Instagrama girip keşfette video i zlemeye karar vermiştim. Videolar teker teker geçerken gözüme Bay Min'in bir videosu takılmıştı. Video da şirketten çıkıyordu. Videonun sahibine bakınca daeguboy.myg isimli bir hesap görmüştüm. Bay Min'e fan hesabı açılması komiğime gitmişti.
Hesaba girip sayfasında dolaşmaya başlamıştım. Hiç görmediğim fotoğraflar ve videolar görmüştüm. Tabiki hepsini kaydetmiştim.
Biraz daha dolaştıktan sonra adim sesleri ile kafamı kaldırıp kapıya baktım. Namjoon'u görünce hemen oturduğum yerden kalkıp ellerimi önümde birleştirdim. "Oh, Jimin! Naber?" Yüzünde kocaman gülümsemesi ve yanağındaki gamzesi ile çok karizmatik duruyordu. Ama benim için karizmatik ve yakışıklı birisinden fazlası değildi.
"İyiyim Bay Kim, teşekkür ederim." Eģitik ona cevap verince bu sefer dişlerini göstererek gülmüştü.
"Ben de iyiyim, sorduğun için teşekkürler." Namjoon'un bunu demesiyle yerin dibine girmiştim. Mal Jimin, aptal Jimin. "Afedersiniz Bay Kim, cidden çok özür dilerim. Bir anda sormayı unuttu-"
"Jimin sakın olur musun? Sorun yok." O benim tepkime gülerken, ben kızaran yanaklarımı saklamak ile meşguldüm.
"Hey, Namjoon!" Tuhaf sessizliğin ortasında aniden Bay Min gelmiş bize anlamaz gözler ile bakmıştı. "Jimin ile lafa dalmışım da kusura bakma." Lafa dalacak kadar uzun bir konuşma yapmamıştık ama Namjoon böyle söyleyince Bay Min'in yanlış anlayacağına emindim. Tepkisini ölçmek için Bay Min'e bakmıştım. Bana tek kaşını kaldırmış bir şekilde bakıyordu. Bir kaç saniye sonra bakışlarını Namjoon'a çevirdi.
"Bana tuvalete gideceğini söylemiştin. Yanlış mıyım?" Namjoon harika gülümsemesini bozmadan sakin bir ses ile cevap vermişti. "Hayır gittim. Sadece şu içmek istemiştim ve Jimin ile karşılaştım." Bay Min kafasını onaylar bir biçimde sallamış ağzını açıp konuşacakken Namjoon tekrar söze girdi. "Sen burada tek başına ne yapıyorsun?" Gözlerimi açmış ve yandan Bay Min'e bakmıştım. Kollarını önünde çaprazlamış beni izliyordu. " Ben şey, börel yapıyordum. Evet börek yapıyordum da yanmasın diye başında bekledim." Aferin Jimin, iyi kurtardın.
Namjoon yanağında belli olan gamzelerini göstermek çekinmeden duruyordu. Kaç kere diyeceğim bilmiyorum ama gülümsemesi çok güzeldi. "Anlıyorum." Şimdi böreği gördü, ayıp olmasın diye ikram etmem gerekiyordu. Ben Bay Min ile başbaşa kalmayı düşünüyordum bu gün. Biraz yemek yiyecek biraz tensel temasta bulunacaktık. Tabi hayaller güzeldi.
"Siz salona geçin ben servisleri koyup size bırakacağım." Elim ile kapıyı işaret ederek konuşmuştum. "Neden bizimle oturmuyorsun?" Güzel soru, acaba neden oturmuyorum. Tekrar Bay Min'e bakınca kaşlarını 'hayır' anlamında yukarıya doğru kaldırmıştı. "Yani siz sonuçta iş konuşuyorsunuz, ne gerek var benim sizin yanınızda oturmama?" Anladığını belli eder gibi kafasını sallamıştı. Bu an Namjoon'un ne kadar çok beden dilini kullandığını farketmiştim. "En azından şimdi börekleri yerken bize eşlik edebilirsin, değil mi?" Cevap vermeden önce tekrar Bay Min'e bakmış aynı tepkiyi almıştım. "Bay Kim sizi yanlız bırakmam daha iyi olur diye düşünüyorum."
"İtiraz kabul etmiyorum. Lütfen, kendine de bir tabak koy ve gel." Israrlarına daha fazla dayanamamış kafamı sallamıştım. Gitmeden önce beni baştan aşağıya süzmüş ve gözlerime bakmıştı. "Bu arada güzel pijamalar, seni açmış." Yan bir sırıtış takınıp mutfaktan çıkmış Bay Min ise onu takip etmişti. Yaptığı imâyı tabiki anlamıştım fakat kafama taktığım pek söylenemezdi. Ona ne yani benim giydiğim şeylerden.
Hazırladığım servisleri tepsiye koyup salona girmiştim. Salona girdiğim an iki çift göz de beni bulmuştu. İki tabağı da masaya koymuş kendi tabağını koymadan geri adımlamıştım. "Jimin lütfen oturur musun?" Aklıma Bay Min'in vereceği tepkiler geliyor ve tırsmadan edemiyordum. "Dediğim gibi sizi yanlız bırak-" konuşmama izin vermeden kendi söze girmişti. "Jimin, ısrar ediyorum. Beni kıracak mısın?" O kadar çok ısrar etmişti ki sonunda pes ederek sandalyeyi çekip oturmuştum. Hemen yiyip gidecektim. Namjoon ile karşı karşıya Bay Minle ise yan yanaydım. Ben oturunca kocaman gülümseyen Namjoon memnuniyetini belli etmekten çekinmemişti.
Sessiz bir ortam oluşmuş herkes önündeki tabak ile ilgileniyordu. "Jiminden beklenildiği gibi, harika olmuş." Tuhaf sessizliği Bay Kim bozmuş beni övmekten çekinmemişti. "Teşekkür ederim." Diyerek ona sıcak bir gülümseme vermiştim. Tabi bu bacağımda hissettiğim ellerle gergin bir gülümsemeye dönüşmüştü. Bay Min'e yan bir bakış attığımda sakince önündeki tabak ile ilginediğini gördüm.
Senin elinin benim bacağımda ne işi var? Yani rahatsız olduğumdan deģil de şaşırdım bir an.
Eli baldırlarımı okşuyor parmak uçları üstlere çıkıp geri yerine geliyordu. Sakin olmaya çalışarak önümdeki şeyi yemeye çalışıyordum. Tepkisiz durmak ve yerinde kalmak çok zordu. Şuan Bay Min'in üstüne atlayıp onu öpmek istiyordum. "Bana biraz kendinden bahset." Bay Kim'in soruyu sorması ve bununla beraber Bay Min'in bacaģımı sertçe sıkmasıyla ağzımdaki böreğin boğazıma takılması bir oldu. Ben deli gibi öksürürken Namjoon yanındaki bardağa su doldurarak bana verdi.
"Jimin, iyi misin?" Bay Min'in sorduğu soru ile gözlerimi kocaman açtım. Hiç bir şey olmamaış gibi ne kadar iyi oynuyordu. "Evet iyiyim, teşekkür ederim." Cevabımı verip hızlıca yerimden kalktım. "Ben artık sizi yanlız bıraksam iyi olur." Tam gidecekken Namjoon tekrar konuştu. "Ben de gitsem iyi olur." Namjoon'un gideceğini duyduğumda gitmekten vazgeçip ayakta beklemeye başladım. Bay Min ise Namjoon ile kapının önünde sohbet ediyordu.
Sounda kapı sesi gelmiş Bay Min salona gelmişti. Gözlerini bana dikmiş üstüme yürümeye başlamıştı. Yürürken durmuş ve gözlerini kapatmıştı. "Sakinim , evet gayet sakinim." Fısıldayarak konuşmuş derin bir nefes almıştı.
"Bay Min iyi misi-"
"Kes sesini!" Birden bağırınca ona şaşkınca bakmıştım. Hızlıca yürümüş masadan bir tabak alıp yere fırlatmıştı. Çıkan sesle yerimden sıçrayıp kulaklarımı kapatmıştım. " Ne y-yapıyorsunuz?" Ellerini saçlarına geçirmiş dudaklarını ıslatmıştı. "Asıl sen ne yapıyorsun?" Gözlerimi kırpiştırıp olayı anlamaya çalışıyordum. "Yanlış bir şey mi yaptım?" Gülüp yanındaki sandalyeye tekme atmış, sandalye yüksek bir ses ile devrilmişti. Şuan sinirlerini kontol edemiyor gereğinden fazla tepki veriyordu.
"Yanlış bir şey mi yaptın? Nerden başlayayım Jimin? 2. Defa Benden başka birisinden emir aldın"
Çok agresif konuşuyordu ve ondan korkmama engel olamıyordum. "Namjoon seni nasıl bu halde görebilir? Neymiş seni açmışmış." Bunu dedikten sonra koca bir kahkaha patlattı. "Bay Min lütfen sakin olun." Kaşlarını çatmış ve bana doğru gelmişti. "Ben sakinim, daha sakin olamazdım." Dibimde durdu ve elini açıkta olan köprücüklerime koydu. Tırnaklarıyla küçük bir çizik attı. Dudaklarıma ufak ve sert bir öpücük bırakıp geri çekildi. "Şimdi, odana git ve beni yanlız bırak." Kafamı sallayıp geri çekildi.
"Bay Min, ben-" işaret parmağını dudağıma koymuş konuşmama izin vermemişti. "Sadece odana git Jimin." Kafamı sallayıp salondan çıktım. Odama geçip kapıyı kapattım.
Sinirlerini kontrol etmeyi öğrenmesi gerekiyordu. Böyle ufak bir şeye bu kadar tepki vermesi normal değildi. Böyle hem kendine hem de bana zarar veriyordu.
Daha fazla ayakta durmayıp yatağıma oturmuştum. Elime telefonu almış Instagramıma girmiştim. Bay Min'in fan sayfasına girip sayfada dolaşmaya başlamıştım. Uyuyana kadar bunu yapmayı planlıyordum.
-
Bu yazdığım en uzun bölümdü...
Nasıl buldunuz?
Kontol etmiyorum yanlışlarım olabilir..
See you ♡
YOU ARE READING
Chef • Yoonmin
FanfictionPark Jimin Min Yoongi'nin aşçısıydı. "Boynuna bıraktığım izler sana çok yakışıyor." [Tamamlandı]
•7•Sakinim!
Start from the beginning
