45-Melekler,güzel kalbinden öpsün sevgilim.(final part 1)

Start from the beginning
                                    

"Melekler,güzel kalbinden öpsün sevgilim."

Ve sonra kapı sesi...

Titreyen ellerimle yüzümü kapattım ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Kendime olan sinirimle duvarı yumruklamaya başladım. Her sert vuruşumda daha çok canım yanıyordu ama umurumda değildi. Elimin üstü duvara vurduğum için derisi soyulmuş ve kanamaya başlamıştı. Yaslandığım duvardan kayarak yere oturdum.

Bir yanım umut...Bir yanım intihardı.

Bir yanım uçurum, bir yanım beklentiydi.

Zamanla artan ağlamalarımın sesi evde yankı yapıyordu. Merdivenlerde duyduğum koşturma sesiyle birlikte Kader'i benim yanımda buldum. Yaralı ellerimi hemen avucunun içine aldı. "Sen delirdin mi ? Ne yaptın ellerine ?"

Eğdiğim başımı kaldırdım. "O,o gitti..." diyerek daha da ağlamaya başladım. Önüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına attı ve bana sımsıkı sarıldı. "Acını anlıyorum Rüya...Ama şunu sakın unutma ki : Her gözünü kapayan uyumaz,her veda eden de gitmiş sayılmaz."

Sarılmayı bıraktı ve baş parmağıyla akan göz yaşlarımı sildi. Daha sonra yanağıma küçük bir buse kondurdu. "İstediğin kadar ağla,burada göz yaşlarını silecek ve senin arkanda duracak bir arkadaşın var."

Sözleriyle daha da duygulanmıştım. Ona tekrar sarıldım. "İyi ki varsın Kader. İyi ki senin gibi bir arkadaşım var."

Saçlarımı teselli edercesine okşadı ve konuştu. "Sen de iyi ki varsın deniz gözlüm."

Sesinde bir ağlama havası hissettiğim için hemen kaşlarımı çattım ve ondan ayrıldım. "Yaaa,sen neden ağlıyorsun ?"

"Sen ağlayınca benim de ağlayasım geldi. Çocukken elindeki dondurmayı düşürünce ağlamıştın,sen ağlıyorsun diye ben de kendi dondurmamı bilerek yere düşürmüş ardından bende ağlamıştım hatırlıyor musun ?"

O anı hatırlayınca ağzımdan küçük bir kıkırtı çıktı. "Evet, hatırlıyorum. Külah dondurmanın bir topu dört liraydı ve biz dört top almıştık. O dondurmaya verdiğimiz para, ayrı bir ağlama konusu..." dedikten sonra tekrar güldüm.

"Ha şöyle ya, nihayet seni güldürmeyi başardım."

Gülümseyerek başımı yere eğdim. Dışarıdan gülüyor gibi gözükebilirdim ama içimde fırtınalar kopuyordu. Ben yine düşüncelere dalarken Kader elime pansuman yapmak için yardım çantasını getirmişti.

"Uzat elini bakıyım."

Acıdan yanan elimi ona uzattım. Bilmediğim kahverengi ilacı pamuğa sürüp yaramı temizlemeye başladı. "Hem birazda olumlu yandan bakmalısın. Ayrı kaldığınız bu süreçte, bol bol düşünme fırsatınız olacak. Birbirinizi özleyecek ve değerinizi anlayacaksınız."

Artık ağlamayı kestim ve ciddileştim. Bir bakıma söyledikleri doğruydu.

"Ama ya gelmezse ?"

Temizlenen elimin yara olan kısımlarına yara bandı yapıştırdı ve çantayı kapattı. Boğazını temizleyerek yine bana mantıklı gelen cümleler kurdu. "Gitmek isteyen bahane,kalmak isteyen çare üretir. Seni gerçekten seviyorsa gelir,gelmezse de yolu açık olsun. Ama Kaan'ı tanıdığım kadarıyla sensizliğe dayanamaz Rüya."

Derin bir nefes alarak söylediklerini düşündüm. Bana kırılmakta veya kızmakta haklıydı ama geri dönerdi değil mi ?

"Hadi gel dışarıya yürüyüşe çıkalım. Biraz temiz hava almış olursun." Uzattığı elini tutarak ayaklandım. Kolunu omzuma atmasıyla kafamı ona yasladım. Birlikte evden çıkarak ormanın doğallık kokan havasında yürümeye başladık. Ne zamandır onunla dertleşmediğimiz için merak ettiğim soruları ona sordum.

AYICIKWhere stories live. Discover now