4. Bölüm

16 4 6
                                    

Bugün 25 Haziran. Ziyaret günü. Bugün olacaklardan korkmuyor değilim. Enver Amca'nın, Başkan Keskin'in diyeceklerine cevap verebileceğini sanmıyorum. Hayır onun zekasına güveniyorum ama cesaretine güvenmiyorum. Başkan tarafından o kadar işkence görmüş olsam, ben de korkardım tabii ki. Onu orada koruyabileceğimi de sanmıyorum.

Bugün Antalya kıyısında okullar tatil olacak. Merve'yi uyandırmadım, hazır okullar tatilken biraz uyusun istiyorum. Arda bugün Ziyaret'i izlemeye gelecekti. Onu karşılamak için erken saatten Sarı Çizgi sınırının doğu tarafında beklemeye başladım. Mahir'in bir komplo teorisine göre; Kırmızı Çizgi'nin arkasında bir geçit, bir portal varmış. Bu portal arızalandığı için biz görmeyelim diye Sarı Çizgi'yi koymuşlar. Mahir bir ara Tüccarların aslında Kırmızı Çizgi'nin arkasında yaşadığını ve bizim onları görmememiz için oraya bir sınır çizildiğini, aslında orada radyasyon olmadığını söylüyordu. Şimdi bu Sarı Çizgi olayı için onla iddiaya girdik. Eğer Kırmızı Çizgi'nin arkasında -Kırmızı Alan'da- bir portal olmadığını olmadığını kanıtlarsam bana su alacaktı. Nasıl kanıtlarım bilmiyorum ama belki elime bir fırsat geçer diye Enver Amca'dan video kamera ödünç aldım. Böylece eğer bir kanıt bulursam videosunu çekebileceğim.

Saat 12.47, Ziyaret'e 13 dakika var. Birden iki tane el gözlerimi kapattı. Bir kız sesini değiştirerek "Kimim ben?" diye sordu. Sesinden çok minicik ellerinden tanıdım onu. "Sana da merhaba Deren." dedim. Yanıma oturdu ve başını omzuma koydu. "Arda'yı mı bekliyorsun?" dedi. "Evet, gelir şimdi." diyerek cevap verdim. Arda hakkında asla yanılmadığımı bir kere daha kanıtlamış oldum böylece. "N'aber lan itler?" diyip elini uzattı bize. Deren her zaman verdiği cevabı verdi, "Annene sorabilirsin ne yaptığımızı." dedi gülerek. Arda'nın elini tutarak ayağa kalktım. Deren de kalktıktan sonra Arda "5 dakika var, gidelim mi Meydan'a?" dedi. Meydan, kıyının tam ortasındaki belediye binasının önü. Oraya doğru yürümeye başladık üçümüz. Vardığımızda çok büyük bir kalabalık vardı. Kalabalığın arasından Enver Amca'yı bulmaya çalıştım ama yoktu. Deren de fark etmiş galiba Enver Amca'yı aradığımı, "Miraç, orada." dedi bir yeri göstererek. Enver Amca Başkent Polislerinin yanında korkuyla etrafa bakıyordu sahneden. Tam o anda sunucu sahneye çıktı ve ağzından şu sözler döküldü. "Antalya halkı, Ziyaret'e hoş geldiniz!"
Nedenini bilmiyorum ama titriyordum. Olacakları tahmin etmek hiç de zor değildi ama ben tahmin etmek bile istemiyordum. Sanki Enver Amca değil de ben çıkacakmışım gibi hissediyordum. Sunucu bir şeyler zırvaladıktan sonra Başkan Keskin sahneye çıktı. Alkışlar kopuyordu insanlar ıslık çalıyordu. Başkan kollarını adeta halkını kucaklayacakmış gibi açtı ve "Selamlar canım halkım!" diyerek konuşmasına başladı. "Bugün neden burada olduğumu anlatmama gerek yok. Sizleri görüyor olmak bile benim için bir sebep ama yine de buraya gelirken içim kıpır kıpırdı hep. Çünkü burada şu an eski bir dostum var benim. Hepimiz onu tanıyoruz zaten değil mi? Karşınızda Enver Akbaba!" dedi ve sahneye Enver Amcayı çıkardılar. Yüzündeki endişeyi yalandan bir tebessüm ile saklamaya çalıştı Enver Amca. Deren omuzlarımı okşuyordu beni sakinleştirmek için. Dizlerim birbirlerine çarpıyordu. Çıkan ses yüzünden insanlar bana bakıyordu. "Envercim... Nasılsın görüşmeyeli? İyice yaşlanmışsın ya. Tabii isyan işleri falan bitince çöktün sen de. Halkım uyandı artık oyunlarına Enver! Herkes benden yana." dedi Başkan. Enver Amca boynunu bükmüş otururken Başkan her laf soktuğunda kalabalıktan koca bir alkış yükseliyordu. Arda "Miraç iyi misin?" diye sordu. Artık dayanamıyordum. Başkan Keskin hala durmadan ardı ardına laf döşemeye devam ediyordu. Anlık bir deli cesareti ile aniden bağırdım "Kes sesini artık!".
Herkes bana bakıyordu. Deren ve Arda iki adım geriye çekildiler. Başımı yere eğdim. O an ortadan aniden toz olmak hatta yerin içine girip kaybolmak istiyordum. İnsanlar etrafa doğru açılmaya başladı. Bana doğru yaklaşan iki kişi gördüm. Beni kollarımdan tutup götürüyorlardı. Deren'in "Bırakın onu!" diye bağırarak bana doğru koştuğunu ama başka bir Başkent Polisinin onu tuttuğunu gördüm. Kaderime itaat ettim ve direnmek istemedim. Beni sahneye çıkardılar. Enver Amcanın oturduğu koltuğun önünde ayakta duruyordum. Başkan Keskin "Cesur bir delikanlıya benziyorsun evlat. Adın ne senin?" dedi. Kekeleyerek "M-Miraç, efendim" dedim. Gözüm dolmuştu. "Aferin sana Miraç." dedi başımı okşayarak. Kulağıma doğru eğildi ve "Kim olduğunu çok iyi biliyorum Miraç Bakır. Ayağını denk al çocuk." dedi fısıldayarak. Sonrasında hiçbir şey olmamış gibi "Hadi al amcanı git Miraç! Saygılar..." dedi. Enver Amca, Deren, Arda ve ben eve doğru hızlı adımlarla gitmeye başladık. Kalabalıktan çıkınca Arda "Sana ne fısıldadı?" dedi. "Ayağımı denk almamı falan söyledi" dedim. "Manyak herif" dedi Arda sessizce. Eve geldiğimizde Merve kapıyı açtı ve televizyonda bizi izlediğini fark ettim. Beni gördü ve "Abi, sen ne yaptın?" dedi bağırarak.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 11, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

KıvılcımWhere stories live. Discover now