[8]

1.1K 91 6
                                    

"Günaydın

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Günaydın."

Tanıdık sesle arkamı döndüm. Bu Jungkook'tu. Üstünde okul üniforması, sırtında çantası ile otobüs durağında duruyordu. Eve gitmek için beklediğim otobüs durağı değil, evden okula gitmek içim beklediğim otobüs durağındaydık. Ayrıca okul ya da dershane çıkışı değil, okula gidiş saatiydi.

"Günaydın?" dedim şaşkınlıkla. Gülümseyerek yaklaştı ve elini omzuma atarak "Artık ben de eskisi gibi bir öğrenciyim." dedi. Onunla görüşmeyeli sadece üç gün olmuştu. Cuma, cumartesi ve pazar gibi kısa üç gün içinde ne olmuş olabilirdi ki?

Yüzünü yüzüme yaklaştırdı ve kulağıma fısıldadı: "Babam olacak adam uyuşturucu alım satımına başlamış. Eline de iyi para geçmeye başlayınca bana iyi davranmaya başladı. Artık çalışmak zorunda değilmişim. Okula gidebilirmişim."

Fısıldamayı bırakıp benden uzaklaştıktan sonra iç çekti: "Bir sene boyunca okumadığım için 98 doğumlularla aynı sınıfta olacağım. Herkesten bir yaş büyük."

Gözlerim büyüdü: "Sen 97 doğumlu musun?" Jungkook sakin bir şekilde "Evet." dediğinde "Şuben ne bari?" diye sordum. Gülümsedi: "B"

Biraz heyecanlandım, gülümsememi içimde tutamadım ve yerimde hafifçe zıplayarak "Aynı sınıftayız." dedim. Şok olmuş bir şekilde bana bakıp "Gerçekten mi?" dediğinde kafamı aşağı yukarı salladım: "Ayrıca, en büyük sen değilsin. Sınıfımızda üç senedir kalan biri var."

Küçük bir çocuk gibi kıkırdadı. Kısılan gözleri, tavşan dişleri, yerinde duramayışı ve ellerini yumruk yaparak sevinmesi o kadar sevimliydi ki! Başına gelen her şeye rağmen en ufak bir şeyden mutlu olabiliyor gibi gözüküyordu. Ona imrendim.

Birden sevinç gösterisini durdurup sinsi bir bakış attığında, aslında gerçekten sevinmediğini, yalandan sevindiğini, anladım. Oysaki, çok gerçekçiydi. Kafa hafif bir fiske attı: "Özellikle senin olduğun sınıfı seçtim."

Kaşlarımı çattım ve "Ne?" dedim. Dudaklarını büzerek omuz silkti: "Babama 'Yuju adlı öğrenci hangi sınıftaysa o sınıfta olmaktan memnun oluruz.' demesini söyledim. Müdüre aynen öyle söylemiş, müdür de kabul etmiş."

Biraz şaşırsam da onun adına mutlu oldum. Okula geç başlasa da bir arkadaşı olacaktı. Okula başlar başlamaz, onu tanıyan biri olacaktı.

O gün Jungkook'un benimle konuşmasına anlam verememiştim. Hangi insan otobüs durağında karşılaştığı kişiyle durduk yere konuşmaya başlardı ki? Hangi insan sadece on dakikalığına konuştuğu insanı diğer günlerde de beklerdi ki? Yalnız olan bir insan, bunları yapardı. Konuşmaya ihtiyaç duyan bir insan, bunları yapardı.

Otobüsü beklediğimiz anda karar verdim: Ne olursa olsun, Jeon Jungkook'un yanında olacaktım. Ne olursa olsun, onu bırakmayacaktım. Bir sürü arkadaş edinse de, onu bırakmayacaktım.

(Bölümü gerçekten uzun süre sonra sizlerle paylaştığım için çok özür dilerim. Birtakım kişisel sorunlardan dolayı buraya pek vakit ayıramadım. Bu yüzden bugün iki bölüm birden yükleyeceğim ^_^)

Nephente[s] • JJKWhere stories live. Discover now