7

6.1K 276 35
                                    


7. Bölüm

Eve geldiğimizde saat sekizi henüz geçiyordu. Direkt kaldığım odaya girip giyinme odasına yöneldim. Getirdiğim eşyaları pufa bırakarak içerisinden siyah bir eşofman ve v yakalı bir tişört çıkardım. İç çamaşırlarımı da alıp banyoya geçtim. Kısa bir duşun ardından üzerimi giyinip havlu ile saçımın suyunu aldıktan sonra havluyu kapının arkasında duran kalorifer çuvuklarının üzerine asıp banyodan çıktım. Saçımı taramazsam sonra taramak zor olacaktı ama Celasun çıkmadan yetişmek istiyordum. Havluyu bırakıp salona geçtim. Celasun oturduğu koltuktan kalkıp çıktığım odaya yöneldi. Tabi üzerini değiştirecekti. Bana doğru dönerek kısa bir bakış atıp konuştu.

"Saçlarını kurut."

Tişörtümün önünü ıslatan ıslak saçlarımı arkaya doğru iterek koltuğa oturdum.

"Böyle iyi sen işine bak."

Gözleri üzerimde kısa bir tur atıp odaya girdi. Sehpada ki kumandayı alıp televizyonu açtım. Ayaklarımı da sehpaya uzatıp kanallar arasında tur atmaya başladım. Bir yandan da Celasun'u evde tutmak için bahane arıyordum. Acaba biraz yakın davransam gitmekten vazgeçir miydi? Bunu denemeden göremezdim. Tanımadığım birinin evinde tek başıma kalmak istemiyordum. Yoksa Pelin'ciği ile görüşmesi umrumda falan değildi. Odanın kapısı açılınca bakışlarım oraya kaydı. Altına koyu siyah bir kot pantolon giymiş üzeri ise çıplak kapıda az önce benim kullandığım saç havlusu ile saçlarını kuruluyordu. Saçından düşen bir kaç damlanın yapılı göğsünden aheste aheste süzülüşünü ağzım açık vaziyette izledim. Bu güne kadar böyle şeylerden asla etkilenmemiştim. Gerçi bu vaziyette bir adamda görmemiştim ya neyse. Yabancısı olduğum duygular kafamda dönerken gözlerimi yakalanma korkusu ile çekip televizyona sabitledim. Kısa süre sonra koltuğa yanıma oturdu. Göz ucu ile baktığım da siyah bir tişört giydiğini görünce rahatladım. Madem tişört giyeceksin ne diye kapıyı açıp oranı buranı sergiliyorsun dememek için kendimi tuttum. Koltukta bir bacağımı altıma alıp ona döndüm.

"Kahve içer misin?"

Tek kaşını kaldırıp yüzüme baktı.

"İşim var çıkacağım."

Tabi ya Pelin Hanım bekliyordu. Biraz yanına yaklaşıp gülümsedim.

"Bir kahve içecek kadar vaktin yok mu?"

Yakınlaşmama tepki olarak önce yüzümde ki gülümsemeye takılı kaldı gözleri sonra bir eliyle ıslak saçlarıma dokununca yüzümde ki gülümseme soldu. İçimde bir heyecan titreşimi meydana gelirken konuştu.

"Önce saçlarını tarayıp kurut. Sonra kahveyi yap içelim. Olur mu?"

Şu an saçlarını kes gel dese onaylayacak kıvamdaydım. İlk defa yakınlığı güzel hissettirmişti. Rahatsız olmamıştım. Başımı sallayarak cevap vermeden kalkıp odaya girdim. Kapının arkasına sırtımı verip bir kaç dakika sakinleşmeyi bekledim. Sonra banyoya girip önce saçımı taradım. Hala nemli olduğu için çok üzün sürmedi. Daha sonra dolapta gördüğüm kurutma makinasını çıkarıp fişe taktım. Saçlarımı kurutup kabarmaması için yanımda getirdiğim sıvı krem spreyi bir kaç kez saçıma sıktım. Kokusu burnuma ulaşınca gülümsedim. Bu kokuyu seviyordum. Taze bahar kokusuydu bu bu spreyden başka bir şey asla sürmezdim saçıma Celasun aklıma gelince elimdekileri yerlerine bırakıp çıktım. Koltuk boştu beni başından savuşturup gitmiş miydi? Mutfak amerikan tarzında olduğu için buradan kısmen görünüyordu. Hızlı adımlarla mutfağa girip baktım. Evet gitmişti. Ellerimi tezgaha yaslayıp dolapları ayıran küçük pencereden görünen manzaraya daldım. Yarı şehrin ışıkları yarı deniz görünüyordu. Işıltılı  zenginlerin hayatı koyu mavi deniz ile tam da burada buluşuyordu. Arkamda birini hissetmemle çığlık atıp elimi ağzıma görürdüm.

BENNURWhere stories live. Discover now