OH MY GOD NEYDİ ÖYLE HAMİLE KALDIM
Bu arada biliyorsunuz bol bol yorum istiyorum
-
Tik tak,
Saatin sessiz ama sinir bozucu sesi mutfakta yankılanırken ben tezgaha oturmuş ayaklarımı sallamaktan başka bir şey yapmıyordum. Namjoon geleli yaklaşık 30-40 dakika gibi bir şey olmuştu ve ben çok sıkılıyordum. Saati izlemekten ve ayaklarımı boş boş sallamaktan çok sıkılmıştım.
Ayağa kalktım ve mutfağın kapısına doğru yürüdüm. Kapıdan biraz kafamı uzatınca Bay Min'in oturduğu yer görünüyordu.
Kaşları çatıktı ve ellerini kullanmaktan çekinmiyordu. Konuşurken beden dilini az da olsa kullanan biriydi ve bu huyunu çok seviyordum. Tabi ben onun aksine konuşurken vücudumu kontrol edemezdim.
Karşımdaki manzara çok dikkat çekiciydi. Kaşları çatıktı ve arada dudaklarını yalıyordu. Bir kaç kere önündeki dosyalar ile ilgilenmişti. Büyüleyici gözüküyordu. Hayatımda gördüğüm en yakışıklı ve en güzel kişiydi. Ona bakınca gözlerimi çekmek istemiyordum. Her bir ayrıntısını incelemek en ufak şeyleri bile görmek istiyordum. Çilleri mesela. Ben çok severdim onları ama o sevmezdi. Hep kapatıcıyla kapatırdı.
Ben onun ne kadar mükemmel olduğunu düşünürken nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde göz göze gelmiştik. Gözlerimi kocaman açıp olduğum yerde dururken Bay Min gülmüş kafasını iki yana sallamıştı. Daha fazla rezil olmak istemediğim için kafamı geri çektim ve manzaramdan mahrum kaldım.
Şimdi ne yapacaktım? Burda boş boş durmak çok sıkıcıydı. Dolapta zaten yemek vardı.
Tuvalete gitmek istiyordum ama Bay Min beni fark ederse çok kızardı. Fakat dayanamayacağını anlayınca hızlı ir şekilde yürüyüp belli etmeden tuvalete ulaştım.
Aferin işte böyle. Dönüşte de aynı performansı bekliyorum.
İşimi halledip ellerimi yıkamaya başlamıştım. Ellerimi yıkarken kapı açma ve kapama sesi gelmişti. Korkuyla arkamı dönünce Bay Min'i görmüştüm. "Bay Min beni korkuttunuz." Elimi kalbime götürüp derin bir nefes alınca bu halime gülmüştü. Sonra birden kaşlarını çatmıştı. Tama iki halide inanılmaz çekiciydi ama ne gerek vardı böyle ani ruh değişimlerine?
"Sen niye burdasın?" Sorduğu sorunun saçmalığını es geçelim. "Ben şey ihtiyacımı giderdim." Kafasını sallayıp üstüme doğru yürümüştü. Bir elini yanımdan duvara koymuş diğer elini belime yerleştirmişti. Gelen anı hamle ile ne yapacağımı şaşırmıştım. Her zaman olduğu gibi.
"Peki benim yerime Namjoon gelseydi ne yapacaktın?"
Yüzüme yaklaşıp konuştuktan sonra gözlerime dik dik bakmaya başlamıştı.
"Yani en fazla ne yapabilirim ki? Selam verip ya mutfağa ya odama-"
"Kes sesini!" Sözümü sert bir dille kestiğinde kendimi duvara daha çok sinmekten alıkoyamamıştım. "Sen gitsen ne olacak? Namjoon görmeyecek mi bu halini?" Çenesi kasılmış bir şekilde konuşurken ben hâlâ omun çok seksi olduğunu düşünüyordum.
"Bay Min, ne yapsaydım? Altıma yapmamı mı isterdiniz?" Sakince gözlerini kapatıp açtı. "Tamam sakinim, sorun yok." Ona hâlâ anlamazca bakarken yüzünü bana eğmiş dudaklarımızı birleştirmişti. Ona karşılık vermeye başlayacağım an ise geri çekilmişti. "Şimdi sen mutfağa ben salona, bir daha seni başka bir yerde görmeyeceğim." Cevap olarak kafamı sallamıştım. O da hemen çıkmıştı zaten.
Ardından ben de hemen çıkmış mutfağa gitmiştim. Fırındaki böreği kontrol etmiş olduğunu görünce çıkartmış soğumaya bırakmıştım. Boş boş etrafa bakınmaya başlamış yapacak bir şeyler arıyordum. Tekrar tezgaha oturup telefonumu elime almıştım.
YOU ARE READING
Chef • Yoonmin
FanfictionPark Jimin Min Yoongi'nin aşçısıydı. "Boynuna bıraktığım izler sana çok yakışıyor." [Tamamlandı]
