13. Bölüm

253 14 2
                                    

"Uyan eyy güzel insan." Yiğit'in söylenmesiyle gözlerimi araladım.

"Ne bağırıyorsun sabah sabah ya?"

"Ben sana bağırmadım uydurma. Ayrıca keyfime kaldırmadım kızım doktorlar son kontrollerini yapıp taburcu edecek. Uyumana evde devam edersin hadi kalk." dedi ellerini aşağıdan yukarıya sallayarak.

Yataktan doğrulmaya çalışınca gözlerimi acıyla yumdum karnım hâlâ dikişli olduğu için ani hareketler acımasına sebep oluyordu.

"Yardım et de kalkayım karnım acıyor."

Yiğit Efendi'nin büyük yardımlarıyla yataktan doğruldum. Odadaki tuvalete girip elimi yüzümü yıkayıp kendime geldim. Doktor gelip dikişime baktı falan derken tüm ıvır zıvır işler bitince de hastaneden çıkış işlemlerim yapıldı.

Arabada giderken sessizliği yine ben bozdum.

"Annem seni nereden tanıyor?" dedim meraklı bakışlarımla.

"Sen yoğun bakımdayken annenle tanışma fırsatımız oldu. Fark ettiysen babanla da annenle de normal insan gibi tanışamadık. Babanla küçüklüğümden beri tanışıyoruz zaten babam beni her dövdüğünde yada anneme her zarar verdiğinde evden kaçıp babanın yanına geliyordum. Hatta bir keresinde sizin eve getirmişti beni. O yüzden baban benim ciğerimi bilir. Uzun lafın kısası Aslıcım, annende babanda beni çok seviyor." diyip sırıttı.

Bizim eve geldiğini söyleyince beynimi çalıştırıp hatırlamaya çalıştım. Ben 10 yaşında falanken babam eve bir çocukla gelmişti. Hayal meyal hatırlıyorum. Babam, anneme çocuğun karnının aç olduğunu yemek ısıtması gerektiğini söylemişti. İşin garip tarafı onunla ben çok iyi anlaşmıştım. Tek çocuk olduğum için eve çocuklu misafir geldiği zaman çok sevinirdim. 'Acaba o çocuk bu karşımdaki Yiğit mi?' diye merak ettiğim için sordum gitti.

"Sen o benimle oynayan karnı aç olan çocuk musun yoksa?" dedim gözlerimi büyüterek.

"Evet, o zaman da çok güzeldin şimdi de güzelsin." dedi gözlerime derin derin bakarak.

Utandım gıı. Yiğit kısmen çocukluk arkadaşım gibi bir şey ayol. Ne yalan söyleyeyim Yiğit'e kanım ısınmaya başladı iyi ve saygılı çocuk.

"Beni eve bıraktığın ve hastanede ilgilendiğin için teşekkür ederim." dedim gülümseyerek.

"Pek bir kibar olmaya başladınız, alışkın değilim ben böyle." dedi sırıtarak.

"Sana da kibar davrananda kabahat be." diyip yavaş hareketlerle arabadan inmeye çalışırken kolumu tuttu. Suratına bakınca arabanın kutu gibi olan bölmesini açıp içinden çıkardığı şeyle çok sevinip sırıtmaya başladım.

"Aaa benim telefonum. Nereden buldun bunu?" dedim sevinerek.

"Üzümünü ye bağını sorma Aslıcım." dedi sevincime ortak olarak.

"İnsan hastanede verirdi ruhum patladı benim hastanede."

"Telefonunu çıkartıp eline verdim yinede mıy mıy ediyorsun sana yaranılmaz be."

"Ya hayır yani teşekkür ederim tabi de daha erken verseydin daha makbüle geçerdi." dedim bıyık altından gülerek.

"Tamam hadi eve gidip dinlen." dedi.

Zile basıp kapının açılmasını beklerken arkamı dönüp Yiğit'e baktım. Gitmemiş, bekliyordu.

"Gitsene ne bekliyorsun?" dedim.

Arabanın bana doğru bakan camını açtı.

"Kapı açılana kadar burdayım."

Bir şey söylemedim beklesin işi ne ehehehehe.

HEY GARSON!! #wattys2020 Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum