21

534 36 14
                                    

Bütün bölümü multideki şarkıyla okuyun bence şiddetle tavsiye edilir

------

Zayn ağlamaktan kan çanağına dönen gözlerini bir kez daha sildi.

Karmakarışıktı. İçi cayır cayır yanıyordu. Dört yılını, koskoca dört yılını huzurundan uzakta geçirmişti. Hem kendine hem kızına hem sevdiği kadına korkunç şeyler yaşatmıştı.

Bu kadar zor muydu gerçekten onu dinlemek?! Neyin gururunu yapmıştı bunca zaman boyunca?! Aklının başına gelmesi için ibret alacağı olayların olması mı gerekiyordu?! Katherine'in çocuğunu kaybettiğini öğrenmeseydi taşa dönmüş kalbi hiç çatlamayacak mıydı?! İtiraf edemeyecek miydi kendine Mags'ini deliler gibi özlediğini?

Direksiyona bir kez daha yumruğunu vurdu ve başını eğip hıçkırıklarını serbest bıraktı.

Ne istemişlerdi onlardan? Her şey çok güzeldi, mutluydular ve bir çocukları olmuştu. Kimseye zararları yoktu. Neden dolandırmışlardı sevdiği kadını? O fotoğrafları neden göndermişlerdi Zayn'e? Bu şerefsizliği kim yapmış olabilirdi ki?! Onların mutluluğunda kimin gözü olabilirdi?!

Zayn başını kaldırdı ve burnunu çekti. Ardından arabasından indi. Ayakları ona yapmamasını söylese de girdi o binaya. İçindeki yangın öyle şiddetliydi ki kendini Thames Nehrine atsa yine sönmezdi. Atlas okyanusunu yüzerek geçse yine sönmezdi. Acıyı bütün hücrelerinde hissediyordu.

Asansöre bindiğinde aynadan kendine bakmadı. Berbat göründüğünü biliyordu. Umurunda olduğu da söylenemezdi.

Asansör ineceği katta durduğunda yer çekimi ağırlaşmış gibi hissetti. Ayaklarını hareket ettirmekte zorlanıyordu.

Sonunda dışarı çıktığında derin bir nefes alıp verdi ve tekrar ağlamamak için yanağının içini ısırdı.

Ağır adımlarla kapısına doğru yürüdü. Belki evde değildi, bilmiyordu. Ama evde değilse onu kapıda bekleyecekti. Dinlemek istiyordu onu. Anlatmasını istiyordu. Kendinden son derece nefret etmek istiyordu. Ona yaşattıklarını dinlemek ve kendinden tiksinmek istiyordu.

Zile bastı ve elini yavaşça geri çekti. Şu an boş bir levha gibiydi. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu, kalbini dinliyordu sadece. Doğru veya yanlış bilmiyordu.

Maggie Alisa'nın geldiğini düşünmüş ve gülümseyerek açmıştı kapıyı. Karşısında Zayn'i görünce şaşırmış ve yüzündeki gülümseme yok olmuştu. Onu görmeyi beklemiyordu. Hele hele gözleri kan toplamış, dağılmış, dudakları çatlamış, tam bir enkaz gibi görünen Zayn'i hiç hiç beklemiyordu.

"Z-Zayn?" dedi şaşkınlıkla.

Zayn yarı açık olan kapıyı eliyle iterek açtı ve ani bir hareketle Maggie'ye sarıldı.

Maggie öylece kalakalmıştı. Neler olduğunu bilmiyor ve anlam veremiyordu. Zayn sarhoş olabilir miydi?

"Neler oluyor?" diyebildi.

Onu itmeye çalışsa da becerememişti. Ne yeteri kadar güç kullanmıştı ne de Zayn onu bırakmak istemişti.

"Anlatmanı istiyorum." dedi Zayn. Sesi titremişti. "O gece neden dönmediğini, dükkan için neden benden para almak istemediğini, oradayken ne kadar korktuğunu, seni nasıl kandırdıklarını, her şeyi. Anlat bana, dinlemek istiyorum." dedi.

Maggie'nin kaşları çatılmıştı. Bütün bunları nereden öğrenmişti Zayn?

Alisa, tabi ki.

Maggie ellerini Zayn'in göğsüne koydu ve onu itti.

Hafızasının derinliklerine gönderdiği bu olaylar tekrar su yüzüne çıkınca Maggie'nin canını acıtmıştı.

They Don't Know About Us 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin