7

203 21 22
                                    

Aslan arkasına bakmadan, ismini haykıran melezleri duymadan, sağından solundan geçen iblisleri görmeden koşuyordu. Korkudan pirinç tanesi kadar kalmış aklına tek bir düşünce sığmıştı: Melissa...

Geliyorum! diye düşündü çaresizce. Geliyorum Melissa!

Cehennem'in kalıcı sakinleri dehşet içinde sağa sola kaçışmasalar yoluna çıkan kim olursa yakmaya hazırdı. Ne olduğunu bilmiyor, ama kötülüğü kalbinin her hücresinde hissedebiliyordu. Parkı ikiye bölmüş yarıktan kara bir enerji yükseliyordu sanki buram buram. Bir anlığına da olsa tüm Cehennem'i ve hatta Sınır'ı titreten dehşet verici sarsıntı kendiyle birlikte yaşayan tüm varlıkları nefessiz bırakmıştı. Bunun ardında büyünün ayarını kaçırmış bir melezin, ya da kontrolünü kaybetmiş bir iblisin olmasını ne çok isterdi Aslan. Oysa Yosef'in, Gloria'nın ya da Maria'nın gözlerinde de aynı korkuyu yakalamıştı. Hepsi biliyordu. Bugün Çember'de gördükleri kıyameti üstlerine getirebilecek tek bir güç vardı kâinatta. Ve onu buna zorlamak isteyebilecek tek bir varlık...

"Şeytan..." diye tısladı dişleri arasından. O iblisin suratı gözünün önüne geldiği an adımları kendiliğinden hızlanmıştı. Artık toprağa basmıyor da uçuyordu sanki. Nasıl Melissa'yı parkta yalnız bırakmıştı, nasıl o canavarın saklandığı delikten çıkacağını düşünemeyecek kadar saf olabilmişti?

"Aslan bekle!" diye bağırdığını işitti Maria'nın. Onları gören diğer melezler de peşlerine takıldığından şimdi istemediği bir kalabalıkla ilerliyordu Aslan. Nereye gitmesi gerektiğini düşünmesine gerek yoktu neyse ki. Yolda açılmış yarık da ufukta yükselen kara dumanlar da onu doğrudan patlamanın kalbine götürüyordu. Az sonra alevler içindeki hangar karşısına çıktığında yavaşlamak yerine doğrudan yıkımın içine daldı. Aynı anda havaya kalkan elleri daha önce deneyimlemediği bir güçle ateşin kontrolünü ele geçirmiş, tek yumruk hareketi yangını ikiye bölüp bir koridor yaratmıştı.

Aslan'ın etrafı incelemek için durduğu birkaç saniyede ona yetişmiş olan Gloria önüne atılıp "Dur Aslan!" dedi. "Bu bir tuzak olabilir. İçeride ne olduğunu bilmiyoruz."

Hayır bilmiyorlardı. Melissa'nın o kızıl cehennemin ortasında bir yerde yalnız olduğundan başka... Ve sırf bu, sonunu düşünmeden ilerlemesi için yeterdi Aslan'a. Meleğin elini kenara itip emin adımlarla yarattığı ateşten duvarların arasından hangarın içine yürüdü. Peşinden gelen melezlerin de güçleriyle ona destek verdiğini alevlerin farklı yönlere savrulmasından anlayabiliyordu.

Yüzlerini yalayan sıcaklığın kalp atışlarını daha da hızlandırdığını hissetti Aslan. Sadece Sınır'da tattığı türden bir haz tenini karıncalandırıyor, gücü derisini sızlatan bir şiddetle açığa çıkmaya çalışıyordu. Damarları tamamen belirginleşmiş, altın sicimler gibi kollarını kaplamıştı şimdi. Dövmesinin hareketlendiğini fark edemeyecek kadar meşguldü gözleri, ama daha o gece yeni formuna kavuşmuş olan ejder huzursuzca yerinde çırpınıyordu bir yandan.

Neredesin? diye düşündü Aslan. Yanan oyuncakların arasından, kopup dört bir yana saçılmış parçaların üstünden atlaya zıplaya hangarda yolunu bulmaya çalışıyordu. Neredesin Melissa? Yakında olmalıydı, iyi olmalıydı, aksini aklına getirmeye bile cesaret edemezdi Aslan. Herhangi bir iblisin ona zarar verebileceğini sanmıyordu zaten. Ama ya o... Şeytan... kendisi Melissa'nın karşısına çıkmaya karar verdiyse...

"Aslan! Aslan buraya gel!"

Aslan Maria'nın sesine doğru döndü panikle. Melez kadının durduğu yere koşarken tek bir el hareketiyle önüne çıkan alevleri dört bir yana savurmuştu. Ve işte oradaydı Melissa. Aslan'ın iyi olduğunu görmek için her şeyini vermeye hazır olduğu tek varlık tam karşısında duruyordu. Beyaz elbisesi siyaha dönmüş, saçını tutan tacı kaybolmuş, yanakları kül kaplanmıştı; ama dimdik ayaktaydı. Tüm dünyayı bir kez daha ve bir kez daha yerle bir edebilirmiş gibi acımasız bir ifade vardı bakışlarında.

CEHENNEM EKSPRES - SİRKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin