28.Bölüm

337 17 4
                                    

Selin ailesinin yanında İstanbula dönmüştü bense sıkıntıdan patlamak üzereydim. Babam taburcu olmuştu ama artık yürüyemiyordu burada bizimle kalıyordu. Diğer karısı ise bu zamana kadar onu hiç aramamıştı. Babam sürekli pişmanlıklarından bahsediyor ve özür diliyordu. Onu çoktan affetmiştim. Ne olursa olsun pismandı ve onu bir daha kaybedemezdim.. Aşağı kata annemlerin yanına indim her zaman ki gibi hiç konuşmuyorlardı. Bende sessizliği bozarak konuştum.
"Size pasta yapayım mı?"
"Sen nasıl istersen kızım"
"Tamam o zaman, kakaolu pasta yapıyorum en sevdiğinden" diyip gülümsedim. Annem bana kötü bir bakış attığında
"Sana da çilekli yapıyorum annecim"
Deyip mutfağa girdim ve malzemeleri çıkarmaya başladım.
***
İki pastada hazır olduğunda gülümseyerek tabaklara kattım ve salona girdim. Çilekli pastayı anneme , kakaolu pastayı babama uzattıktan sonra hazırladığım çayıda fincanlara katarak annem ve babama uzattım. İlk babam konuştuğunda ona baktım.
"Eline sağlık kızım çok güzel olmuş"
"Afiyet olsun baba"
"Mm uzamıştı.dedi annem ona da gülümsedim bir süre öylece oturduk. Yanımda duran telefon titreşim sesini duyduğumda babamın telefonu olduğunu gördüm. Mesaj gelmişti ve üstünde Seda yazıyordu. Kaşlarım çatılarak telefona baktım ve gizlice telefonu alıp şortumun cebine koydum.
"Şey ben yukarı çıkayım ders çalışacağımda"
Diyerek ayağa kalktım.
"Kızım otursana biraz odadan çıktığın yok zaten!"
"Tamam anne geleceğim birazdan" diyerek seri adımlarla odama girdim ve kapımı kilitledim. Babamın telefonunu açarak mesajlara girdim.
*Seda*
-kadir para göndermen gerek param kalmadı sıkışığım.
Kaşlarım hiç olmadığı kadar çatılırken başka mesaj olmadığını gördüm. Büyük ihtimalle mesajları silmişti. Babam yerine mesajı ben attım.
+Ne parası gene artık bana mesaj atma
-Adresini biliyorum Kadir o adamlara adresini atarsam neler olacağını çok iyi biliyorsun öyle değil mi?

Kaşlarım iyice çatıldı.

Birden telefonumun melodik sesi kulaklarını doldurduğunda yerimden sıçradım. Kendi telefonuma baktığımda Ateş arıyordu.Bir süre telefona baktıktan sonra açtım.
"Alo"
"Melis?"
"Efendim?"
"Nasılsın?"
"İyiyim"
"Bir şey mi oldu sesin kötü geliyor"
"Yok bir şey ya başım ağrıyorda biraz"
"Melis doğruyu söyle"
"Ateş iyiyim kapatmam gerek" diyerek telefonu yüzüne kapattım. Bunu asla Ateşe karşı yapmazdım ama babamla konuşmam gerekiyordu. Bizden daha ne saklıyordu? Telefondaki mesajlaşmaları ekran görüntüsü alarak kendime attım ve mesajları sildim. Ardından aşağı kata inerek telefonu aynı yerine koydum.
"Offf içeride çok bunaldım ya biraz dışarı mı çıksak baba , kız"
Tabii ki annemi de çağırırdım ama bu konuyu şu anlık annemin öğrenmesini istemiyordum. Annem bana yine kötü bakışlarını attığında
"Annecim yarında seninle gideceğim söz"
Annem hiçbir şey demediğinde kızdığını anlamıştım.
Babam da beni onaylamıştı. Babamın tekerlekli sandalyesinden tutarak kapıya götürdüm ve dışarıya çıkardım.
"Parka gidelim mi?"
"Gidelim" dediğinde parka doğru yürümeye başladım.
***
Parkta ıssız bir yere oturduğumuzda babamın yüzü gergin görünüyordu. Sürekli etrafa bakınıyordu.
"Bir sorun mu var baba?"
"Y-yok kızım ne sorunu"
Babamla alıştıra alıştıra konuşmaya çalışıyordum. Çünkü hastaneden daha yeni çıkmıştı ve ona söylediğim bir şey vücuduna etki edebilirdi.
"Baba varsa lütfen söyle"
"Kızım yok bir şey"
Biraz bekledikten sonra konuşmaya devam ettim.
"Bak bir şeyler olduğunu biliyorum."
Babam kafasını bana çevirdi.
"Telefonuna Seda diye birinden mesaj geldi. Adamlardan bahsediyordu ve senden para istiyordu"
"K-kızım"
"Baba kimseye söylemeyeceğim" dedikten sonra devam ettim "lütfen bana anlat ki bir çözüm yolu bulalım bu kendi başına yapabileceğin bir şey değil"
Kafasını yukarı aşağı salladı.
"Tamam anlatacağım. Ama kimseye anlatma Melis bunun bir çözümünü bulacağım"
"Tamam baba söz veriyorum anlatmayacağım" dediğimde babam kararsızca bana bakarak nefesini dışarı verdi. Babama beklentiyle baktığımda konuşmaya başladı.
"Bundan 6 ay önce kumar oynadım"
Şaşkınlıkla babama bakarken devam etti.
"Ve kazanamadım. 10.000 TL sine oynamıştık.. Kumar oynamadan önce de dolandırılmış ve paramın büyük bir çoğunluğunu kaybetmiştim. Kazanacağımı düşündüm ama olmadı. Parayı veremedim ve saklanmaya başladım. Senin yanına geldiğim gün fazla hızdan kaza yapmadım. Sen evden gittikten sonra arabaya binip seni aramaya çıkmıştım ve marketten en sevdiğin çikolatayı almak için inmiştim. Beni orada görmüşler. Onları gördüğümde arabayla kaçarken oldu. Sonrasını hatırlamıyorum"
"Peki Seda?"
"Onla artık konuşmak istemediğimi söylediğimde beni bununla tehdit etmeye başladı. Eğer nerede olduğumu öğrenirlerse hepimiz büyük bir tehlikedeyiz demektir."
Korkuyla kalbim teklerken babamın yanında olabildiğince soğuk kanlı olmaya çalışıyordum.
Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Bu evden hemen taşınmamız gerekiyordu. Ama anneme bunu nasıl anlatacaktık bilmiyordum.
"Şu Seda denen kadın para istiyordu senden"
"Mecbur göndereceğim. Tehlikedeyiz"
***
2 gün sonra:
Bizimkilerin yanında parkta oturuyorduk. Onlar sohbet ediyor ben tek kelime etmiyordum.
"Eee sen ne diyorsun Melis?"
Ne konuda konuştuklarını bile duymadığım için irkildim.
"Anlamadım?"
"Yarın diyoruz sinemaya mı gitsek" dedi Kaya
"Ben yarın meşgulüm biraz siz gidin"
Herkes gözlerini bana diktiğinde
"N'oldu?" dedim.
Mete
"Sende bir şeyler var" dediğinde
"Bir şey yok" diye cevap verdim.
"Melis gözlerime bak bakayım"
Metenin gözlerine baktım.
"Sende kesinlikle bir şeyler var"
"Kızım söylesene neyin var?" Fatih konuştuğunda
"Yok bir şeyim ya" diye direndim.
"Ya zorlamayın kız belki özel gününde"
Emre bunu dediğinde gözlerimi kısarak ona baktım. Ortamda bir süre sessizlik oluştu. Bu sessizliği telefonumun sesi bozdu. Ateş arıyordu. 2 gündür beni sürekli arıyordu ama ona hiçbir şey anlatamıyordum. Ama anlatmak çok istiyordum. Banklardan kalkarak biraz uzaklaştım ve telefonu açtım.
"Alo"
"Melis konuşmak ister misin?"
"Ne konuda?"
"Birkaç gündür bir sorun var Melis ve sen anlatmıyorsun"
Bu konuyu içimde tutmak bende istemiyordum ama şu an kimseye bu konudan bahsedemezdim. Babam içindi.
"Yok canım yorgunum biraz ondandır"
"Melis.. Bana her şeyi anlata bilirsin ."
"Ateş sana bir şey yok diyorum! Zorlama beni!"
Diye bağırdığımda grubun gözlerini üzerimde hissettim. Çok fazla tepki gösterdiğimi anladığımda pişman olmuştum ama iş işten geçmişti.
"Sen kesinlikle iyi değilsin Melis. Kafanı toparlamaya çalış. Kapatıyorum tekrar arayacağım."
Ateşin benim bu tepkime hiç sinirlenmemesi derin bir nefes almamı sağladı. Bir sorunum olduğunda ne yaparsam yapayım asla ses çıkarnazdı.
"Melis sen iyi misin?"
Yanlarına giderek ofladım ve ellerimi başımın üstüne koyarak öylece bekledim.
"Lütfen artık soru sormayın"
Dediğimde herkes sustu.
"Kafalı toparlamam gerek" dedikten sonra telefonun tekrar çalmaya başladı. Babam arıyordu. Tekrar onlardan uzaklaşarak telefonu açtım.
"Alo"
"Kızım eve gelmen gerekiyor"
"Tamam baba geliyorum hemen"
Diyerek telefonu kapattım grubun yanına giderek
"Benim gitmem gerekiyor sonra görüşürüz"
Dedikten sonra herkesden cevap aldıktan sonra seri adımlarla eve yürümeye başladım.
Eve geldiğimde kapıyı çalarak açılmasını bekledim kapıyı babam açtı. Eve girerek etrafa bakındım.
"Annem yok mu?"
"Markete gitti" kafamı yukarı aşağı salladıktan sonra
"N'oldu baba?"
"Seda"
Şu Seda denen kadının evini basıp saçbaş yolmama az kalmıştı.
"Yine mi para istiyor o aptal kadın"
Dedim kendimi tutamayarak.
"Evet.. Ama daha fazlasını"
"Ne kadar fazla?"
"5000 TL"
Sinirime hakim olmaya çalışarak koltuğa oturdum.
"Baba bir an önce bu evden taşınmamız gerek"
"İnternetten ev aramalarına başladım kızım. "
"Baba biz bunu ikimiz halledemeyiz"
"Melis kızım şimdilik kimseye söyleme kimseye güvenemeyiz"
"başa çıkamıyoruz Baba"
Dışarıdan kapı sesi geldiğinde sustuk.
Annem gelmişti. Annem geldiğinde gülümsemeye çalışarak
"Hoş geldin anne" dedim.
"Hoş buldum kuzum erken gelmişin"
"Öyle oldu" dedim.
Annem mutfağa girerek malzemeleri bıraktı. Bense koltukta oturup ellerimi kafama koymuş öylece duruyordum. Babama oldukça sinirliydim ama bir şey söylemiyordum. Neden oynamıştı ki?
Ve İstanbuldaki oldukça büyük ve lüks evi satmış ve parasını o Seda denen kadına yedirmişti. Bu sinirime o kadar dokunuyordu ki kendimi içime kapatmıştım. Sinirimi bile çıkaramıyordum.
Telefonum çalmaya başladığında düşüncelerimden arınarak telefonuma baktım. Bu ara çok fazla arama oluyordu.
Mete görüntül arıyordu. Büyük ihtimal bütün grup onun yanındaydı. Çünkü onların yanından yeni geliyordum.
"Ben odama çıkıyorum" diyerek koşar adımlarla merdivenden çıktım ve odama girdim. Ve görüntülü aramayı açtım. Bizim grubun tamamı oradaydı.
Kaya; "hoş geldiniz hanımefendi" dediğinde gülümseyerek
"Hoş buldum beyefendi" dedim.
"Yarın bizimle gezmeye lütfeder misiniz?"
Hiçbir şey demediğimde Mete konuştu.
"Bu ara çok içine kapandın, bizimle vakit geçirmiyorsun sensiz olmuyor kızım bütün çılgınlıklar seninle eğlenceli oluyor"
Bu dediğinde gülümsedim. Herkes beni onayladığında gülümsedim.
"Tamam , tamam geliyorum"
"Peki nereye gitmek istersin?"
"Mmm, lunapark"
"Hayhay" dedi Mete
"Yarın seni akşam 6 gibi arabayla alırız"
"Tamamdır görüşürüz yarın"
"Görüşürüz. Bu arada her ne takıyorsan o değerli canını üzme, ve bizi de üzme lütfen"
Bu dediklerine gülerken
"Tamam" dedim ve el sallayarak telefonu kapattım.
Keşke o kadar kolay olsaydı. Babamın belaları yüzünden ne yapacağımı şaşırmıştım.
***
Ertesi gün;
Üstüme askılı bluzumu giydikten sonra altıma dar paça kaprimi giydim. Saçlarımı salınık bıraktım. Saçlarım omuzlarına kadar uzamıştı. Ardından yüzüme hafif bir makyaj yaptıktan sonra sırt çantamı alarak aşağıya indim.
"Ben gidiyorum"
"Tamam kızım çok geç kalma"
"Tamam anne" diyerek telefonuma baktım.
Meteden mesaj vardı.
-Melis geldik biz bekliyoruz.
+Tamam çıkıyorum.
Diyerek kapıyı açtım ve anne ve babama dönerek
"Görüşürüz" dedim.
Bizimkiler kapının önündeydi. Mete daha yeni ehliyet ve araba o yüzden arabayla gidecektik.
Ayağıma sandaletlerimi giydikten sonra arabaya yürümeye başladım. Kaya arabanın kapısının önünde bekleyerek bana bakarken ben gelince
"Hoş geldiniz prenses hazretleri"
Diyerek kapıyı bana açtı. Bunların iyice bana karşı tavırları değişmeye başlamıştı. Hiçbiri bana kars sert konuşmuyor ya da şakasına dahi dalga geçmiyorlardı.
Ben koltuğa bindikten sonra Kaya da yanıma geldi. Arabada Fatih, Mete, kaya , Can , ve Emre vardı. Emreyle artık düşman değillerdi. Sonuçta Emrenin bir suçu yoktu.
"Lütfen bana eskiden nasılsanız öyle olur musunuz"
Dediğimde herkes bana baktı.
"Nasıl?"
"Yani.. Kız olduğumu öğrendiğinizden beri değişik davranıyorsunuz"
"Melis senin kız olduğunu öğrenmeden önce evet farklı davranmamız normaldi ama şu anda böyle davranmamız mümkün değil"
"Her neyse"
Dedikten sonra kollarımı birbirine dolayarak dışarıyı izlemeye başladım.
***
Lunaparka geldiğimizde küçük çocuk edasıyla gülümsedim.
Mete arabayı park ettikten sonra herkes arabadan indi. Kaya kolunu Canın omzuna atarken Canda kolunu kayanın omzuna atmıştı.
"Vayy" diyerek gülümsedim.
"Bakıyorum da kanka olmuşsunuz iyice"
İkiside bana bakıp gülerken
"Tabii kızım, Canın bu kadar eğlenceli olduğunu bilseydim daha önceden arkadaş olurdum."
"İyi iyi," deyip güldüm. Emrede kolunu benim omzuma attığında ayaklarımı biraz kaldırarak bende kolumu omzuna attım.
Mete
"Fatih gel ikimiz baş başa kaldık"
Diyerek elini fatihin omzuna koydu.
Onlara da güldükten sonra Emreyle konuştum.
"Napalım bro?"
"Asıl sana sormalı bro"
"Bana farketmez bro"
"Bana da fark etmez bro"
Mete bize seslenerek;
"Brolar ilk oyuncaklara binelim yemek yersek kusarız bir yerlere sonra, başımıza gelmeyen şey değil"
Herkes onayladığında lunaparka doğru yürümeye başladık.
***
"Hız trenine bineliim"
Diye bağırdım. Ve bir süre duraklayarak hız trenine baktım. Ateşle buraya geldiğimiz ve hız trenine bindiğimiz aklıma geldiğinde içimde bir hüzün oluştu. Onu şu an aramak istiyordum.
"Dünyadan Melise" dedi Mete
"Şey ben Ateşi arayıp geliyorum"
Diyerek onlardan biraz uzaklaşarak Ateşi aradım.
"Melis?"
"Ateş"
"Biraz daha iyisin sanırım"
"İyiyim, sadece seni çok özledim."
"Bende seni güzelim"
"Lunaparktayız hız trenine bineceğiz şimdi keşke sende burada olsan"
"Keşke.."
Fatih bana seslendiğinde hepsinin beni beklediğini gördüm.
"Ben kapatıyorum şimdi eve gidince konuşuruz."
'Tamam "
"Görüşürüz, öptüm"
"Ben de "
Yanlarına gittiğimde biletleri aldıklarını gördüm.
***
Tren hareket etmeye başladığında heyecanla Emreye baktım.
"Hiç bindin mi?"
"Çok bindim"
Dediğinde arka tarafımdaki Cana baktım.
"Sen?"
"Hayır" dediğinde sesi heyecanlı çıkmıştı.
Tren hızlandığında önüme dönerek gülümsedim.Tren birden hızlandığında Metenin çığlığından benim sesim duyulmamıştı. Herkes çığlık atsada en çok Metenin sesi çıkıyordu.
Tren ters döndüğünde arkamdan
"Allahım sana geliyoruuum"
Diye bağıran Canın sesini duyduğumda nefesim kesilene kadar kahkaha atmaya başlamıştım. Emreye baktığımda oda benden farksız değildi. Arkadaşlarımın tepkisine gülmekten korkamamıştım bile.
***
Tren durduktan sonra hâlâ gülmeye devam ediyordum. Herkes ayaklandığında bende kemerimi çıkararak ayağa kalktım. Ama trende oluşan fazla sarsıntıdan dolayı başım dönmüş ve dengemi kaybetmiştim. Tam düşerken Emre belimden tutarak bana baktığında öylece kalakaldım. Bana çok yakın duruyordu ve birbirimize bakmaya devam ediyorduk. Onu hızla iterek aşağıya indim. Bakışları farklılaşmıştı ve bu beni rahatsız etmişti.
"Beni bir daha buna binmem beyaz ışığı gördüm" Canın dediği şeye kıkırdadık.
"Eee napıyoruz?" diye sordum.
"Biraz soluklanalım istersen Melis"
Dedi Kaya
"Tamam"
Deyip bankalara oturduk. Kaya,
"Eeee Melis sen değiştiriyor musun okulu?"
Dedi.
"Evet" dediğimde
"Değiştirme ya sensiz napacağız biz "
"Aa-aa Kaya en çok sen istiyordun gitmemi ne oldu?"
"O bir anlık sinirleydi bizi kandırdığın için"
Kafamı yukarı aşağı salladım.
"Mete ve Ateşin okulu bitti zaten, ee 4dümüz kalcaz bir senemiz kaldı zaten, bende artık risk almak istemiyorum Kaya yaşamadığım şey kalmadı 1 senede kavgasından tut mafyasına kadar"
Dediğimde onayladı. Bir süre sessiz kaldık. Fatih,
"O zaman" dediğinde hepimiz ona baktık.
"Biz senin okuluna gidelim"
Bu dediğine heyecanla gülümseyerek Can, Emre,Fatih ve Kayaya sırayla baktım.
"Yaaa çok iyi olur siz gelsenizee" dediğimde Can konuştu.
"Annem ve babam izin verir mi bilmiyorum"
"Vermezse ben gelir yalvarırım, kapınızın önünde yatarım" dediğimde herkes güldü ve hep bir ağızdan
"Bizde" dediler.
"O zaman" diyerek gülümseyip hepsinin üzerinde gözlerimi gezdirdim.
"Siz kesin geliyorsunuz"
Herkes onayladığın ağzım kulaklarıma varıyordu. Ayağa kalkarak zıpladım.
"Hadii şimdi neye binelim?"
"Kamikaze"
"Artık bunu midem kaldırmaz"
Dedim.
"Dönme dolapa binelim"
Diyen Cana baktım.
"Aaaa o olmaz atlı karıncaya binelim istersen"
Kayanın söylediği Canı bozmuştu. Kayaya sinirli bir şekilde bakıp,
"Bence de dönme dolaba binelim en sevdiğim" diyerek gülümsedim. Aslında yüksekten aşırı korkan biriydim ama herkesin istediği şeye binmek istiyordum ve Canın bozulmasına üzülmüştüm.
"Can şaka yapıyorum biliyorsun değil mi?"
"Biliyorum" dediğinde yüzü biraz düzelmişti.
"Hadi o zamaan" diyerek biletleri almaya gittik.
***
"Biraz daha hızlı gidemez mi?"
Diyen Meteye bakarak göz devirdim.
"Bunun amacı bu Mete manzarayı seyretmek"
"Oda doğru" dedi. Dönme dolap yüksedildikçe geriliyordum ama belli etmemeye çalışıyordum.
"Melis?"
Emreye baktığımda kafasını noldu der gibi salladı.
"Yok bir şey ya"
"Var bir şey" diyen Meteye baktım.
Bu sefer Fatih konuşmuştu.
"Yükseklik korkun mu var?"
Dayanamayarak
"Evet, var biraz" dediğimde Kaya,
"Baya seviyormuşsun dönme dolabı"
Dediğinde
"Offf napayım herkesin istediği şeye binmek istiyorum, hem korkumuda yenmeye çalışıyorum. Hatta sanki biraz yenmeye başladım" diyerek aşağı baktım. Şu an en tepedeydik ve aşağıyı görmem gerilmemi sağlamıştı.
"Korkuyorsan binmeseydik neden söylemiyorsun Melis"
Diyen Cana bakıp
"Aman ya o kadarda korkmuyorum zaten" dedim.
Emrenin gözlerini tekrar üzerimde hissettiğimde ona baktım. Emre tebessüm ettiğinde kaşlarımı çattım. "Vay manzaraya baksanıza"dedi Fatih
"Ben şu an bakıyorum zaten" diyen Emrenin gözleri tam gözlerimdeyken amacın ne der gibi baktım. Herkesin gözleri Emreye döndüğünde bu sözü ağzından kaçırdığını belli ederek gözlerini benden kaçırdı ve
"Yani ben sizden önce bakıyordum harika bir manzara" diyerek ağzından kaçırdığ soru işaretleriyle dolu cümlesini toparlamaya çalıştı.
Dönme dolap durduğunda herkes ayaklandı bende ayağa kalkarak aşağıya indim. Ve tekrar yürümeye başladık.
"Eee şimdi neye binelim?"
"Kamikaze demiştim ama?"
Kayaya bakarak
"Tamam tamam binelim" deyip gülümsedim. Ama gülümsememi yüzümde solduran iki çift göz gördüm ve olduğum yerde dona kaldım. Bunlar Araf ve Savaştı. Arafın etrafa bakan gözleri benim gözümle buluştuğunda biri tarafından arkaya çekildim ve grubun arka tarafına alınmıştım. Grup birden durdu.
Ben korkudan sesimi çıkaramıyordum.
"Ooo kimleri görüyorum nasılsınız gençler?"
Mete
"Sizi görmeden önce gayet iyiydik Savaş o yüzden fazla konuşmaya gerek yok" dediklerinde Araf konuştu;
"Arkanızdaki kız bana çok tanıdık geldi tanıdık mı?"
"Değil " dedi Mete. Emre beni saklamaya çalışırken Savaş ve Araf pes edecek gibi değillerdi.
"Arka tarafa doğru koş tamam mı?"
Dedi Emre.
Yutkunarak kafamı salladım ve arka tarafa doğru koşmaya başladım. Bizimkiler Savaşa engel olsalar da Arafı ellerinden kaçırmışlardı.
Mete Arafın arkasından koşarken, Arafta benim arkamdan koşuyordu. Çok geçmeden biri kolumdan sertçe tuttu. Araftı. Kafamı eğerek yüzümü göstermemeye çalıştım.
"Araf!"
Metenin sesini duyduğumda refleks olarak Metenin oraya baktığımda, salaklığıma lanet ettim. Araf tam gözlerime bakarak kaşlarını çattı.
"Sen.."
Kolumu ondan çekmeye çalıştığımda bırakmadı. Mete onu iterek kolumu ondan kurtardı. Araf şok içinde yüzüme bakıyordu.
"Anlamalıydım."
"Araf git buradan son yaptıklarını unutmadım, biraz daha kalmaya devam edersen ağzını burnunu kıracağım" dedi Mete dişlerinin arasında.
"Anlamalıydım" diye tekrarladı.
Ve devam etti.
"Senin kız olduğunu bilseydim bu kadar ileri gitmezdim" bu neydi şimdi? Pişmanlık mı?
"Sen ne yaptığının farkında mısın ki lan? Kızın boynu morardı, Ateşin bacağına bıçak soktun"
"Hak etmişti"
Bu çocuktan son yaptıklarından sonra aşırı derecede tırsıyordum.
Savaşın uzaklardan kahkahası duyulduktan sonra yanımıza geldi. Diğerleri de gelmişti.
"Sana demiştim kanka, bu çocukta bir şeyler var demiştim. Anlamıştım bunun kız olduğunu anlamıştım." dedi ve devam etti,
"Şimdi ne yapacaksınız? Bunu bütün okula yaydığımızda"
"B-ben okuldan ayrılıyorum zaten" dediğimde bana baktılar.
"Gitmen bir şeyi değiştirmiyor güzel kız o okuldaki imajın belliydi. Ve bunu öğrendiklerinde belki de mahkemeye kadar gideceksin "
İyice gerilerek onlara baktım. Emre desteklercesine elini omzuma koydu ve kulağıma doğru yaklaştı.
"Merak etme senin yanında duran birsürü insan var Melis sadece sakin olmaya çalış seni yalnız bırakmayacağız"
Araf,
"Ama bir anlaşma yaparsak bu küçük sırrı kimse öğrenmez" dedi.
Kaya,
"Neymiş o" dediğinde Araf tam gözlerimin içine bakıp gülümsedi.
"Sevgilim olacak "
Gözlerim irice açılırken öylece kaldım.
"Oğlum sen dayak mı istiyorsun ha? Valla atlayacam üstüne şimdi" diyerek Mete Araf'ın üstüne yürüdüğünde Kaya ve Fatih onu tutmaya çalışıyordu.
Araf bana bakarak tekrar gülümsedi.
"Eee ne diyorsun ?"
"S-sen kafayı mı yedin?"
Ateş bunu duysaydı Amerikadan hışımla buraya gelir Arafı bir güzel pataklardı.
"Kafayı yiyen ben değilim güzelim sonuçta erkek kılığına girip erkek lisesine başlayan ben değilim"
"Bana bir daha böyle hitap etme!"
Diye tısladım ve devam ettim.
"Ve hayır! Seninle asla çıkmam seni alçak herif!, ve zaten bir sevgilim var! Ama olmasa da çıkmazdım!"
Arafın yüzü bir saniyeliğine bozulmuş gibi oldu, sonra çarpık bir gülümsemeyle bana baktı;
"O zaman sen her şeyi göze aldın"
Bu dediğine hiçbir şey diyemeden öylece baktım. Ama o bakışları beni hem korkutmuş hem sinirlendirmişti.
Ona doğru yaklaşmaya başladım Mete ve diğerleri engel olmaya çalışsa da sinirle onlara baktığımda geri çekilmişlerdi. Arafın tam karşısında durarak gözlerinin içine baktım, ve o çarpık gülümsemesine ben de çarpık bir gülümsemeyle karşılık verdim.
"Onca şeyden sonra böyle bir şey demen çok acınası"
Dedikten sonra Araf hiçbir şey demedi kimse konuşmuyor ikimizi izliyordu. Bende konuşmaya devam ettim,
"Ve onca şeyden sonra bunu yapmazsam içimde kalır" diyerek yanağına en sert tokatımı attım ve Arafın kafasının sola doğru dönmesini sağladım. Bizimkilerden birkaç gülme sesi gelmişti. Ama çok geçmeden Araf saçımdan tuttuğunda çığlık attım. Emre Arafa yumruk attığında Araftan kurtulmuştum ama ortalık fena halde karışmıştı. Gelen geçen bize bakıyordu fakat kimse bunu umursamıyordu. Bizimkiler Savaş ve Arafı pataklamaya başlamışken kafama dank etti.
"Bir dakika bir dakika" kimsenin beni dinlediği yoktu o yüzden bağırmak zorunda kaldım.
"BENİ DİNLER MİSİNİZ!"
diye bağırdığımda herkes bana baktı.
"Siz beni şikayet edemezsiniz"
Diyerek Araf ve Savaşa baktım.
"Çünkü Araf sen Ateşi bıçakladın ve benim boğazımı sıktın. Bütün o izlerin fotoğrafı bende duruyor ve senin de okuldaki imajın belliydi. Yani eğer sen beni şikayet edersen ben de seni ederim anladın mı?"
Annem iyi ki fotoğrafları çekmişti.
Bu sefer susma sırası ondaydı.
"Herkesi korkutup kendini yüceltmeye çalışıyorsun ama senin karşında başını eğen biri yok burada anladın mı! Siz bunu yaparsanız bende sizin ne halt olduğunuzu her yere yayarım"
Savaş ve Arafın korktuğu belliydi.
Savaş, "yayamazsın, buna kimse inanmaz" dediğinde güldüm,
"Siz bunu sadece bana ve Ateşe değil ya da Can'a okulun yarısına zorbalık yaptınız sence inanmazlar mı?"
İkisi de hiçbir şey demeyip sinirle yüzüme bakıyorlardı.
"Hadi şimdi söyle de göreyim" diyerek güldüm ve bizimkilere baktım
"Gidelim" diyerek yürümeye başladık
Fatih, "wow bu çok havalıydı" dediğinde gülümseyerek, "biliyorum" dedim.
***
Bir günün daha sonuna gelmiştik.
Eve akşam 10 gibi girerek biraz annemlerle sohbet ettikten sonra odama çıktım. Üstüme rahat bir şeyler giyerek kendimi yatağa attım ve Ateşi görüntülü aradım. Bugün birazda olsa kafalı dağıtmıştım ve bir düğüm daha çözülmüştü. Araf ve Savaştan biraz da olsa hıncımı almıştım ve bu beni rahatlatmıştı. Ateş telefonu açtığında onu ne kadar çok özlediğimi tekrar hatırladım.
"Ateş, napıyorsun?"
"Şirketteyim moladayız"
"Bende yeni geldim"
"Naptın bakalım?"
"Lunaparkta oyuncaklara bindik bizimkilerle"
"Napıyor bizimkiler? Özledim kerataları"
Bu dediğine güldüm.
"Napsınlar işte sensiz bir şeyin tadı tuzu yok"
Dediğimde güldü.
"Ben de aynı şekilde , bazen buradan kaçıp oraya gelmek istiyorum. Burada sizsiz zaman geçmek bilmiyor"
Dediğinde konuştum.
"Kaç gel o zaman Ateş"
"Babamın hatrı olmasa bir saniye bile durmam burada. Oraya gelsem babamın bana çok sinirleneceğine hatta bağını koparacağına eminim. Bende iki arada bir derede kaldım. Beklemekten başka çaremiz yok"
Dediğinde onu onayladım. Ama aklıma çok iyi bir fikir gelmişti. Bir sene boyunca hem ders hem de dışarıda çalışacak para kazanıp biriktirecek ve Amerika da okuyacaktım ama bunu Ateşe söylemeyecektim ona sürpriz yapacaktım. Bu fikir aklımdan geçtiğinde gülümsüyordum. Bu çok iyi bir fikirdi.
"Melis? Niye gülüyorsun?"
"Hiç aklıma bir şey geldi"
"Ne geldi ?"
"Aman boş ver saçma bir şey"
"İyi bakalım. Benim molam bitti sonra yine ararım sende biraz dinlen."
"Tamam öptüm"
Diyerek telefonu kapattım ve gülümsedim. Komodinimin üstündeki kumbaraya baktıktan sonra kalkarak çantamda kalan son 20TL yi kumbarama attım. Zaten bir süredir para biriktiriyordum.
Parayı kumbaraya attıktan sonra kendimi direkt yatağa atarak uykuya daldım.
***
Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir..
Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin..💞

Erkek LisesiWhere stories live. Discover now