8. Bölüm

403 27 16
                                    

Multimedia: Yiğit Soyer

Uyandığımda saat 05:23'ü gösteriyordu. Gecenin bir yarısı niye uyandım ben şimdi ya?

Karnımın guruldadığını duyunca kalkıp yemek yemeye karar verdim sonuçta can boğazdan gelir yiyin anam.

Dolabın kapağını açıp ne var ne yok diye kontrol ettim.

Baktım, baktım, baktım.

Ağzıma göre bir şey bulamayıp sucuklu yumurta yapmaya karar verdim ve tabiki yanına da fanta.

Yemeğimi yerken aklıma Yiğit'in dün yanımdan geçerken söyledikleri geldi hiçbir şey anlamamıştım kim olduğunu, ne alaka bana öyle bir şey dediğini, neden bizim restorana geldiğini hiçbir şey yani.

Yemeğimi yiyip odama döndüm. Telefonumu elime alıp gelen mesajlara bakınca insanın mesaj attığını görüp okudum.

İnsan: Artık beni tanıyorsun.

B.. bi.. bi.. dakikaa Yiğit Soyer mi? Nasıl yaa? Karakoldaki Yiğit mi şimdi bu o Yiğit bu konuştuğum manyak mı yanii.

Attığı mesajla kafamdaki tüm taşlar yerine oturdu. Artık tanımasamda en azından kim olduğunu biliyorum.

Aslı: Hâla seni tanımıyorum.

Mesajımı yazıp sabah olması için tekrar uyudum.

Sabah alarmın çalmasıyla Yiğit ne yazmış diye merak edip direkt telefonuma baktım ama whatsapp'a bile girmemişti. Bende telefonu bırakıp hazırlanıp kahvaltı yaptıktan sonra işe gittim.

Müşterilerle ilgilenmekten çişe gitmeye vaktim bile olmuyordu. Boş bir an bulup hemen tuvalete fırladım. Çişimi yaparken telefonuma mesaj geldi.

İnsan: O zaman tanışalım mı?

Mesajı görünce nedense içim kıpır kıpır oldu bende hemen cevap yazdım.

Aslı: Sen beni zaten tanıyorsun manyak.

İnsan: Sende beni zamanla tanırsın. Olur mu?

Aslı: Bilmem bakarız.

İnsan: Bunu evet olarak kabul ediyorum :)

Aslı: Üf nasıl kabul edersen et çalışmam lazım benim bir sal beni yaa.

Mesajımı yollayıp telefonu cebime koydum. Lavaboda daha fazla oyalanmamak için elimi yıkayıp çıktım.

Müşterilerle ilgilenirken Selin yanıma geldi.

"Şuradaki müşteri siparişi senin almanı istiyor Aslı" dedi müşteriyi göstererek.

Lan bu Yiğit!

Bu niye buraya geldi ki şimdi üff.

"Buyurun niye geldiniz" dedim gözlerimi devirerek.

"Sen müşterilerine böyle mi davranıyorsun" dedi sırıtarak.

"Hayır sana böyle davranıyorum"

"Tamam tamam seninle tartışmayacağım" dedi pes edip.

"Niye geldin buraya" dedim kaşlarımı kaldırıp.

"Seni görmek için" dedi gözlerimin içine bakarak. "Ben çok pişmiş biftek yanına da ayran istiyorum garson hanım." dedi devam ederek.

"Sen ruh hastasısın" dedim siparişini yazarken. O da bana bakarak sırıttı.

Masaya ayranını getirdiğim sırada yine konuştu.

"Bugün iş çıkışında buluşalım mı? Hem kendimi tanıtırım" dedi meraklı bakışlarla.

"Tabiki hayır ne buluşması? Saçmalama kafayı mı yedin?" dedim. Şaşırmıştım kendisiyle buluşmamı nasıl beklerdi ki?

"Üzdün be maviş" dedi suratını asarak.

Hiçbir şey demeden hazırlanan bifteğini aldım. Masasına koyup işime döndüm.

Gün bitti, bende bittim. Selin bugün halasına gideceği için yollarımızı ayırdık. Bende eve tek başıma yürümek zorunda kaldım.

Sarı sokak lambalarının aydınlattığı sokakta kulağımda kulaklık eve yürüyorum ve bu his muazzam iyi hissettiriyor. İçimde sıkıntı mı var? Buhar olup uçuyor, içim mi daraldı? Bir anda enerji doluyorum müzik ruhuma iyi geliyor.

Eve gidip klasik rutinlerimi yapıp odama kapandım. Hayat beni yoruyor be susaklar.

Dişlerimi fırçalayıp uyuma pozisyonuna geldim ama bilin bakalım ne oldu? Yine telefonuma mesaj geldi. Kimden mi? Tabiki Yiğitten. Şaşırdık mı? Asla.

İnsan: İyi geceler maviş :)

Aslı: İyi geceler ruh hastası.

BU BÖLÜMDE BÖYLE OLDU CANLAR. DİĞER BÖLÜMDE BİRAZ HEYECAN KATMAYI PLANLIYORUM. BEĞENDİYSENİZ BEĞENMEYİ UNUTMAYIN ÖPÜLDÜNÜÜZZ. 🖤🌸

HEY GARSON!! #wattys2020 Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora