41.Bölüm

4.3K 256 110
                                    

Ortamda ki ışıklar vücumdumda dolanan yüksek doz adrenalin ile kalbimin her atışını hissettiğim an gözlerimin önünde daha çok canlanıyordu. Düşüncelerim tek bir yönde toplanmış sadece küçük bir cevap için çabalarken bedenimde oluşan bu karmaşa beni yoran en büyük etkendi. Her şey tepetaklak olmuştu, kurduğumuz o küçük plana ne kadar güvendiğimi şuan daha iyi anlıyordum. Güven... Son zamanlarda yanlış kişilerin üzerinde kurduğum bu kavramın beni nasıl çıkmaza götürdüğünü düşündükçe kendime karşı var olan öfkemi daha çok artırıyordum. Saçma geliyordu, daha doğrusu anlamsız, bana söylediği sözlerin ne anlama geldiğini bilmek istiyordum hızlı adımlar ile buradan ayrılmak bu akşamın finaline yakışmıyordu bunu biliyordum ama önünü engelleyemediğim düşüncelerimin içine düşüşümü engelleyemediğim gibi Emir'e ayak uyduran bedenime de bir dur diyemiyordum.

Söylediği her kelime zihnimde kurcalanmadık boşluk bırakmazken bir sonuca varamamak beni çileden çıkartıyordu, kırmızı ışıklar bulunduğumuz ortamı yavaş yavaş sarmaya başladığında Emir cebinden çıkardığı kartı okutarak duvarların tekrardan kendi etrafında dönmesini sağladı.

Korku ve heyecanın birbirine harmanlanmış halini saniyelerce yaşamanın bedenimi yorduğunu hissedebiliyordum, adımlarımız yavaşlamadı kırmızı ışıkların varlığı bir dakikadan az bir sürede etrafımızı kapladığında bütün odalar için güvenlik uyarısının açılmış olduğunu anladım. Şuan için tek dileğim sağ salim buradan ayrılmak ve üzerimde duran bu emanet eşyaları çıkartarak derin bir nefes almaktı.

Etrafta hiç kimse yoktu yada R5 saniyeler sonra yaşanacak olan kaosun fırtına öncesi sessizliğini taşır gibi bir sakinlik içerisindeydi. Safir mavilerinin eli içerisine hapsolmuş elimin terlediğini hissedebiliyordum ama korkum hissettiğim bu rahatsızlığa üstün gelerek onu örseleyip duygularımda bir köşeye çoktan göndermiş bulunmaktaydı.

Ardı arkası kesilmeyen nefeslerim bir düzensizlik içerisine girdiğinde göğsümün sıkıştığını hissettim ve adımlarım yavaşladı, bir ritim içerisinde ilerleyen bedenlerimiz bu düzenin içiresinde var olan küçük bir dengesizlik ile duraksadı ve safir mavilerinin telaşlı harelerini üzerimde hissetmemi sağladı. Kafam allak bullak olmuştu neden birden bire nefeslerimin bu denli düzensiz bir hal alıp ciğerlerimi zorlar bir hale geldiğini anlamıyordum her saniye bedenim daha çok acı çekerken ciğerlerimdeki batma hissi de aynı zaman aralığında fazlalaşıyordu.

Önemsemek istemedim, belkide yaşadığım bu fazlaca gerilim vücudumda var olan birkaç düzenin içerisine sızıp benim aleyhime ilerleyen zamana ortak olmuştu ama düzeleceğini umduğum bu karmaşa her saniye biraz daha fazlalaşırken gözlerimin önünde beliren karartılar ile safir mavilerine döndüm.

"Dilay, güzelim iyi misin?"

"Emir nefes... Nefes almakta zorlanıyorum."

Bacaklarımda var olan güç ciğerlerimdeki batma hissi ile birden bire çekilirken dengemi sağlayamadım, Emir'in söyledikleri adeta anlamsız birer cümleymiş gibi kulaklarıma ulaşamadan yok oluyordu. Gözlerimi açık tutmak en azından ayağa kalkıp buradan uzaklaşmak istiyordum ama bedenimin bana karşı verdiği bu tepkisizlik daha çok korkmamı ve endişeye kapılmamı sağlıyordu sanki bir anda bütün vücudumun yetkisi elimden alınmış ve birer kukla misali oynatılmaya hazır hale gelmiş gibiydim.

Safir mavileri hızlıca beni kucağına aldığında kollarımın iki yandan sarktığını hissedebiliyordum, çaresizlik o kadar iğrenç hissettiriyorduki bedenimin içerisinde sıkışıp kalmışım gibi bütün kötü düşüncelerim bir bir üzerime doğru gelirken hiçbir şey yapamamak kendimi sürüklediğim çıkmazların mahzeninde kaybolmamı sağlıyordu.

SAAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin