nana

1.1K 150 114
                                    

"Ölü gibi mii?! Gerçekten mi?" Gülümsemesi saçlarının sertçe çekilmesine rağmen silinmemişti.

Ellerini beline koydu Chuuya. "Hadi, içeri gir. Donarak ölmek hiç havalı değil." Dazai ile geçirdiği birkaç hafta onu nasıl ikna edeceğini öğrenmeye yetmişti.

Sonunda, Dazai alt dudağını sarkıtıp Chuuya'nın haklı olduğu ile ilgili bir şeyler mırıldanarak ayağa kalktı. Chuuya'ya dönüp soğuk elleriyle sıcak olan yüzü kavradı.

"N-ne yapıyorsun?! Çok soğuk--" Dazai Chuuya'nın burnunu öptü. Chuuya ne olduğunu kavrayamadan Dazai, içeri girmiş ve kapıyı kapatıp kilitleyerek Chuuya'yı dışarıda bırakmıştı. "HEY!"

Chuuya evin başka bir yerinden içeri girerken Dazai içeri girince burnuna dolan kokuyu takip etmiş, kaynağını bulmuştu. Chuuya çörek yapmıştı. Elini uzatıp bir tanesini almaya kalkıştı, üzerinde hissettiği bir çift göz buna engel olunca uslu uslu sofranın bir kenarına oturdu.

"Beni kızdırdığın için çöreklerden yemeyeceksin." Demlenen yeşil çayın ateşini söndürdü. Dazai'ye ilişti yine gözleri. "Benim odama gidelim. Orası en sıcak oda." Gelip Dazai'nin omuzlarını sıvazladı. Gerçekten aptal, diye düşündü.

Yemek sofrası bir sorun çıkmadan Chuuya'nın odasına taşındı. Sessizce çayını içip çöreğini yiyordu Chuuya. İç çekti. "Ciddi değildim. Yiyebilirsin."

Çocuk gibi sevinerek aldı çöreğini Dazai.

***

Tam bir ay olmuştu. Chuuya, Dazai'nin onu gerçekten Tokyo'ya geri döndürmeyeceğine inanmıştı. İşin iyi yanından bakmaya karar vermişti. Çalışmıyordu ve Dazai'nin "ailesi" Dazai'ye para sağlıyordu.

İkisinin de çalıştığı yoktu ama Dazai arada bir gözden kayboluyor, geç saatlerde geliyordu. "Bir yerlerde karnını doyuruyordur." Fikriyle bu konuyu irdelemeyi bırakmıştı.

Resim çiziyordu. Boyalarını eline alınca yine o tilkiyi çizdiğini fark etmişti. Aldığı boya kutusunu yerine bıraktı.

"Aptal Dazai..." Resmi öylece bırakıp kalktı. Üzerine kalın bir şeyler geçirip dışarı çıktı.

Havada süzülüyordu. Kollarını birleştirdi. Dazai ne halt yiyordu acaba?

Bir kurşun sesi duydu. Ses yankılandı, birkaç hayvanı korkuttu, sonra etraf yine sessizleşti. Arkasını döndü Chuuya. Kurşun kendisine gelmişti. Tekme atarak geri gönderdi. "Şimdi de av mı oldum..?"

"Başından beri avdın." Bu Dazai'nin sesi değildi. Aşağıya doğru baktı. Evet, Dazai değildi ve doğrudan ona bakıyordu. İşin ilginç yanı, o da bir dokuz kuyrukluydu.

***

Dazai sinir küpünü arıyordu etrafta. Evde değildi, evin etrafında da, çarşıda da değildi. Fakat şehirdeydi. "Demek erken davrandı." diye mırıldanarak gökyüzüne baktı. "Neyse, nerede olduğunu biliyorum." Ellerini cebine koyarak küçük köyden çıktı.

Bir süre yürüdü. Yokuş çıktıkça kar artıyordu. Karşısına çıkan evi görünce gülümsedi. İşte buradaydı. Yavaşça kilitli olmayan kapıyı açtı ve içeri girdi. Yaralanmış ve kirlenmiş çıplak ayaklarıyla bastığı yerde iz bırakarak koridorun sonundaki odaya girdi.

İşte buradaydı küçük sinir küpü. Yerde öylece uzanıyordu. Dazai onu bir süre kapının girişinden izledi. Genelde kırmızı veya siyah yukata giyerdi Chuuya, bu sefer üzerindeki maviydi ve bu farklılık Dazai'nin hoşuna gitmişti. Yanına gelip nefesini kontrol etti kızılın. Nabzı düzenliydi. Rahatlayarak yanına oturdu.

Uyurken kaşlarını çatarak gürlemediği veya ima dolu gülüşler sergilemediği için masum gözüküyordu, hafif aralanmış pembe dudakları da bunu bir artısıydı.

Sonunda kaşları çatıldı, okyanus gözlerini araladı, elini başına koyarak sızlandı. "Ah, başım..." Doğruldu aniden. "Sen?! Neden..?" Dazai'ye dönmüştü.

Dazai güldü sinir bozucu bir şekilde. "Haha, kaçırılmışsın, Chuuya! Nasıl kaçırıldın?"

Bariz bir şekilde gelen alaya karşı Dazai'ye bağırıp yumruk sallamak istemişti ama yapmadı. Kaçırılmış olduğuna kendisi de inanmıyordu. İç çekerek önüne döndü, oturur pozisyona geçti. "Neredeyiz?" Bu oda kesinlikle Dazai'nin evinin bir odası değildi.

Dazai alt dudağını sarkıtıp omuz silkti bu soruya. "Bilmem." Sonra tekrar gülümsedi. "Ama bilen başka biri vardır belki."

Chuuya Dazai'nin arkasında sessizce beliren dokuz kuyruklu sureti fark edince kaşlarını çattı. "Sen..."

Dazai ise kendi sözlerine devam etti. "Değil mi, Fyodor Dostoyevski?"

Winter Heat Where stories live. Discover now