Bir odanın kapısı açılmıştı ve içinden de benim kabağım çıktı. Elimdeki eşyaları alırken söylenmeden de edemiyordu.

"Lan bir kere de yalnız kalalım ya. Bir kere de seni doya doya seveyim."

Eline aldığı poşetleri bıraktırdım ve yüzünü bana çevirmesini sağladım. Yüzünü ellerime alıp kendi yüzüme yakınlaştırdım. "Kendimizi odaya kilitleriz, hiçbir şey yapamazlar." Kaan bu fikri beğenmiş olamalı ki hemen gülümsedi."Sende az şeytan değilsin be hatun."

Son dediği 'hatun' kelimesine yüzümü buruşturup yüzündeki ellerimi çektim. "Iyy bu kıro tavırlarını hiç sevmiyorum Kaan. Git şu köşede geber."

Bunu  Kaan'a Herifim diyen kız söylüyor.Neyse orayı fazla karıştırmayalım biz...

Onun yanından gidiyordum ki parmaklarımın ucuna kendi parmaklarını değdirdi.

"Gitme Rüya...Beni sensiz bırakma."

Nesin sen ya ? Kadir inanır dublörü mü ?

Onun kurduğu oyunu bozmamaya karar vererek eski Türk filmlerinde olduğu gibi kafamı sola çevirerek parmağımı ısırdım.

"Gitme kujum, seni çok seviyorum."

Yüzümü ona çevirerek ağlarmış gibisince baş parmağım ve işaret  parmağımla burnumu tuttum. "Gitmek zorundayım. Anam izin vermiyor."

"Nayıııırr. Nolaamaz."

Birkaç ağlama taklidi ve tekrar ona baktım. "Biz ayrı dünyaların insanlarıyız Kaan."

Kaan beni kendine çekti ve elime küçük bir buse kondurdu. "Bu bir engel değil kujum."

Ben ona saf kız bakışları atıyorken o bana daha da yaklaşıyordu. "Şimdi seni öpeceğim,sonra bana tokat atacaksın tamam mı ?  Ben de yere düşerken ağzımla 'ŞLAP' sesi çıkartacağım."

Gülerek başımı salladım. Biz gerçekten delinin tekiydik. Resmen koridorun ortasında durmuş Türk dizisi çekiyorduk.

Bana sırıtarak yaklaşırken bir kişinin sesini duymamızla o tarafa döndük. 

"Durun ! Siz evlenemezsiniz çünkü kardeşsiniz."

Kader'e gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Oyunu bozmayıp devam ettirdim.

Ağzımı şaşırmış gibi yaparak elimle kapattım ve yine başımı sola çevirdim. Kaan ise bunu devam ettirmeyip gülmeye başlamıştı.

"Yaaa devam ettirmen gerekiyordu !"

Gülmeye devam ederken kendi odasına doğru yürümeye başladı.  "Ya nereye gidiyorsun ? Odamın yerini söyle bari."

Beni duymamazlıktan gelmiş ve çoktan odasına girmişti. "Öküz !"diye ciyakladığımda hala daha da tepki vermemişti.

Ben onun arkasından mal gibi bakarken Kader yerdeki poşetlerin yarısını aldı."Ben biliyorum senin odanı, gel götüreyim."

Büyük bir of çekerek Kader'in yönlendirdiği odaya ilerledim. O koridor biraz karanlık olduğu için telefonumun el fenerini açmıştım. Beyaz kapısının kulpuna elimi uzatıp açtığımda bembeyaz ışık gözümü kör etmişti.

"Bismillahirrahmanirrahim. Beyaz ışığı gördüm Kader ! Ben ne ara öldüm ? Kaan'a dayanamayıp liseli ergenler gibi bileğimi mi jiletledim ? Vatan'ın çoraplarından birini yanlışlıkla yiyip, zehirlendim mi ?"

Arkadan yediğim darbeyle kendimi birden yerde buldum. "Mal mısın Rüya ? Telefonun el fenerini gözüne tutuyorsun."

Bana doğru olan telefona bakıp "Ha." diye bir ses çıkardım. Kafamı yukarıya çevirip ellerimi dua etmek için açtım. "Allah'ım bu genç, güzel yaşımda canımı almadığın teşekkür ederim."

AYICIKWhere stories live. Discover now