ANNEM İÇİN

602 452 36
                                    

Gözlerimi açtığımda elimi iki eliyle saran ve başucumda uyuyan Behran'ı gördüm. Öyle tatlı ve masum uyuyorduki ona bir kez daha aşık olmuştum.

Sessizce onu ürkmeden elimi ellerinden çektim ve üstünü örterek odadan çıktım. Kafam allak bullaktı hiçbir şey hatırlamıyordum. En son mutfaktaydım ordan gerisi yoktu.

Hırkamı üstüme aldım ve otobüs durağına doğru ilerledim. Annemin yarın gidecek olması beni çok üzmüştü çünkü ondan ayrılmaya dayanamıyordum. Artık her sabah kimi yedirecek, kiminle dertlerimi paylaşacaktım. Ama herşeyin onun sağlığından dolayı olması beni dayanmama neden oluyordu.

Belkide eskisi gibi beraber yürüyecekti beraber gezecektik. Tek tesellim buydu. Çünkü onun için gerekirse ölmeyi bile göze almıştım.

Otobüste arkadan ikinci sırada olan cam tarafındaki koltuğa oturdum, kafamı cama dayadım ve uzun ince yolu izlemeye başladım.

***

Bu gece annemle geçireceğim son geceydi. Onun ellerini birdaha öpememek, eve gidiğimde annem diye koşup sarılabileceğim kimse olmayacaktı yanımda. İşte bu beni mahvediyordu.

Annemle geçireceğim son geceyi onun mis kokulu koynunda uyuyarak geçirmek istedim. Yanına uzandım ve kafamı anneme yaslayarak kokusunu derince içime çektim.

Bu kokuyu ömrüm boyunca unutamazdım, bu koku kızı için tüm zorlukları göğüs geren bir annenin kokusuydu. İşte bende tıpkı annemin benim için yaptığı şeyi yapacaktım, onu her ne kadarda özlesem, sırf onun için onsuz kalmaya alışacaktım.

*Bu koca karanlıktaki ışıkta neydi? Anne! Anne! nerdesin? seni göremiyorum, hadi gel evimize gidelim seni çok özledim Annee!

*Kızım! Ben çok uzaklardayım sakın gelme üşürsün buralarda, yapamazsın sen. Hadi şimdi ben beni unutma olurmu?

*Anne! nereye gidiyorsun? Beni bırakma Anne! burası çok karanlık korkuyorum Nerdesin?

Biranda ürkerek sıçradım yattığım yerden. Ter içinde kalmıştım ve tit tir titriyordu vücudum. Öylesine korkmuştumki görmez olmuştu gözlerim. Sanki dört duvar üstüme üstüme geliyordu.

Yatağın kenarından destek alarak ayağa kalktım, bir yandan ayakta durmaya çalışıyor bir yandanda banyoya gitmeye çalışıyordum. Neyseki zorda olsa banyoyu buldum, musluğu açıp yüzüme su çarptım. Azda olsa kendime gelmiştim.

Bir anda kara düşünceler sarmıştı aklımı bu kâbusta neydi? Beni neden bu kadar etkilemişti? Bunlarla beraber rüyada annemi kaybetmiş olmak beni paramparça etmişti. Uzun süre etkisinden çıkamadığım kâbusu unutmak bana iyi gelecekti.

Hızlıca odaya annemin yanına döndüm, yanına uzanarak sıkıca sarmaladım masum vücudunu kollarımla. Ardından göz kapaklarımı birbiriyle buluşturdum, içimden derince bir nefes aldıktan sonra kendimi annemin kalp atışlarına bıraktım.

***

Sabahın mayhoş sesi, fısıldayan kuşlar, birbiriyle anlaşan türlü canlıları. sesleriyle donanmıştı.

Ve en sevdiğimde kuşların fısıltısıydı. Güneş öylesine sarmıştıki odanın dört bir yanını apaydınlık bir sabaha uyanmıştım.

Ayaklarım yerle buluştuktan hemen sonra pencereye doğru adımlarımı tekrarladım ve pencereyi açtım. Sesler öyle güzeldiki anlamsızca gülümsedim bir an.

Bir yandan seviniyor, bir yandansa karalar bağlıyordum. Tek tek özenle annemin eşyalarını gitmek için hazırladım. Kafamı anneme çevirdiğimde, her ne kadar bana belli etmemeye çalışsada üzüldüğünü anlıyordum.

"Annem! üzülme orada sana çok iyi bakacaklar kıyamam senin o boncuk gözyaşlarına.Hem bakarsın İstanbul'dan küçük bir ev tutar yanına yerleşirim."

"Yok kızım buradaki düzenini bozma, İstanbullarda böyle işi bulmak zor. Beni merak etme hem hani umudumuzu kaybetmeyecektik. Ben iyileşeceğim ve eski günlerdeki gibi çiçek açacak bu ev."

"Ben umutla yaşayan biriyim hadi sil bu gözyaşlarını annem... aaa kapı çalıyo sanırım geldiler."

Kapıyı açtığımda karşımda elinde sedye olan sağlıkçılar, arkalarındada Behran vardı.

"Buyrun soldaki oda dikkat edin lütfen!"

Annemi arabaya koyduklarında sanki üstüme koca bir taş oturmuştu. Göz pınarlarımdan süzülen taneciklere hakim olamıyordum.

(Behran'ın ağızından)
Öyle güzel ağlıyorduki ona ağlamak bile çok yakışıyordu. İki avuç içini birleştirmiş, kapana kısılmış çaresizce annesine bakıyordu. Dalga dalga saçları rüzgarla dans ederken, ıslak kirpikleri rüzgarı yelliyordu. İşte şimdi anlıyordum karşımdaki ağlarken canımın ne kadar yandığını.

Şu anda tek isteğim onu teselli edebilmekti. Yanına yaklaştım ve elimi omzuna koydum, önce kafasını çevirip gözlerini gözlerime değdi. Daha sonra ben daha gözlerinin etkisinden çıkamamışken kollarını sarıvermişti bana.

Bedenine müebbet yemiş misali kalakalmıştım öylece. Hiçbirşey yapamıyor sadece boynundaki o kokuyu içime çekiyordum her saniye.
Öyle büyüleyici bir kokuyduki, bir süreliğine zamana meydan okuyup zamanı duraksatmıştım. Taki o koku benden çekilene kadar.

"Aaa! çok pardon ben bir an boş bulundum. Çok özür dilerim, bunu yapmamalıydım, gerçekten çok özür dilerim."

"Dilaa! bir nefes al, sorun değil olabilir. Bazen insanların dayanabileceği bir dal gerekiyor. Hadi topla kendini sen çok güçlü bir kadınsın bunu unutma. Bugünlük izinlisin biraz kafanı topla, yarın devam edersin işine."

"Peki, tekrar özür dilerim. Anlayışınız için teşekkürler Behran bey"

"Önemli değil, sağlık söz konusuydu kim olsa aynısını yapardı. Görüşürüz..."

"Görüşürüz."

           #BÖLÜM SONU#
     UMARIM BEĞENİRSİNİZ🌼

KÜHEYLAN | a h v â l Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin