Bölüm 12 / 👨‍✈️👩‍💼

Start from the beginning
                                    

"Merhaba vanayı açıp su geliyor mu diye kontrol eder misin hemen?" diye sordu.

"Tamam bekle bakıp geliyorum" dedim. Mutfağa gidip vanayı sonrada suyu açtım. Su akmıyordu, vana açık olduğu halde. Vanayı her ihtimale karşı kapatıp, kapıyı açtım tekrar.

"Su akmıyor vanayı açtığım halde" dedim beni bekleyen Emre'ye.

"Borular dondu yine o zaman" dedi derin bir nefes verirken. Yorgunluğu belli oluyordu üstüne birde üşümüştü.

"Kapıyı kapat içeri soğumasın sen de üşüyorsun gir içeri hadi bir daha bakalım bizde" dedi Emre. Bu halde bile beni düşünmesi gülümsetti. Kapıyı kapatınca mutfağa geçtim ve dört büyük kupaya çay koydum. Büyük bir tabak çıkartıp içine de ellerinde yiyecekleri böreklerden ekledim. Salona geçip

"Askerlere çay koydum çok soğuk hava, verip geliyorum" dedim. Seda ağzını açtığında;

"Benim güzel merhametli kızım ver tabi içleri ısınır" dedi Zahide teyze gülümseyerek. Seda da açtığı ağzını kapattı geri. Montumu giyip, tepsiyi elime aldım ve kapıyı açtım. 3 metre ilerideki Emre ve askerlerin yanına ilerledim. Emre'nin bana arkası dönüktü.

"Kurt Komutanım" dedim. Askerler ona böyle sesleniyorlardı ve Emre demek askerin içinde tuhaf olurdu sanırım. Ayrıca abim de komutanları oluyordu. Sesimle birlikte bana dönen Emre şaşırmış gibiydi.

"Buyurun Gamze Hanım" dedi. Sanki gülmek istiyor ama kendini sıkıyordu.

"Çay getirdim hava çok soğuk" dedim.

"Çay mı Kurt Komutanım iki dakika içsek olur mu?" dedi askerlerden birisi. Belli ki çayı çok seven biriydi ya da çok üşümüş.

"Rizeli olduğun nasıl da belli çay diyince ağzının suyu akıyor adamın" dedi yanındaki asker de gülerek.

"Telafuzzunuz baya iyi genelde şive ile konuşuyor Karadeniz insanı" dedim şaşırarak.

"Liseyi ve üniversiteyi İstanbul'da okudum yıllar içinde şive kayboldu Gamze Hocam" dedi Asker başını eğip saygıyla. İsmimi ve öğretmen olduğumu bilmelerine şaşırmıştım ama bir şey demedim.

"Hadi gevezeliği bırakın çaylar soğumadan için" dedi Emre tepsideki kupaları askere dağıtarak. En son kupayı da kendisi aldı.

"Teşekkürler Gamze Hanım" dedi.

"Rica ederim börek var bu tabakta da alın siz onu da getirirsiniz sonra boşları" dedim tepsiyi uzatarak. Emre'nin gözleri parlarken, askerlerde ondan farksızdı. Ev yemeği bir başka oluyordu tabi.

Emre ye tepsiyi verip, geri eve girdim. 2 dakika da yüzüm soğuktan kızarmıştı hemen. Montumu çıkartıp, salona geçtiğim de Zahide teyze ve Cemre gitmek için kalktılar.

"Artık bize beklerim, mutlaka gelin" dedi Cemre içtenlikle.

"İnşallah, geliriz" dedim ben de gülümseyerek.

"Tabi tabi geliriz" dedi Seda yalancı bir gülümsemeyle. Cemre ve Zahide teyzeyi kapıya kadar geçirdim. Seda kapıya gelme zahmetinde bile bulunmamıştı. Kapıyı açmamla yüzünde bir gülümseme ile kapıda durmuş, bir elinde tepsi diğer eli kapıyı çalmak için havada bekleyen Emre'yle karşılaştık. Zahide teyze ve Cemre'yi görmesiyle ciddî haline bürünüp;

"Teşekkür ederiz çaylar ve börek için Gamze Hanım" dedi tepsiyi bana uzatarak.

"Rica ederim Emre Bey afiyet olsun" dedim bende ciddiyetle tepsiyi geri alırken. Nedense en ciddi anlarda gelen gülme isteği ile dolmuştum. Emre kapıdan çekilirken;

"Gamzecim eline sağlık herşey çok güzeldi. Sen şu evlilik işini düşün bence senin gibi kızı kaçırmazlar" dedi Zahide teyze gülümseyerek. Emre ye baktığım da birkaç adım atmıştı ki durdu.

"Afiyet olsun Zahide teyze. Bakalım nasip, kısmet" dedim bende gülümseyerek. Emre ye baktığımda demin durduğu yerde olmadığını gördüm. Kaşla göz arası nereye gitmişti ki? Askerle baktığım da halen çalıştıklarını gördüm. Cemre ve Zahide teyze gidince salona geri geçtim.

"Sen insanların yanında ne biçim konuşuyorsun?Beni rezil mi etmek amacın?" dedi Seda sinirle.

"Gerçekleri duymak zorunda gitti galiba. Seni rezil etmek istesem direkt senin olduğunu söylerdim. Başkalarından duy istedim yaptığın şeylerin nasıl göründüğünü. Bence daha fazla konuşmadan kendin otur düşün ne yapıyorum, neden yapıyorum diye" dedim.

Seda söylediklerim ile sessizleşince bende ortalığı toplayıp yukarı çıktım. Akşama yemek yapmama gerek kalmamıştı, fazladan yaptığım için. Odaya girdiğim de halen sinirliydim. Hem yapıyor hem de yaptıkları yüzüne vurulunca üste çıkmaya çalışıyor. Bu kadar da yüzsüzlük pes artık.

Valizden çıkarttığım kitabı okurken, yorgunlukla kanepeden bozma yatağımda uyuya kaldım.

Bölüm ithafı- naz6715 / mel8sam

Oy vermeyi unutmayın lütfen. ⭐

Dağ Başında Aşk (Tamamlandı)Where stories live. Discover now