İntikam -12-

677 39 1
                                    

"Duygu, gel biz seninle oturma odasına geçelim."

Gülümseyerek Melek'e döndüm ve kafamı salladım. Kız umarım psikopa falan çıkmaz... Ya Batu herşeyi anlatmışsa. Neredeyse tamamı mavi ile döşenmiş bir odaya geldiğimizde gülümsedim ve yanına oturdum.

"Merak etme... Biliyorum." gözlerimi kırpıştırdım.

"Bizim okula yeni geleceksin. Ben sınıf temsilcisiyim. Hoşgeldin demek istedim." dediğinde biraz olsun rahatladım. Gerçekten çok korktum... 

"Ah. Tabii... Teşekkür ederim." dedim ve bana doğru uzanan elini sıktım.

Biraz sohbet ettikten sonra yemeğe çağırdılar. Aslında çok hoş ve cana yakın bir kızdı. Batu'da ne buldu en ufak bir fikrim yok. Sınıfda büyük bir düzen varmış dediğine göre. Ama eğlenmeyi de biliyorlarmış... Haftada 1 gün parti verirlermişve yeni gelenler için özel bir kutlama olurmuş. Sınıfta onu tanıdığım ve arkadaş olacağımız için şanslı olduğumu da söylemeden geçmedi tabi.

Yemek odasında büyük bir masa üzerine dizilmiş sıcacık yemekler vardı. Ben yetimhanedeyken böyle şeyler hiç olmazdı... Zaten bağışlarla geçimimizi sürdürüyorduk ne bekliyordum ki? Aklıma yetimhanedeki çocuklar geldi. Acaba ne yapıyorlardı... En kısa zamanda onları ziyaret edeceğimi aklımı bir köşesine kazıdıktan sonra konuşmaya ortak olmak için onları daha iyi dinlemeye başladım.

"Bilemiyorum Batu, belki Duygu istemeyebilir. Duygu sen ne düşünüyorsun?" Başımı Onur beye doğru çevirdim. Neden bahsediyordu bu? Melek sanki aklımı okumuş gibi hemen konuyu açıkladı:

"Duygucum çarşamba günü burada bir parti düzenliyoruz... Sen de gelmelisin kesinlikle. Tüm sınıf burada olucak." dedi ve kulağıma yaklaşarak "Daha çabuk kaynaşırsınız." diyip geri çekildi gülümseyip göz kırptı. Gülğmsedim.

"Elbette. Çok isterim teşekkür ederim." Gülümsedim ve başımı tekrar yemeğime çevirdim. Yemeye devam ederken bir yandan da onları dinliyordum. Parti için evi düzenlemekten falan bahsediyorlardı... Bu kadar önemlimiydi gerçekten?

"Elinize sağlık. Galiba iştahım kaçtı... Banyonuzu kullanabilirmiyim?" dedim gülerek. Onur bey gülümseyip:

"Afiyet olsun Duygu. Batu sana banyoyu gösterir." Yardımcınız gösterse olmaz mı? 

Gülümseyip kalktım ve Batu'yu takip etmeye başladım. Merdivenlerden çıkıp sola döndü ve gelmemi bekledi.

"Sağdaki son kapı." dediğinde gitmek için hareket ettim ama biri kolumdan tuttu ve beni kendine çekti.

"Çok ayak bağı olma! Partiye gelmene izin verdim çünkü Melek veya babam garip karşılardı... Partiye gelme! Hasta olduğunu falan söyle." Güldüm ve kolumu hızlıca elinden kurtarıp.

"Partiden görüşürüz..." diyip banyoya doğru ilerledim. Gittiğini hızlı ve sesli adımlarından anlayabiliyordum.

Banyo neredeyse benim odam kadardı... Çok parlak. Fazla parlak(!) Aynanın karşısına geçip kendime baktım. Rujum olduğu gibi duruyordu. Çok kaliteliymiş... Bundan sonra herşeyi Bertuğ'a aldıracağım. Ağzımı çalkaladıktan sonra Elimi de yıkayıp beyaz bir havluya uzandım. Birsürü havlu vardı...

Banyodan çıktığımda yavaşca kapıyı kapattım ve sessiz adımlarla odaları gezmeye başladım. Girdiğim ikinci oda galiba Batu'nun odasıydı. Lacivert rengin hakim olduğu odada gezinirken gözüme birkaç fotoğraf takıldı. Bu Batu yanındaki de Melek di... Batu gülüyordu ve Melek de öyle. Sonraki fotoğrafta Onur bey uzun boylu ve yapılı bir adam tanımadığım kısa boylu hafif de toplu bir kadın ve Batu vardı. Bu bir aile fotoğrafıydı... Herkes gülüyordu. Odanın kapısının arkasında büyük harfler ile 'BATUHAN' yazıyordu. Bir abisi var... Bir abi... Peki o nerede?

Birden kapının açılması ile biraz kıpırdadım. Kapıya baktığımda o fotoğrafdaki adam vardı. Kaşlarını çatarak bana bakıyordu. Batu'nun aksine onun 2 gözü de maviydi... Aynı fotoğraftaki kadın gibi.

"Kimsin sen?" dedi soğuk bir ses ile. Odaya girip bana biraz daha yaklaştı.

"Ben Duygu... Banyoyu arıyordum. Ama anlaşılan..."

"Burası banyo değil!" dedi yine o aynı sesi kullanarak.

"Pekala... Bana banyoyu gösterirmisin?" Tekrar banyoya mı gideceğim... Deiğim onu yumuşatmış olacak ki kaşlarını çatmayı bıraktı. Hafif tebessüm ederek.

"Özür dilerim Duygu... Ben sadece biraz endişelendim. Batu odasına kimsenin girmesini sevmez. Ben Anıl... Batuhan'ın abisiyim..." elini uzattığında gülümseyerek elini uzattı. Uzattığı eli sıktıkdan sonra gülümseyerek:

"Aşağı inelim?" dedim. Banyo meselesini unutmuş olacak ki başını salladı ve kapıyı açtı. Önden çıktım ve birlikte merdivenlere doğru yürümeye başladık. Yemek odasına geldiğimizde o yardımcı hanımefendi bize salona geçtiklerini söyledi. Salona geldiğimizde kahkaha atıyorlardı. Anıl Baha ve Melek ile görüştükden sonra Baha'nın yanına oturdu. Ben de Melek'in yanına geçtim. Biraz konuştukdan sonra izin isteyip evden çıktık...

"Banyoda Anıl ile karşılaşman..." Kaşlarını çatmış bana bakarken çok soğuk bir ses ile söylemişti. Dostum araba sürüyorsun önüne bak.

"Batu'nun odasında yakaladı..." dediğimde daha da hızlandı ve bağırarak:

"Batu'nun odasına mı girdin!" Sesi gerçekten korkutucuydu ve düşüneceğim başka şeyler olmasaydı kaza yapmak umrumda olabilirdi...

"Benim görevim bu. Ama ne yazık ki hiçbirşey elde edemeden çıkmak zorunda kaldım(!)" Bir nefes verdi. Ona bakarken arabayı birden durdurdu ve kemerim olmasaydı şu an cama kafa atıyor olurdum...

"Biraz konuşmak istermisin?" diyerekcama baktı. Baktığı yere baktığımda bir kafeye geldiğimizi gördüm. Başımı salladım ve arabadan indim. Bir masaya oturduk ve birbirimize bakmaya başladık.

"Ya işe yaramazsa... Ya tüm planlar, hiç bir işe yaramazsa? Yakalanır ve hapse atılırsak? Kardeşim... Kardeşim ne olacak?" Bunlar nereden aklıma geldi bilmiyorum. Ama düşünmeden edemem(!) O kadar plan yapıyorum... Ya işe yaramazsa?

"Kendine güvenmezsen sence başarılı olma ihtimalin daha da düşmez mi?"

"Ya hayatımı yaşayamadan ölürsem..."

"Bak... Sen, Cennet'inden sürgün edilen Meleksin. Ben de sana yardım eden Şeytan. Bizim olayımız bu... Melek Cennet'ine geri dönmek ister ama sürgün edilmiştir sonra onu sürgün eden Melek görünümlü Şeytanlardan öcünü almak ister... Hayatında, hiç hem de hiç tatmadığı duygular onu hapseder... Nefret. Korku... Sonra bir Şeytan çıkagelir ve ona yardım eder. Bu yasak güç. Kimsenin karşısında duramayacağı bir güç. Sürgün Melek ve Yardımsever Şeytan..." Sürgün Melek... Yardımsever Şeytan... Kendimi Melek gibi görememem normal mi? Tamam o Şeytan olabilir. Ama ben de Melek sayılmam.

"Melek... Melek miyim?"

"Hayır. Sen Sürgün Meleksin..." Sürgün Melek... Sanırım buna alışabilrim.

"Ve ben de senin Yardımsever Şeytanınım... Ta ki... Sen Sürgünden azad edilip ben de Araftan kurtulana kadar."

--Merhaba. Yine ben... Lütfen yorum ve votelerinizi esirgemeyin. --

-Onlar... Sürgün Melek ile Yardımsever Şeytan. Sürecek... Ta ki Melek Sürgünden azad edilip Şeytan da Araftan kurtulana kadar.-

İntikamWhere stories live. Discover now