33.Bölüm

5.7K 283 63
                                    

Duyguların oynadığı saklambaçlar ve mağduru olan benliğimde, sakarlıkmı değilmi bilmiyorum ama sonucunun iyi yada kötü olacağı hakkında yorum yapmayacağım şey şuan için tek bildiğimdi.

Odanın içerisini dolduran çağrı sesi ve ardında gelen Ada'nın sesini umursamadan gözlerime bakmaya devam eden maviler her geçen saniye de biraz daha çaresiz ve etkisiz kalmamı sağlıyordu, o çağrının ucunda önemli bir bilgi olduğunu ikimizde biliyorduk ama anın büyüsü mü bilmiyorum bişey bizi engelliyor gibiydi.

En sonunda derin bir nefes vererek ellerini üzerimden çekti ve hızlı bir şekilde yataktan kalktı, ben mi? Bense olduğum yerde şaşkın şaşkın adımlarını gözlerim ile takip etmekten başka hiçbir şey yapamadım, sanki aklım başımda değilde mavi gözlerin mahzeninde saklanmış gülerek beni terk ediyordu.

Benliğime söz geçiremiyor geçiremedikçede altından kalkamayacağım türde oluşan sonuçlara doğru suya düşmüş bir yaprak misali sürükleniyordum, bu sürüklenişe bir dur demenin vakti gelmiş ve bir kaos ortamı yaratmak için ayaklanan duygularımı gerisin geri bastırmak için geç kalmamam gerekiyordu.

Yaptıklarım belkide bir hata değil ve olması gereken şeylerdi ama bunu sonucunda günlerce aklımda çıkmadan beynimi misafir evi belleyen düşünceler arsızlaştıkça tekrardan kötü ve zararlı çıkan ben oluyordum.

Çok düşünüyordum ve düşündükçe sıkıntıların içinde kaybolmak bir çıkış yolu bulmaktan daha kolay bir hale geliyordu. Direndikçe zarar görmek bazenleri zihnimdi uyuşuk bir tembelliğin zeminlerini oluşturmuyor değildi.

Ne zaman koyduğunu bilmediğim bavulunu dün akşam üzerimdeki bu illet geceliği bulduğum büyük gardıroptan çıkartarak fermuarını açtı, içinden beyaz üzeri desenli bir tişört çıkartarak altınada siyah bir eşofman altını katlı bir şekilde koyarak bana doğru döndü.

Bir şey söylemeden yatağın ucuna koyduğunda halen daha çalmakta olan bilekliği koluna takarak etkinleştirdi, yatağın ucundaki benim için bıraktığını bildiğim kıyafetleri alarak baş ucuma koydum.

"Ne oldu?"

Karşısındakinin Deniz olduğunu tahmin etmek zor olmamıştı, aslında arayanın bir başkasıda olsa böyle davranacağını biliyordum ani gelen bir arama sesi sabah sabah kimi sinir etmezdi ki?

"Bizde bir şey olduğu yokta kardeşim sizde bir şeyler olmuş gibi gözüküyor, halen daha mikrofonları ve kameraları etkinleştirmemişsiniz, Ada telaştan ortalıkta dört dönüyor."

Verdiği tişörtü ve eşofman altını üzerime giydiğim kadife gecelikleri çıkarmadan Emir'in arkası dönükken hızlıca giyindim, zaten çıkarsamda çıkartmasamda bir fark olmuyordu, bacaklarım yavaş yavaş ısınırken büyük gelen eşofmanı biraz daha yukarıya çekerek iplerini sıkıca bağladım, tişört zaten boyum uzun olduğu yüzünden eşofman kadar bir fark yaratmıyordu üzerimde.

Joseph inin üzerine rahat bir şekilde oturmuş aynı rahatlıkta özgürlüklerine kavuşan saçları anlına gelişi güzel dağılmıştı, bu haline biran için gülmek istedim ama şuan ki görünüşümün bu durumdan daha berbat olduğunu düşünürsek biraz saçma olurdu.

Banyo kapısına yakın olan Joseph dr yanına oturduğum an konuşmakta olan Ada'nın telaşlı gölerinin üzerime dönmesi bir oldu, yanında içerisinde ne olduğunu kestiremediğim bir tabaktan yemek yiyen Deniz ise Ada'nın bu telalına tezat olacak şekilde çok rahattı.

"Yarım saattir size ulaşmaya çalışıyorum Dilay, bana o parfümü sıkmadığını söyle."

Bir anda gerilen bedenim Ada'nın telaşlı sorusundan çok Emir'in üzerime dönen bakışları ile terk dökecek kıvama gelmişti, çünkü bütün bakışlar bana dönmüş ve bir karış uzaklığımda olan safir mavileri ise en etkili olanlarıydı.

SAAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin