onu böyle görmek kendini tuhaf hissettirmişti Ceren'e.

"Ama o beni dinlemedi bile Ceren. Beni sevmedi. Beni istemedi."

Nedim de masum değildi artık. O kendisini belki en saf haliyle seven birisini görmezden gelmişti.

Ceren durup şuanki hallerine baktı.

Bir bebek mezarının başında kırgınlıkların paylaşan iki kadın.

Birisi intihar etmek üzere.

Güzel bir drama filmi.

"İnsan sevdiği için ölse ne yazar. Önemli olan sevdiği için yaşayabilmek. Benim bu yaşıma kadar yaşamanın tek sebebi Nedim'di. Ben onun için yaşadım Ceren. Onun için nefes aldım. Pes etmek için çok mu erken bilmiyorum ama kendimde savaşacak gücü bulamıyorum artık. Nefes alacak gücüm kalmadı."

Önemli olan sevdiği için yaşayabilmek.

Yaşamak.

Onun için nefes almak.

Benim için nefes alan birileri yok zaten dedi kız kendi kendine.

Ama ya ben gittikten sonra,

kimse Umut için nefes almazsa?

"Ama sen nefes al Ceren. Oğlun için. O senden vazgeçmemişken, sen ondan vazgeçme."

Kendisine yaşamasını söyleyen kadının yaşamdan umudu kalmamış olması da daha büyük ironiydi.

Daha birkaç dakika önce ölmek istediğinden emin olan kız, şimdi şüphe denizlerinde boğuluyordu.

Ya, dedi genç kız. Ya Umut beni hiç affetmezse?

Yıllar sonra mezarımda beni neden bıraktın diye hesap sorarsa?

Ne derim o zaman?

Ne hakla girerim rüyalarına?

Yapabilir miydi ki? Bu saatten sonra bu hayata devam edebilir miydi? Savaşmaya gücü yeter miydi?

Savaşmak?

Savaşacağım.

Ceren bir anda kendine dönmüştü. Başını göğe kaldırıp derin bir nefes aldı. Evet, ne pahasına olursa olsun bu savaştan galip ayrılmalıydı.

Bir hışımla kalktı yerinden. Koşarak uzaklaştı mezarlıktan.

Ne jiletini aldı, ne de yazdığı mektubu.

Sadece gitti.

Kendisini hayata geri döndüren kadına teşekkür etmeyi unutarak.

###

#cencem'de 1'iz ama cencem kitabı değil?
Peki.
Ama cencer de değil.
Bilmiyorum ya buraya fikir atar mısınız biraz.

Gerçekten bölüm atmak istiyorum bol bol ama bir oturuşta yazamıyorum en  az kırk defa değiştiriyorum sanki roman yazıyorum neyin havasıysa

Mutlu Son  •ceren karaçay•Where stories live. Discover now