210 31 20
                                    

"Artık izlemesek mi?"

Tahminleriniz bunu benim söylediğim yönünde olabilir ama aslında bunu söyleyen kişi Lucas idi. Film başladığından beri yerinde duramıyor korkudan gözlerini kapatıyordu.

"Ama film çok eğlenceli. Adamın bağırsaklarına bak."

Elini filmi göremeyecek şekilde gözüne siper etti ve dehşetle bana baktı. Eminim içinden ben neye bulaştım diyordur.

"Adamın bağırsakları mı eğlenceli?"

Onunla oynamak istediğim için düz ifademle televizyona döndüm ve eğlenircesine gülümsedim. Tekrar ona döndüğümde söyleyeceğim şeyi merak ettiğini gördüm. O korkmuştu, onun bu haliyle eğlenemezdim.

"Hadi başka bir film açalım."

Elimi kumandaya götürüp içimdeki tuhaf sıcaklıkla filmi kapattığımda içten içe bana minnettar olduğunu biliyordum. Ona iyi olmayı öğretecektim, neden onun zayıflığından zevk alayım ki?Bu doğru olmazdı.

"Teşekkür ederim."

Sessizce fısıldadığı şey beynimde bir bomba etkisi yaratmıştı. İliklerime kadar sıcakladığımı hissetmiştim. Sesinde çok farklı bir tını vardı. Benim onu öperken dudaklarımda olan notalar gibiydi...

Ona kalbimden gelen gülümseme isteği ile küçük bir tebessüm verdiğimde gözlerinin ilk defa bu kadar yumuşak baktığını fark etmiştim.

"O günki davetten sonra babam seni çok sevdiğini söyledi."

Elini utandığı için ensesine götürürken ben sadece babasının neden beni sevdiğini düşünüyordum.

"Gerçekten mi? Neden beni sevmiş ki?"

"Orasını bilemiyorum ama senden çok iyi elektrik aldığını söyledi. Bende belki hoşuna gider diye sana söylemek istedim."

"Teşekkür ederim. Hoşuma gitti."

Gerçekten hoşuma gitmişti. Ne de olsa Lucas'ın babası.

Acaba yanlış mı biliyorum. Lucas aslında iyi birisi ve ben mi onu yanlış tanıyorum?

"Ne tür film izlemek istersin?"

Bir süre sessiz kaldı. Pencereden geç saatler olduğu için boş olan sokağa baktı ve sonra da dönüp televizyona baktı.

"Biraz dışarıda yürümeye ne dersin?"

Tereddütle sorduğu soru beni şaşırtmamıştı. Onun önünde sonunda dışarı çıkmak isteyeceğini biliyordum ve bende yürümeyi isterdim.

"Aslında çok iyi olur."

Eğer tek başıma olsaydım bu sorun olabilirdi ama yanımda Lucas gibi güçlü biri varken bunun sorun olacağını pek sanmıyordum.

Koltuktan zıplarcasına kalktım ve topuklarım üzerinde ona doğru döndüm. O da beni taklit edercesine kalktığında koltuğun köşesine koyduğum montumu alıp ayakkabılarımı giymek üzere kapıya yöneldim.

İkimizde ayakkabılarımızı ve montlarımızı giydik ve asansörü beklemeye başladık. Saat gece yarısı olduğu için konuşmuyorduk yoksa insanlar rahatsız olabilir

Şimdi ona bakıyorum da... Eğer bana sorsalardı Lucas ile böyle olacağını biliyor muydun diye, cevabım net hayır olurdu. Asla onunla bu şekilde zaman geçirebileceğimizi, onun benden yardım isteyeceğini bilemezdim. Ben onu sonraki gün görüp göremeyeceğimi bile bilmiyordum. Bunu tahmin bile edemezdim.

Yüzüne baktığım zamanlar kendimi Dünya'nın merkezine kazılmış bir çukurun içinde buluyorum. Aşağı inersem çekirdek beni eritir, yukarı çıkarsam tekrar iyi olabilirim. Fakat ben bunları bile bile yer çekimine karşı koymadan kendi rızamla bedenimi boşluğa bırakıyorum. Bana bunu anımsatıyor.

Tanrı sanki bunu gerçekten yaşamışım gibi vücudumun tepki vermesine izin veriyor ve ben her bunu hissettiğimde titriyorum fakat o titrediğimi dahi görmüyor. İçimdeki buz krallığını bile göremedi bunu görmesini beklemiyordum zaten.

Apartmandan çıktığımız an dışarıda esen serin rüzgar saçlarımı taramış, yüzümü öpücüklere boğmuştu. Acaba nasıl hissettiğimi gerçekten biliyor muydu? Beni öldüren suçlunun tekrar beni canlandırarak en ağır suçu işlediğini biliyor muydu? Bir ölüyü dirilttiğini bilmiyordu eminim.

Yavaş yavaş boş sokakta yürüyorduk. Seul geceleri kalabalık olurdu ama burada hiç insan yoktu çünkü hem hava soğuktu hem de burası işlek bir yer değildi.

"Okulda hiç arkadaşın yok. Neden arkadaş edinmiyorsun?"

Ani gelen soru ile hiç tökezlemeden düşünmeye başladım. Ona doğruları söyleyemezdim.

"Pek arkadaş canlısı olduğumu söyleyemem. "

Yere bakarak sakince cevapladığım sorusundan sonra sıkıntılı bir nefes verdi. İnanmamış mıydı? Oysa yalan söylediğimde herkes yutardı. Yalan dolu bir hayat yaşayan birinden dürüst olmasını kimse beklemez ne de olsa.

"İyi bir yalancı olduğunu kabul ediyorum ama şu an iyi yalan söyleyemedin... Doğruyu söylemek istiyorsun ama yapamıyorsun değil mi?"

Sessizliğimi korurken o hala beni izliyordu. Üzerimde gezinen bakışlarını her hücremde hissediyordum. Ona doğruyu söylemek istemiyorum.

"Boşver Lucas. İstesem arkadaş edinirdim zaten. İstemiyorum, gerekte yok."

Daha kararlı çıkan sesimle tutarlılığımı korumak için böyle devam etme kararı aldım.

Bana üzülüyordu sanırım. Arkadaşım olmadığı için bana acıyordu. Ben olsam bende böyle birine acırdım çünkü dışarıdan çok acınası görünüyorum ama aslında içeriden tek başımayken hayatım güzel devam ediyor. Sadece tek başımayken.

"Bana acıma."

Kafamı yerden kaldırıp bir süre gözlerine baktım ve sonra tekrar kafamı önüme çevirdim.

O farkında değildi ama ben evime doğru gidiyordum. Zaten başından beri amacım onun evinde kalmak değildi. Beni sevseydi onun evinde kalabilirdim ama o beni sevmiyor. Buzdan yapılı kırılgan kalbimin zarar görmesini istemiyordum.

Bana bakmayı kestikten sonra önüne döndü ve neredeyse benim evime gelmiş olduğumuzu fark etti. Bana baktığı için nereye gittiğimizi görememişti.

Onun asla bir ateş gibi krallığıma düşeceğini tahmin etmemiştim. Birkaç yıl önce böyle biri olduğunu bile bilmiyordum. Yalanlar üzerine kurduğum duygularımın arasında dürüstçe yer alacağını bilemezdim veya onun gözlerine baktığımda kalbimin kırılacak kadar hızlı atacağını düşünmezdim ama hepsi oldu.

Hayatın ne zaman ne ile bizi sınayacağını, bizi ne ile karşılaştıracağını bilemeyiz. Tek bildiğim şey hayat zorun üstesinden gelebilene güzel olanı veriyor. Bana da Lucas'ı vermişti. Onca yaşadığım şeyin sonunda bana onu armağan etmişti. Kalbimi iyileştirmesi için.

Apartmanımın kapısının önünde durduğumuzda bir süre sadece karşılıklı durmuştuk. Ben önümde birleştirdiğim ellerime bakıyordum o ise bana bakıyordu.

"İyi geceler Lucas."

Gülümseyerek söylediğim cümlenin ardından apartmanımın kapısını açmak için arkamı döndüm.

"Bu gece bilmeni istediğim tek şey şu Yuqi... Sana acıdığım için bakmıyordum."

Ve dürüstlük ile sadakatin dünyaya getirdiği oğlan, cehennemin ateşine yatırılmış yalan ve ihanetin kızına ilk kez dürüstlükten bir parça verdi.

Felony ぉ  °luqi° Where stories live. Discover now