7.BÖLÜM

2.1K 266 286
                                    

~Yazım hataları için üzgünüm geceleri yazıyorum.

|Keyifli okumalar.

Biri omzumu dürtünce gözlerimi araladım ve uykulu bir şekilde etrafıma bakındım, nerede olduğumu algılamam kısa bir zaman almıştı yanan ateş, karanlık ve bir grup insan. Yanımdaki herkes uyurken kafamı kaldırıp beni dürten ele baktım Jungkook'un eli..

"Bir sorun mu var?" diye mırıldanırken sesim uykuluydu.

"İçeri girmeliyiz çok geç oldu." onun da boğuk çıkan sesinden uykusu olduğunu farkettim, o da mı uyuya kalmıştı? Ona baktığımda sol elinin içiyle gözünü ovuşturuyordu. Yerimden kalkarken sendelesem de dengemi koruyup Tae'yi uyandırmaya çalıştım.

"Tae kalk. " Tae'yi uyandırmaya çalışırken Jungkook da Namjoon'a sesleniyordu. Namjoon bir şeyler mırıldanıp tekrar geri yatınca Jungkook sinirle söylendi. Bütün grup kendinden geçmiş yatarken Jungkook ve ben ayakta dikilip onlara bakıyorduk.

"Uyku hapı alan bir insan bile böyle uyumaz. " diye söylendiğimde bana katıldığını belli edercesine kafasını salladı.

"Hep böyleler. " derken sesi çok babacan çıkmıştı, grubun babası gibiydi yaşı kaçtı acaba diğerlerinden küçük gösteriyordu bir baba olmak için fazlaca küçük ama iyi bir baba olduğuna şüphem yoktu, gözlerini bana çevirdi.

"İçeri geçmek ister misin?" anlamayan gözlerle ona bakınca.

"Uyumak için. " diye izah etti.

"Bir yabancının evinde kalabileceğimi sanmıyorum. " dediğimde gözlerini devirmişti.

"Orası benim değil, şuanda bu grupta bulunan herkesin evi yani senin de evin, hem içeriyi gezmiş olursun. " gözlerimi eski ve korkunç görünen üç katlı binaya çevirdim. Binanın içinin de dışı kadar eski olduğundan hiç şüphe yoktu.

"Pekala, gezelim bakalım. " dedim ve ev dedikleri yere doğru yürüdüm. Uzun adımlarıyla bana yetişti ve kapıyı açmak için nerdeyse dibime girdi açılan kapıdan içeri adım attığımda bir an boyut değiştirdiğimizi falan sandım. Oldukça büyük modern ve koyu renklerin hakim olduğu bir salondu bulunduğum yer. Duvarın nerdeyse yarısını kaplayan bir plazma vardı oyun konsolu, yemek masası, duvarlarda asılı duran Venom ve onun gibi bir kaç film posterleriyle buranın dışarıyla alakası olmadığını anladım gözüme çeşitli soju şişelerinin sergilendiği bir raf çarptı sanırım koleksiyon gibi bir şeydi tüm bu gördüklerimle kaşlarımın şaşkınlıkla havaya kalkması çok normaldi.

"Ne o beklediğin gibi bir şey çıkmadı, değil mi?" derken deri ceketini çıkarıp koltuğun üzerine attı sonrasında koltuğa oturdu ve kollarını iki yana açarak koltuğun arkasına yaslandı uzun bacakları hafif eğik bir şekilde dururken, kafasını koltuğa yasladı.

"İçeriyi de eski ve berbat bir halde bekliyordum dışı gibi yıkık dökük falan." diye itiraf ettim.

"İşin espirisi burada, dışı kötü olan her şeyin içi kötü değildir."

"Dışarıdan güçsüz gözüken herkes de güçsüz değildir." Kafasını yasladığı yerden kaldırmadan güldü ben de ayakta, arkamda duran duvara yaslanarak gülümsedim.

"Göründüğün gibi olmadığını anladım."

Düşünceli bir şekilde eve baktı "Dışı kötü olduğu halde içinde iyiliği barındıran çok şey var hayatta değil mi?" diye sorarken kafasını benimle göz teması kurabilmek için yana yatırdı, kollarımı göğüsümde birleştirdim.

"O halde bu ev bir çeşit ön yargı sembolü." dedim. Kafasını salladı "Dış iç olayına gelirsek." duraksadım ve etrafıma bakındım.

"Bir insanı tanımak oldukça zor tıpkı bu ev gibi iç dünyasının kapılarının kilidini açmadan onu çözemezsin." dudağının bir tarafı yukarı kıvrıldı.

𝐓𝐡𝐞𝐫𝐞 𝐅𝐨𝐫 𝐘𝐨𝐮 ♡ 𝐉𝐢𝐊𝐨𝐨𝐤Where stories live. Discover now