3.7

97 11 12
                                    

Maggie etrafındaki insanların yüzlerine baktı. Sanki o an her şey yavaşlamış gibiydi. Kendisi dahil herkes çok eğleniyordu, kahkahalar havada uçuşuyordu. Yüksek sesli müzik bile onların kahkahalarını bastıramıyordu.

Maggie yanındaki adama baktı. Sevgilisi yanındaydı ve gözleri buğuluyken ona bakıp gülümsüyordu hem de bütün dişlerini göstererek. Her şey rüya gibiydi.

Daha sonra kızına baktı. Essa, Eleanor ile dans ediyordu. Üzerindeki pembe elbisesi ve güzelce örülmüş saçlarıyla kusursuzdu.

En yakın arkadaşı, dert ortağı Alisa'ya baktı. Arkadaşı zor şeyler atlatmıştı sonunda sevdiği adamla beraber bir masada oturuyor ve konuştukları şeye küçük kahkahaları eşlik ediyordu.

Katherine ve Sebastian gülümseyerek yaklaştılar Mags ve Zayn'e.

"Senin adına çok mutluyum, Mags." Katherine sıkıca sarıldı kardeşine.

Mags ablasına sarılırken gözlerini huzurla kapattı. Hata yapmamış olmayı umuyordu.

Sebastian da Mags ve Zayn'e sarıldıktan sonra yerlerine döndüler.

Mags ve Zayn son birkaç aydır beraber yaşadıkları yeni evlerinin bahçesinde küçük bir kutlamayla nişanlanmışlardı. Kusursuz geçen son birkaç ay Mags'e rüyaymış gibi geliyordu. Herkes çok mutluydu.

Stefanie, nişana görüştüğü Toby ile gelmişti. Toby ve Stefanie dükkanda tanışmışlardı. Toby'nin yeğeni Stefanie'nin öğrencisiydi ve onu dükkana Toby getiriyordu. Kalbini aşka kapatan Stefanie, Toby'nin kalbini çalmayı başarmıştı hem de hiçbir çaba göstermeden, farkında bile olmadan. Toby, Stefanie'nin herkese değil de sadece kendisine karşı bu kadar mesafeli olduğunu düşünmüştü ve hiç şansı olmadığına emindi. Daha sonra Stefanie'yi başka velilerle de konuşurken gördüğünde bunun kendisine özel bir şey olmadığını, Stefanie'nin bir yerden sonra kalın duvarları olduğunu fark etmişti. Sebebini de deli gibi merak ediyordu çünkü Stefanie gülerken etrafındaki her şey onunla beraber gülerdi. Bu kadın ne yaşamıştı da bu kalın duvarları örmüştü etrafına?

Onu incitmeden, ürkütmeden ayrıca yanlış anlamasına sebep olmadan aradaki muhabbeti kurmayı başarmıştı Toby. Biraz zamanını almıştı ama değerdi, Stefanie'nin keşfedilmeye ve beklemeye değer bir kadın olduğundan emindi. 

''Toby, hoş geldin.'' dedi Stefanie tüm sıcakkanlılığıyla. Yüzündeki gülümseme Toby'nin kalbini hoplatıyordu. ''Tim'i bugün annesi aldı, sana haber vermediler mi?'' 

''Biliyorum, biliyorum. Ben buraya Tim için gelmedim.'' Toby kelimeleri cımbızla seçiyordu adeta. Stefanie'nin onu itmesini istemiyordu, onunla zorla kurduğu ilişkinin bozulmasını istemiyordu. Öte yandan adım atmazsa kendi kendini yiyip bitirecekti. 

Stefanie'nin gülüşüne meraklı gözleri eşlik etti. ''Ne için geldin? Tim'in durumunu sormaya mı?'' 

Stefanie Toby'nin işini hiç de kolaylaştırmıyordu. Onu görmeye gelmiş olmak ya da onunla konuşmak istemiş olmak suçmuş gibi hissettiriyordu şimdi. 

''İşin bitti mi, Stefanie?'' dedi Toby tüm cesaretini toplayarak. Reddedilirse bu dükkana bir daha nasıl gelecekti bilmiyordu.

''Evet, bitti. Neden?''

''Bir şeyler içelim mi?''

O gün Toby ona nasıl hissettiğini söylemişti. Stefanie başta sessiz kalmıştı Toby'nin tam bir beyefendi olduğunun farkındaydı, onu incitmek istemiyordu fakat daha önce onun hakkında hiç duygusal anlamda düşünmemişti. Ertesi gün bunu Scott ve Erin ile paylaşmıştı. İkisi de ona Toby'ye bir şans vermesini söylemişti, tabi kendini hazır hissediyorsa. Stefanie, birinin duygularıyla oynamak istemiyordu ama hazır hissedip hissetmediğini denemeden bilemeyeceğini düşünüyordu. Belki de bu yüzden ona bir şans vermeliydi. 

They Don't Know About Us 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin