41-KIZIL CENNET

En başından başla
                                    

"Neden bana izin veriyorsun, neden beni hiç durdurmuyorsun? "deyip ardından bir kez daha sertçe yutkundu. Sesi kulağa öyle boğuk ve öyle yakarır tarzda gelmişti ki sesinin içindeki serzenişleri farkettim. Farketmemek elde değildi ayrıca.

Ben de sertçe yutkundum. Kollarımı boynunda daha da sıkılaştırıp aradaki mesafeyi sıfıra indirdim.

" Çünkü durmanı istemiyorum," diye fısıldadım.

Asaf'ın okyanuslarına gecenin karanlığı çökmüştü sözlerimle beraber. Gözlerime yoğun bakışlarla bakarken konuşmaya başladı.

"Bizi çıkmaz bir sokağa itiyorsun.. Bizi kaçışı olmayan bir yangına sürüklüyorsun.. Hiç mi korkmuyorsun? Neden bana her seferinde boyun eğiyorsun, neden hiç korkmuyorsun?" dediğinde sözleri beni kısa bir an düşündürttü.

Neden ona izin veriyorum? Neden ondan hiç korkmuyorum? Neden mi? Nedeni basit aslında..

Ona izin veriyorum çünkü onu herkesten ve her şeyden çok seviyorum. Ona kendimden bile fazla güveniyorum. Belki sayısını bilmediğim defa güvenimi sarsmış olabilirdi fakat biliyordum ki elinde olmayan sebeplerden ötürü bunu yapmaya mecbur kalmıştı. Ve ben onun güvenime bir daha ihanet edeceğini hiç sanmıyordum. Artık aramızda herhangi bir engel unsuru kalmamıştı.

Ve ondan neden hiç korkmuyorum...Başka sebeplerden korkarak ona sığındığım bir adamdan neden korkayım ki? O benim korktuğum değil, korkup da ona sığındığım adamdı. O benim mutlak sığınağımdı.

Tam bir şey söylemeye hazırlanmıştım ki yine o konuştu.

"Kaç defa.. Kaç defa güvenine ihanet ettim ben bile sayısını bilemiyorum. Hala bana gözü kapalı nasıl güvenebiliyorsun Günçiçek? Nasıl bu kadar eminsin benden? Seni bir kez daha yarı yolda bırakıp gitmeyeceğimden nasıl eminsin?" dedi, dilinden dökülen her bir cümlesi can çekişir bir vaziyette sıralanmıştı.

Onun bu konuda ne denli kahrolduğunu görebiliyordum. İçinde can çekişen ruhu bütün çıplaklığıyla göz önüne serilmişti. Gözlerime oturan hüzünle bir elimi sakallarla kaplı yanağına yasladım ve usulca okşadım.

"Çünkü biliyorum Asaf, sen bile isteye beni yakmadın. Sen bile isteye güvenimi sarsmadın."

Susup kabaran dudaklarımı yaladım. Sonra tekrar konuştum.

"Sen bile isteye beni yaralamadın ki, biliyorum.. İkimiz de zor sınavlardan geçtik. Birçok kez aşkımızla sınandık. Ama bak şimdi buradayız ve yine bir aradayız. Önemli olan da bu zaten. Biz, dönüp dolaşıp birbirimize her defasında sığınan tek limanız."

Asaf'ın gözlerindeki acı dağılmasa da sözlerimle teselli olduğunu anlayabilmiştim. Bana bakışında hüzünden çok hayranlık yer edinmişti.

" Bu yüzden.. "diyerek ona yaklaştım ve dudaklarımı dudaklarına iç çekerek bastırıp öptüm."...artık sorgulama. Bırak, bu anı yaşayalım, "dedim fısıltı şeklinde.

(+18)

Asaf burnundan koca bir nefes dökerken başını salladı ve hızla dudaklarını dudaklarımın üzerine örttü. Biz hatalarımızla övünen değil, hatalarımızı düzelterek övünenlerdeniz. Önemli olan hatalardan dönüp düzeltebilmektir. Biz de aynen bunu yapıyorduk işte..

Acı Sevda(Tutkun Serisi-2-) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin