1. Bölüm

10.5K 281 58
                                    


Sıradan bir garsonum işte. Tek sosyal aktivitem müşterilere yemek servis etmek olan, kalabalıktan asla hoşlanmayıp garsonluk yapmaktan büyük zevk alan bir manyağım.

Saat 07.00 her sabah alarm gibi "Asslııııığğ uyaan" diye seslenen annem, yine yüzüme vuran güneş ve yataktan kalkmak için debelenen bir ben. Kızım sen nelerin üstesinden geldin bir yataktan mı kalkamayacan hayde bakim. Hoopp kalktım zorlu görev tamamlandı şimdi sıra daha zor görevlerde.
Yataktan kalkmayı başarıp koştum banyoya açtım bir oyun havası başladım oynamaya dememi falan bekliyorsanız beklemeyin ayakta zor duruyorum. Kafamı kaşıyarak bıkkın bıkkın banyoya yürüyüp elimi yüzümü yıkayıp bir kendime geldim. Tuvaletimi yapmak için tuvalete oturdum. Başka ne için oturulur ki zaten.

"Sıçıcaksın sıçıcaksın zort diye sıçıcaksın kıçından cumburlop diye düşücem senin oh diyip kalacaksın" diye mırıldanıyordum ki tuvalet kağıdı bitmiş.

"Anneeeeeeee az gel hele" diye bağırdım. Annemden ses gelmedi, tekrar "Annneeeeeeğğğ" diye bağırdım. Gene ses yok.
Ya sabır. "Anne sesimi sağır sultan duydu gelsene alooooo" deyince daha bağırmayıp boş boş tuvaleti inceledim.

Annem "Patlama geldim" diyip kapıyı tıktıkladı.

"Şükür gelebildin fosilleştim burda" diye çemkirip "Tuvalet kağıdı bitmiş getiriver" dedim.

"Sabah sabah ne yedin de ne yaptın" diyince bıyık altından güldüm.

Tuvaletten çıkıp doğru üstümü giyinmeye gittim. Klasik kot pantolon üstüme çuval gibi bir gömlek giydim.

"Ohhh anneme bak bee sofra ayrı güzel kendi ayrı güzel" diye neşeyle mutfağa girip yanağına bir öpücük kondurdum.

"Otur hadi kahvaltını et" dedi çocuk gibi sevinmiş ses tonuyla

"Ah Havva Sultan çok isterdim bu güzel sofradan yemek yiyip faydalanmak ama sende biliyorsun ki bütün zamanım tuvalette geçti bebeğim size babamla mutlu kahvaltılar hem baş başa kalırsınız. O yüzden bana müsaade" deyip ağzıma bir zeytin attım. Dolaptan da vazgeçilmez içeceğim olan fantayı alıp kapıya doğru yürüdüm.

"19 yaşına geldin ama hala küçük bir çocuk gibisin" dedi sevimli güler yüzüyle.

"Ama senin küçük çocuğunum" deyip anneme kocaman öpücük yollayıp otobüs durağına doğru yola koyuldum.

Garson olduğum, işime aşık olduğum, mütüşmel canım restoranıma geldim. Selincimcim de beni kapıda bekliyor. Annem yaa tipini yediğim nasıl da tatlı. Bu arada Selin benim en yakın dostum ona yamuk yapan karşısında beni bulur.

"Nerde kaldın be Aso" dedi meraklı bakışlarla.

"Hiç sorma yine bir tuvalet macerası yaşadım" dedim. İkimizde gülüşerek içeri girdik.

Çalıştık, çalıştık ve çalıştık.

Akşam olmasına 3 saat kalmasına rağmen ben tüm enerjimle müşterilerle ilgileniyorum. Müşteri memnuniyeti önemli. Ne gıcık insanlar var ama katlanıyorum işte ne edem.

"Asoo sana haberim vaaarr" diye selin heyecanla yanıma geldi.

"Noldu anam ne bu heyecan"

"Kızzzıımm" dedi selin gözlerini büyüterek.

"Ne var gerizekalı lafı gevelemeden söylesene armut" dedim masadaki boşları toplarken.

"Seninki randevu şey etmiş bugün saat 17.00 için, yine restorana geliyor hadi yine iyisin asyocuk" dedi omzuma vurup, 32 diş sırıtarak.

"Benimki?" dedim. Kaşlarımı çatarak.

"Tamam tamam kızma minik patatesim ağız alışkanlığı" deyip gülerek gidip işine döndü.

Ha ben size Selin'in bahsettiği kişi neyin nesi anlatmadım. Öyle abartılacak bir şey değil sadece bildiğimiz insan ve bizim restorana sık sık gelip giden bir müşteri. Nasıl biri olduğunu bilmiyorum. Ufaktan, azıcık ucundan beğeniyor gibiyim. Tabi bunu kesseniz kimseye itiraf etmem.

Vee işte o dakikalaarrr, geldi dünyalı olduğuna gözlerimi asla inandıramadığım insan.

Her zamanki köşesi olan cam kenarına yanında bir erkekle oturdu. Amma gizemli be her geldiğinde başka biri peşinde nerden buluyor bunları anlamadım gitti.

Ben, insan görmemiş uzaylı gibi çocuğa bakmayı kesip işime döndüm çünkü biliyorsunuz ki ben akıllı bir kızım. (dedi ve çarpıldı)

Gelen müşterilerin siparişlerini alıyordum ne güzel. Ama şeytan dürttü, nalet şey bir anda ona baktım. Keşke bakmasaydım bir anda göz göze geldik.

Korktum gıı zalımın ogglu.

Tam önüme dönüp işime bakacaktım ki bana bakarak ağzı kımıldadı.

Sonra kulaklarımın işittiği "Hey Garson bakar mısınız buraya?" deyişi oldu.

HEY GARSON!! #wattys2020 Where stories live. Discover now