🔸39.BÖLÜM: NEFRETİN ARASINDA

19.1K 1.5K 241
                                    

EMMA

Birdenbire ortaya çıkan bu adamı daha önce görmediğinden emin olsa da önemli biri olduğunu biliyordu çünkü antik Mısır dili yerine İngilizce konuşuyordu. Bunun tek bir anlamı olabilirdi; bu herif her kimse artık, sıradan biri değildi. Zaten ona bir bakış atan biri halktan birine hiç benzemediğini rahatlıkla görebilirdi. Adamın... Garip bir hâli vardı. Garip de görünüyordu. Güzel, bakır rengi saçlarının ön kısmı kesilerek yüz hatlarını çevrelemiş, geri kalan kısım da uzun bırakılarak omuzlarının arkasından kalın bir örgü şeklinde örülmüştü. Çıplak, kasla kaplı kollarında ince zincirli altın kolluklar, sol elinin iki parmağında da kalın, işlemeli yüzükler vardı. Kollarını göğsünün altında kavuşturmuş, kaşları çatık olmasına rağmen dudaklarındaki hafif bir tebessümle kayığın diğer ucunda duruyor, onlara bakıyordu. Yüzünde insanı huzursuz edecek türden bir ifade vardı. Bu ifadenin ne anlama geldiğinden emin olmasa da dayanılmaz bir merak duygusu içini kemirmeye başlamıştı. Zihni hiç durmadan işliyor, bir cevap bulmak için can atıyordu; Kimdi bu adam? Neden birdenbire ortaya çıkıvermişti? Ve daha da önemlisi, ne istiyordu?

İtiraf etmekten her ne kadar nefret ediyor olsa da, bir parçası bu adam gelmemiş olsaydı neler olacağını merak ediyordu. Her şey o kadar hızlı gelişmişti ki, bir anlığına içgüdülerine teslim olmuştu ama biraz geç de olsa mantıklı tarafı devreye girmişti ve şimdi de Kosey'e onu öpmesi için izin verecek olduğuna inanamıyordu. Bu çok yanlıştı. Birine yakalanmış olmak da durumu biraz utanç verici yapmıyor değildi.

Bunu düşünmemek için çaba sarf etti.

Bu sırada bakışlarını Kosey'e çevirdi. Onun için kaygılandığını hissetti çünkü onu hiç bu kadar keyifsiz ve kontrolünü tutmakta zorlanırken görmemişti. Yüz hatlarına yansıyan saf bir nefretle adama bakıyordu. Sonunda konuşmaya karar verdiğinde bakışları kin dolu bir ifadeyle parladı. Ses tonunun altında yatan hafif bir öfkeyle "Bölgene geri dön ve bende bu durumu olmamış sayayım, Nekhbeth." dedi kaba bir sesle. Bu kaba ve sert hâli karşısında endişe ve öfke Emma'nın bedenini ele geçirdi. Ne yapacağını bilemeyerek şaşkın şaşkın gözlerini Nekhbeth'e çevirdi. Eva ondan daha önce bahsetmişti, bekçi diye hitap ettiği adamdı bu! Bir kayıkta oldukları için kaçıp gidebileceği bir yer de yoktu.

Sadece kendinin duyabileceği bir şekilde, "Kahretsin," diye homurdanarak başını iki yana salladı ve elinden geldiğince sakinleşmeye çalıştı.

Nekhbeth, gözlerini kısarak Kosey'in ürkütücü ifadesini izledi. Sonra da yüzüne yerleştirdiği tekinsiz, küçük bir gülümsemeyle başını yana eğip düşündü. Ardından dudaklarından alay dolu bir homurtu döküldü ve gitmek yerine ağır, kendinden emin adımlarla onlara doğru yürümeye başladı. Korkunç bir karardı bu! Olay çıkarmak falan istiyor gibiydi. Emma, büyük bir endişeyle alt dudağını ısırdı. Bekçi önlerinde durunca Kosey ile aynı boyda olduklarını fark etmeden edemedi. Kosey, Nekhbeth'e nazaran biraz daha kaslıydı ama Nekhbeth'de yeterince çevik ve hızlı görünüyordu. Aralarındaki düşmanlık öyle barizdi ki, Emma bu işin sonunun hiç de iyi olmayacağını düşünerek endişeyle soludu. Durumu idare etmesinin hiçbir yolu yoktu. Birden bilmediği bir cehennemin içine düşmüştü sanki.

Nekhbeth, ciddi bir bakışla ona döndü. O ana kadar varlığından haberdar olduğunu bile sanmıyordu. Fazla dikkatli bakıyor olacak ki, adamın dudakları gizemli bir ifadeyle kıvrıldı. "Daha önce tanıştığımızı sanmıyorum. Ben Nekhbeth." diyerek kendini tanıttı. Sonra pek de meraklı olmayan gözlerle Emma'yı şöyle bir süzdü. Emma ise herifin bu beklenmedik kibarlığını hazmetmekte zorlanarak gözlerini kıstı. Pek de Eva'nın bahsettiği gibi değildi bu.

Bir an emin olamayarak, ilgili bir sesle, "Bekçilerden biri misin?" diye sordu.

"Evet," cevabını aldığında iç geçirdi, o halde sadece kibar rolü yapıyordu. "Ve senin de Eva'nın kız kardeşi olduğunu varsayıyorum."

Mumya Kalbi: Atmayan Kalpler Serisi (2) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin