Part 24: End of Everything

5.1K 472 486
                                    

[Glen Hansard, Markéta Irglová - If You Want Me]




From Soldier'a bölüm atarken gerilmeye başladığım, yetiştirmeye çalıştığım o günleri geride bırakmak ve tadını çıkarmak istediğim için bir süre ortadan kaybolmuştum.

Geldim.

Ve sizi o kadar özledim ki.

Arada zamanı ayarlamakta zorlansam da müsait oldukça bölüm atarak, ki bu bölüm cidden uzun, elimden geleni yapıyorum umarım fark ediyorsunuzdur.

Her geçen gün beni takip etmenizin, kitabımı okumanızın karşılığını ödeyebilmek için daha fazla şey öğrenmeye çalışıyorum.

Bir yazarın, ya da benim gibi kitabına ve okuyucularına çok değer veren bir yazarın, en büyük engeli zaman sanırım, kısıtlı, yazdığım kelimeler çoğu zaman zamanımdan çok daha fazla yer kaplıyor.

Size içimi dökmek istiyorum aslında ama kafanızı şişirmek istemiyorum.

Sadece siz nasıl bölüm beklerken heyecanlanıyorsanız, benim de her zaman yazarken aynı hevesle dolu olduğumu, sizi kıracak hiçbir şeyi yapmamaya çalıştığımı unutmayın lütfen.

Çok fazla uzatmadan, bölüme geçelim bakalım.

Geçen bölümün sonunda dediğim gibi, bundan sonraki bölümler kurgu bakımından en ağır olan bölümler olacak, yine de tadını çıkarın.

Ben bile yazarken arada durup dinlendim, çünkü o hissiyatı verebilmek istiyordum.

Umarım bölümde bu hissi verebilmişimdir.

Geciktiğim için tekrardan üzgünüm.

Evinize yeniden hoşgeldiniz.

Keyifli okumalar.

















| HER ŞEYİN SONU




Toprağın botlarımın altında her ezilişinde çıkan sesin, kulaklarımı doldurmasına göz yumarken bir yandan da güneşin bedenimi yakışını inceliyordum. Esmerleşmiş ve fazla ısıdan dolayı çoktan terlemiş olan vücudum kendimi soğuk bir yere atmam için bana yalvarıyordu. Lakin şu anda asla dinlenmeyi istemiyordum. Kendime hiçbir suçum olmamasına rağmen bir şeyleri unutmak için, onu unutabilmek için ceza veriyordum. Her ne kadar işe yaramayacağını bilsem de, çünkü en yoğun olduğum zamanda bile birkaç saniye boş kalmak onu düşünmem için yetiyordu, yine de bunu yapmaya devam etmekten başka şansım yokmuş gibi hissediyordum.

Uzun parmaklarım düdüğün gövdesini kavradı ve kuruyan dudaklarıma doğru kendiliğinden yönlendirdi. Sabah eğitiminde gözetimim altında olan askerlerim koşarken, bana doğru yaklaşmalarını sabırla bekledim ve düdüğü hiçbir ses çıkarmadan kurumuş dudaklarımda tutmaya devam ettim. Gözlerim tek tek hepsinin üzerinde geziyordu, tüm koşuları sırasında onların analizini yapıp, isimlerini düşünüp aklımı başka yöne çekmeye çalışsam da, gece yarısı onları yeniden aklımı dağıtmak için kullandığımdan bu sefer kısa sürmüştü.

Önümde hareket etmeye devam edecekleri sırada düdüğü çalarak anında durmalarını sağladım, parmaklarım askeri şortumun cebine gitti ve Hoseok'un ödünç verdiği zamanlayıcıyı durdurdum. Yakıcı güneşin aksine, o anda koşuyu durdurduğum anda geriye çekilip beklediğim gölgede serim bir rüzgar estiğinde, gözlerimi yavaşça kapatıp derin bir nefes alarak rüzgarın yaydığı temiz havayı içime çektim. Zamanlayıcı durdurduğum andan itibaren eğitimdeki askerlerin gözü üzerimdeydi.

FROM SOLDIER | kth, jjkOù les histoires vivent. Découvrez maintenant