28.Bölüm

6.1K 332 44
                                    

Saniyeler kalbinizin hızına yetişemez hale geldiğinde utancın hangi evresinde yer aldığınızı anlayamazsınız. Bacaklarımın altına yerleştirmiş olduğu kollarının sıcaklığını adeta tenimde hisseder olmuştum, dudaklarım tenine temas ederken bir anlığınada olsun onun gibi yapmak istedim.

Kumsalın üzerinde hiç utanmadan ve çekinmeden beni öptüğünde bende bir anlığınada olsa utangaçlığımı atmak istedim, zor olmamalıydı tıpkı şu duruma gelmemizin küçük bir sarsıntıdan meydana geldiği gibi.

Dudaklarımı teninden çekmedim, hiçbir şey olmamış gibi yürümeye devam ediyordu ama tutuşundaki gerilmeden bu olayın onun içinde farklı bir durum oluşturduğunu anlamıştım.

Küçük bir öpücük ile geri çekildim sıcak teninden, daha az önceye kadar utancımı bir kenara bırakmayı düşünürken şimdi ise başımı boyun girintisinde kaldıramıyordum.

"Bunu küçük bir ödeşme olarak mı kabul etmeliyim?"

Sesinden gülümsediği belli oluyordu, konuşması ile başımı koyduğum boynundan hafif titremeyi hissettiğimde gülümsedim.

"Evet, küçük bir ödeşme."

°°°~°°°

"Emir buraya bir bakar mısın?"

Önümdeki çimlerin içerisine gizlenmiş olan demir oymayı üzerindeki otları yolarak temizledim, yere sabitli olduğu için elimede alamamıştım ama tuhaf bir şey vardıki etrafı mermer taşa benzer bir malzeme ile çember içerisine alınmıştı, asıl tuhaf olan ise bu mermerlerin ve demir oymanın üzerinde çim yetişmesiydi.

Uzun ve meşakatli yolculuğun sonunda tuhaf bir yere gelmiştik, kırmızı noktanın olduğu yer bir uçurumdu ve aşağısında çok güzel bir manzaraya şahitlik ediyordu.

"Ne buldun?"

Diz çökmüş oymanın üzerini temizlerken yanıma gelen Emir de diz çökerek bulduğum demir oymaya bakıyordu. Gözleri parladı, istediği yapılan bir kişinin gözlerindeki parıltıdı bu.

"Bunu tahmin etmiştim. Kaç tane boşluk var?"

Bir yandan Emir serçe parmağında yüzüğü aktif ederek bir şeyler yaparken ben ise oymaları saymaya başladım. Demir oymanın üzerinde yuvarlak boşluklar vardı ve bir atoma benzer dizlimi ile ortaya doğru ilerliyorlardı, ortada ise diğerlerine nazaran daha büyük bir yuvarlak vardı ama bu yuvarlak mavi bir top ile kaplanmıştı.

Diğer yeşil ve kırmızı miskete benzer taşların içerisini doldurmadı yuvarlakları saydım.
Birbirleri ile örüntü oluştaracak gibi de dizilimleri yoktu.

"Toplam beş tane,"

Başımı çevirerek Emir'e baktım, daha deminden beri uğraştığı yüzüğünü bırakmış, şimdi ise avucundaki yeşil ve kırmızı küçük toplar ile ilgileniyordu. Evet, bu toplar demir oymanın üzerinde bulunan topların aynısıydı.

"Bunları nerede bulduğunu sormayacağım,"

Kesinlikle daha önceden gelemediğim ve hiçbir şey bulamadan elim boş döndüğüm o evden bulmuştu.

Merakla Emir'in ne yapacağını bekliyordum, söylediklerim ile suratında küçük bir tebessüm oluştu. Önündeki Demir oymaya elinde tuttuğu topları yerleştirmeye başladığında suratımda oluşan tembel bir gülümseme kaybolmuş, merakım onun yerini çoktan sahiplenmişti.

SAAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin