Aradan yıllar geçmesine rağmen kurtlara olan nefreti hiç geçmeyen Kırmızı, derin bir nefes almış.

"Aklını kullan Kırmızı. Bu sapık Kurt'la başa çıkabilirsin."

Ağaçların arasından yükselen kıkırtıyı duyan Kırmızı, deli gibi çarpan kalbinden nefret etmiş. Sapık dediği Kurt'tan nefret etmesi gerekirken kalbinin, Kurt'un sesini duyunca bile neden deli gibi çarptığını anlamamış hiç.

"Sana asla teslim olmayacağım. Asla!"

Duyduğu hışırtı ile birlikte Kırmızı hem deli gibi korkmuş hem de heyecanlanmış. Ne üzerindeki ince kırmızı geceliğe ne de  yalınayak olmasına aldırmadan koşmaya başlamış. Arkasına bir kez bile bakmadan bütün gücünü kullanıp dakikalar boyu durmadan koşmuş.

"Kırmızı!"

Kurt'un sesini duyunca bacaklarını çizen çalılara inat daha da hızlanmış.

"Kırmızı, artık pes et. Beni uğraştırmaktan zevk mi alıyorsun?"

Yaşadığı gerilim dolu hareketli anlara ciğeri ve kalbi isyan eden Kırmızı, avcı tarafından ham yapılmaktan korkan ürkek bir ceylan gibiymiş. Ancak yine de pes etmemiş. Başına gelecekleri hissedip inatla vücuduna karşı koymuş.

"Şimdi değil. Lütfen, biraz daha dayan."

Bir anda ağaçlardan havalanan kuşların kendisine "Artık pes et Kırmızı," diye telkinde bulunduğunu duyan kız deli gibi bağırmaya başlamış.

"Asla! Asla!"

Kırmızı'nın peşinde olan Kurt, minnetle kuşlara teşekkür etmiş.

"Borcumu ödemek benim için şereftir dostlarım."

Yıllardır sabırla beklediği avına bu kadar yaklaşmışken hata yapmamak adına Kurt, deli gibi akan kanına rağmen sakinliğini korumuş. Kırmızı'nın sesinin geldiği tarafı kolaylıkla tayin etmiş.

 Sonrası ise Kırmızı için felaket olmuş. 

Her adımda kokusunu takip eden Kurt tarafından ele geçirilmesi an meselesiymiş zavallı kızın. En sonunda ormandan kurtulmuş. Daha hızlı koşacağını fark eden Kırmızı her şeye rağmen mutlu olmuş. Nereye gittiğine dikkat etmeden koştuğu için sonunda yolun bittiği noktaya gelmiş. 

 Arkasında kendisini takip eden Kurt'un içinde bulunduğu orman, önünde ise uçurum varmış. Ani bir kararla batıya doğru koşmaya başlamış. Batmaya yüz tutan güneşi takip etmiş solunda kalan ormanı umursamadan. birkaç dakika sonra karşısına çıkan ufak şelaleyi görünce sinirden ağlamaya başlamış. Tek çaresinin doğuya gitmek olduğunu fark etmiş. Hızla geriye dönmüş. Ancak  ormandan çıkan Kurt'u görünce olduğu yerde kala kalmış. Göğsü hızla inip kalkarken yeni doğan bir tayın güçsüzlüğünde olan bacaklarına söz geçirememiş.

"Yaramaz Kırmızı, peşinde koşmamdan zevk alıyorsun değil mi? Yalnız sana kötü bir haberim var. Artık kovalamaca bitti. Şimdi sana karşı nazik olmamı istiyorsan akıllı bir kız ol ve kollarımın arasına gel."

Kırmızı, kendisi paramparça bir haldeyken Kurt'un sanki hafif bir yürüyüşten yeni gelmiş gibi olan haline kıskançlıkla bakmış.

"Asla senin kucağına gelmem. Asla seninle olmam. Duydun mu beni? Asla!"

Kırmızı sözlerini tamamlar tamamlamaz kaçmak için yeni bir hamlede bulunmuş. Aynı anda karşı atağa geçen Kurt, yer yer yırtılmış geceliğinden arsızca kendini teşhir eden Kırmızı'nın tenine bakmış gözünü karartan bir şehvetle. Kırmızı daha ne olduğunu anlayamadan Kurt, kızı kucaklamış. Yükseklik korkusu olan Kırmızı, Kurt'un kendisini suya atacağından korkup can korkusuyla düşünmeden Kurt'a sarılmış. Kolları ve bacaklarıyla sımsıkı yapıştığı Kurt'a "Beni sakın bırakma," diye bağırmış.

"Beni sakın bırakma."

Kurt, kızın söylediklerine keyifle gülmüş ve Kırmızı'yı cevaplamış.

"Asla bırakmam."

Kurt'un acımasız pençesine düşen zavallı Kırmızı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kurt'un acımasız pençesine düşen zavallı Kırmızı

Kurt'un acımasız pençesine düşen zavallı Kırmızı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kırmızı ve Kurt +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin